27 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Güçlü devlet, güçlü ordu, güçlü millet

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Devlet, ordu ve millet kavramları “sol” kimlikli ve terbiyeli çevre nezdinde itibarsız kavramlardır. Global çağımızda bu değerlerin hükmü ve kıymet-i harbiye’si yoktur itikadı hâkimdir. Bu terimlerin militarizmi çağrıştıran ifadeler olduğuna inanır. Bu çağdışı kurumların demokrasi, özgürlük, enternasyonalizm, insan hakları, evrensel barış gibi değerlerle bağdaşmadığını savunur. Amma ve lakin vicdanı cüzdana satmamış devrimci aydınlar özellikle Irak ve Suriye tecrübesinden sonra güçlü devlet ve güçlü ordusunu kaybeden milletlerin önce birlik sembolü olan bayraklarını ardından vatanlarını en nihayet namuslarını kaybettiklerini görüyor.

EN DEVRİMCİ OLGU

Emperyalizm çağında ulusalcılığın en devrimci olgu olduğunu idrak ediyor. Emperyalizm, Siyonizm, Vahhabizm ve sahadaki bilumum taşeron örgütlerine karşı mücadeleyi en temel görev olarak ad ediyor. Milliyetçi kafatasçı-kabileci-faşist değildir. Aksine Millet varlığını ortadan kaldırıp yerine dinci veya etnikçi kafatasçıları, kabilecileri ve faşist emirlikleri ikame edenler faşizm ve ırkçılığın siyasi-ekonomik-sosyal bünyesi Emperyalist, Siyonist ve Vahhabist sistemlerdir.

Doğduğun değil doyurulduğun yer vatandır ifadesi doğrudur. Hz. Ali’nin fakir vatanında gurbette gibidir. Zengin gurbette vatanında gibidir hak sözüne de amantu ve sıddaktu (iman ettik ve inandık) diyoruz. Lakin doğduğumuz ve vatan bellediğimiz coğrafyada neden doyurulmadığımızı, neden adaletten mahrum kaldığımızın sebeplerini ortadan kaldırıp yaşanabilir hale getirmek en öncelikli vazifemiz olmalıdır. Bizi bu hale getiren kuvvetlerin sadece “yerli” sömürge kuvvetlerin olmadığını, medet umulan veya doymak için göç edilen devletlerin içinde bulunduğumuz durumdan birinci derecede sorumlu olduklarını bilmek zorundayız.

BOP’un tasarımcıları için esas düşman Arap Milletinin birliği idi. Bu birliğin teorik altyapısını BAAS kurucuları “Sünni” Salahattin El-Bitar, “Alevi” Zeki El-Arsuzi ve “Hristiyan” Mişel El-Aflak formüle etti. Tarihi ve süreçlerini İlmi (Laik) temelde okumanın elzem olduğuna inanan ancak İslam değerleri ile yoğrulmuş toplumun dini hassasiyetlerine azami riayet göstererek nazar-i dikkate alan bir desturun (anayasanın) iskeletini ikame ettiler. Fransız ve İngiliz işgal ve manda sistemine (Emperyalizm) karşı verilen mücadelenin Filistin davası ile özdeşleşen İsrail Siyonizm’ine karşı mücadele ile paralel yürütülmesinin gerekli olduğuna vurgu yaptılar.

ZİNDE ORDU GÜÇLÜ MİLLET

Kadim, medeni ve güçlü tarihine sahip çıkması elzem olan Arap Kavminin (Milletinin) zinde bir orduya ve devlete sahip olması gerektiğini ifade ettiler. Bayrağına, devletine ve ordusuna sahip olmayan milletlerin köle olacağını tespit ettiler. Bu sebeple mahalli, bölgesel ve evrensel operasyonlara ve şiddetli saldırılara maruz kaldılar. Arap Birliğinin esas ana gövdesi Suriye ve Irak ile bu gövdeyi koruyup kollayacak etkin kuvvet Mısır üzerinde her türlü şantaj, kumpas ve saldırı eksik olmadı.

Siyonist İsrail, Münafık Müslüman Kardeşler Örgütleri, Vahhabi Suudi- Katar ve Körfez Petro-Dolar Şeyhlikleri, bu ülkelerin içinden devşirilmiş dili Arapça yüreği Amerikanca atan menfaat çevreleri ile 1952’de NATO üyeliği ile iğfal edilen Türkiye, Arap Milletinin Birliğini hedef alan operasyonlarda en etkili kuvvetler olarak istihdam edildi.

Saddam, Vahhabi hanedanlıkları ve Batı Emperyalizmin gazıyla İran’a savaş ilan etti, 8 küsur sene yıkım tarihine mal oldu. Hatalarını geç anladı. Güçlü Irak ordusu eridi. Güçlü Irak devleti zayıfladı, itibar kaybetti. Ordusu ve devleti yıpranan Irak Milleti takatsiz kaldı. İşgale kolay maruz kaldı. Irak Milleti birçok etnik ve mezhebe bölündü. Bir güçlü Irak onlarca güçsüz Irak oldu.

ALGI OPERASYONU İLE HAZIRLIK YAPTILAR

Irak’tan hemen sonra Suriye hedef tahtasına kondu. İçeriden ve dışarıdan çembere alındı. Körfez Petro-Dolar sermayesi, Batı devletlerin Suriye içinde ikame ettikleri şebeke, Esad’ın ismini kalkan olarak kullanan oportünist çevreler ülkeyi, Suriye sevdalılarını ve gerçek vatanperverlerin iflahını kesti. Bayrağı, devleti, ordusu ve tarihi sembol şahsiyetler psikolojik harbin, medya yalanların en sinsi tahripkâr planlarına maruz kaldı.

Ancak her şeye rağmen Suriye milletinin özel konumu, Filistin davasını teori ve pratikte içselleştirmesi, Irak işgaline karşı duyduğu haklı öfke, milyonlarca Iraklı, Filistinli, Lübnanlı mülteciye ev sahipliği yapması, bayrak, devlet, ordu, millet, vatan ve uygarlık bilinci ve derin sevgisi ile Suriye’nin yanında yer alan müttefikleri ve güçlü devlet, güçlü ordu sayesinde Suriye ülkesini ve milletinin varlığını korumak için mücadele edebiliyor.

Irak’ı Lübnanlaştıran, Suriye’yi Iraklaştıran, Türkiye’yi Suriyeleştirmek isteyen zihniyetin panzehri güçlü devlet, güçlü ordu ve güçlü millet devrimci programıdır. Bunun dışındaki formüller en nihayet Emperyalizm’in askeri, kantonu olmak onun bayrağını göndere çekmektir.