17. BRICS ZİRVES’İNDEN ORTAK İRADE: Hegemonya’ya karşı Küresel Güney güçlendirilecek
Brezilya’da toplanan 17. BRICS Zirvesi’nde Küresel Güney’i güçlendirme vurgusu öne çıktı. Siyaset bilimci Umur Tugay Yücel, BRICS Zirvesini Aydınlık Avrupa’ya değerlendirdi
17. BRICS Zirvesi, 6-7 Temmuz günlerinde Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde toplandı. Zirveye toplamda 29 ülke ile uluslararası örgütlerin temsilcileri katıldı. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ve Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Genel Müdürü Ngozi Okonjo-Iweala da katılımcılar arasındaydı. Zirvenin bu yılki sloganı “Kapsayıcı ve Sürdürülebilir Yönetişim için Küresel Güney İş Birliğinin Güçlendirilmesi” oldu. Zirvede Türkiye’yi Dışişleri Bakanı Hakan Fidan temsil etti.
Siyaset bilimci Umur Tugay Yücel, BRICS Zirvesini Aydınlık Avrupa’ya değerlendirdi. Yücel, 17. BRICS Zirvesi’nde Küresel Güney’in uluslararası temsiliyetinin esas konu olduğunun altını çizdi.

TOPLANTININ ODAĞI ‘KÜRESEL GÜNEY’
BRICS’in 17. Zirvesinde önceki zirvelerden farklı hangi başlıklar ele aldı? Zirvenin Küresel Güney’e ve çok kutupluluğa katkısını nasıl değerlendirirsiniz?
Aslında her zirve diğerini tamamlıyor diyebiliriz. Bir zirvede alınan karar, takip eden zirvede uygulamaya geçiyor, bu açıdan hepsinin farklı özellikleri var. Bu zirvenin önemi, BRICS’in genişlemesi sonrası ilk zirve olması ve bu zirvede “Küresel Güney”e özel bir ilgi var. Zirve için seçilen “Kapsayıcı ve Sürdürülebilir Yönetişim için Küresel Güney İş Birliğinin Güçlendirilmesi” başlığı da bunu gösteriyor. Bu zirvede küresel güneyin temsiliyetinin artırılması, sorunlarının ve taleplerinin BRICS içinde yer bulması hedeflendi. Çok kutupluluk hedefi ise zaten BRICS toplantılarında sürekli işleniyor. Bu doğrultuda Küresel Güney lehine, Dünya Bankası hissedarlığının yeniden düzenlenmesi, IMF kotalarının artırılması, BM Güvenlik Konseyi’nde üyelerin artırılması ve Afrika’nın kesinlikle temsiliyetinin olması gibi talepler dile getirildi.
BATI DÜŞMANLAŞTIRIYOR
Zirvede doğrudan isimler zikredilmemesine karşın NATO’nun askeri politikalarına ve ABD ile AB’nin gümrük uygulamalarına yönelik tavır alındığı görülüyor. Buradan Küresel Güney ile Küresel Kuzey’in askeri ve ekonomik politikalarındaki farklılığa ilişkin bir çıkarım yapılabilir mi? Neler söyleyebiliriz?
Bugün Küresel Kuzey, G7 ya da NATO ile temsil edilen Batı dünyası, birçok anlamda ötekileştirici, düşmanlaştırıcı ve hedef gösterici bir anlayışa sahip. Tüm açıklamalarında bu öne çıkıyor. Bu, NATO gibi askeri örgütlenmeler için de G7 gibi siyasi-ekonomik yapılar içinde de geçerli. Bu kurumlar özellikle Batı dışı ülkeleri hedef gösteriyor ve ötekileştiriyorlar.
16 yıldır yayınlanan BRICS bildirgelerinde ise hiçbir zaman düşmanlaştırma ya da savaş kışkırtıcılığı yer almadı. Aksine, kalkınma ve refah odaklı, diplomasiyi ön plana çıkaran, ortaklıkları işleyen, uyum ve entegrasyon amaçlı vurgular öne çıktı. BRICS, uluslararası uyum ve sorunların çözümünde diplomatik yollar arıyor. Batı ise tam tersi, Çin ve Rusya’yı sürekli hedef gösteriyor, Brezilya ve Hindistan’ı sürekli “uyarıyor” ve diğer Küresel Güney ülkelerine yönelik sürekli dayatmalarda bulunuyor. BRICS zirvesi devam ederken ABD’nin yeni gümrükleri açıklaması da bunun göstergesi.
BRICS, MÜDAHALECİLİĞE KARŞI
Bu açıdan, BRICS’in “batı karşıtı” olarak nitelenmesi yanlış. BRICS ülkelerinden Çin’in en büyük ekonomik ortakları ABD ve Avrupa. Binlerce batılı şirket Çin’de, binlerce Çinli şirket Batı’da çalışıyor. Brezilya, ABD’nin NATO ülkesi olmayan önemli müttefiki. Hindistan, Quad’ta (Avustralya, ABD, Japonya ve Hindistan’ın oluşturduğu güvenlik forumu) yer alıyor. Güney Afrika’nın Batı ile zaten yoğun bir ticari ilişkisi var. Rusya ise savaş öncesinde, enerji tedarikiyle Avrupa’yı bugün Avrupa yapan ülkeydi. BRICS, “Batı müdahaleceğiliğine” ve “Batı hegemonyasına” karşı mücadele ediyor ancak “Batı karşıtı” değil.
FİDAN’IN ‘ÇOK KUTUPLULUK’ MESAJI
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın görüşmelerini ve sunumlarını nasıl değerlendirirsiniz? Türkiye ile BRICS ilişkileri bugün, geçmişe göre hangi seviyede?
BRICS üyeliği hedefimiz daha önce açıklandı. Bu konuda pratik bir teklif geldi. Bu konuyu açtığımız dönemde, çok sayıda ülkenin BRICS’e ilgi göstermesi sebebiyle “ortak ülke” statüsü ortaya atılmıştı. Biz de bu yönde bir davet aldık başka ülkelerle birlikte. Şu an için Cezayir ve Türkiye buna cevap vermeyen iki ülke.
Sayın Fidan, BRICS’e yönelik ilgimizin devam ettiğini ifade etti. Sayın Fidan’ın orada bulunması sürecin devam ettirildiğini gösteriyor. Öte yandan, biz direkt üyelik bekliyorduk bunu açıkça söylemek lazım. Türkiye’nin BRICS’e üye olması BRICS için de faydalar sağlayacak o yüzden beklentimiz daha yüksekti.
Sayın Dışişleri Bakanımızın Kazan’da da burada da dile getirdiği “çok kutupluluk” mesajını önemli buluyorum. Türk Dışişleri vizyonunun çok kutuplu dünya içinde olduğu ve Küresel Güney’in yükselen ülkelerinden biri olarak BRICS’le aynı hedeflere sahip olduğunu görebiliyoruz.
İRAN’A YÖNELİK SALDIRILAR KINANDI
BRICS, Filistin’deki soykırım ve Rusya-Ukrayna savaşı başta olmak üzere dünyanın farklı yerlerinde süren çatışmalara ilişkin nasıl bir tavır aldı?
BRICS’in Rio de Janeiro bildirgesi açık mesajlar içeren bir irade ortaya koyuyor. Güçlü siyasi mesajlar veriyor. ŞİÖ’de yaşanan bazı sıkıntıların üzerine bu mesajların verilmesi önemliydi. Hindistan’daki terör saldırısı, İran’daki saldırının kınanmasına Hindistan’ın katılmaması vs. ŞİÖ’de bazı ufak çaplı sorunlara yol açmıştı.
‘ORTAK BİLDİRİ BRICS’İN BAŞARISI’
BRICS üyesi ülkelerin dışişleri bakanları arasında yapılan daha önceki toplantıda Hindistan’daki terör saldırıları kınanmış ama İran’a ilişkin açıklama sonraya bırakılmıştı.
Rio zirvesinde Hindistan’daki terör saldırısının yanı sıra, İsrail ve ABD tarafından İran’a yapılan saldırılar ve Ukrayna’nın köprü ve altyapılara yönelik saldırıları da kınandı. BRICS’in en büyük başarılarından biri, böyle ortak bir mesaj verebiliyor olmasıdır. Batı, BRICS toplantısından ortak bir bildirinin çıkmasını beklemiyordu ama 126 maddelik ortak bir bildiri yayınlandı.
FİLİSTİN’E DESTEK
Filistin’in tek bir devlet olarak kabul edilmesi ve Gazze Şeridi ile Batı Şeria’nın tek yönetim altında birleştirilmesi gerektiği söylendi. Trump yönetiminin ortaya attığı Filistinlilerin göç ettirilmesi politikası da kesin bir şekilde reddedildi ve kınandı. Suriye’deki ve Lübnan’daki İsrail güçlerinin çekilmesi istendi.
YEREL PARALARLA YATIRIMIN ARACI YENİ KALKINMA BANKASI
Liderler bildirisinde vurgulanan Yeni Kalkınma Bankasıüye ülkelere nasıl avantajlar sağlıyor?
Yeni Kalkınma Bankası (YKB) 10. yılını kutluyor; buna altın 10 yıl diyorlar. YKB’ye üye olunması için BRICS üyesi olunması gerekmiyor. Bu bankanın özelliği yerel paralarla ticaret ve yatırımı teşvik ediyor olması. Şimdiye kadar YKB aracılığıyla 120 projeye 40 milyar dolar tutarında kredi ve yatırım teşviki verildi. Bu desteğin yüzde 20’si yerel paralarla yapıldı. Yerel paralarla verilen kredi miktarının 2030’a kadar yüzde 30’a, 2050’ye kadar yaklaşık yüzde 50’ye çıkarılması hedefleniyor.
Bankanın kredileri özellikle altyapı ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda Küresel Güney’e ve gelişmekte olan ülkelere yönelik sağlanıyor. Kredilerin yüzde 40’ı ise iklim değişikliği ile mücadeleye ve yeşil teknoloji yatırımlarına ayrıldı.
Batı iklim değişikliği ile mücadeleye ayırdığı kaynakları geri çekerken; BRICS, iklim değişikliği meselesi ile neden ilgileniyor?
Batılıların devamlı ertelediği iklim mücadelesini BRICS ülkeleri ve kurumsal mekanizmaları gündeme alıyor. Bu ülkelerin yükleri aslında fazla; dünya nüfusunun yarısını, milyonlarca yoksulu içlerinde barındırıyorlar. Bu nedenle önemli sorunları olmasına rağmen, iklim değişikliğiyle mücadeleye de katkı sunuyorlar. Bu doğrultuda YKB, 35 bin konutun inşa edilmesine ve birçok altyapı yatırımına teşvik sağladı.
Çin’deki toplam karbon salınımı belki Batı’dan fazla ama ABD’deki Kanada’daki kişi başı salınım hala çok daha yüksek. Gelecekte Çin, Hindistan ve Rusya gibi ülkelerin kişi başı karbon salınımının ABD seviyesine yükselmesinin oldukça kötü sonuçları olabilir. Bu sebeple, başta kendi coğrafyalarını güvene almak için, bu önlemleri almak istiyorlar. Batı, dünya nüfusunun yüzde 10’unu temsil ediyor ama tükettiği yeşil ormanlar, sular ve diğer doğal kaynaklar Küresel Güney’in tükettiklerinden kat kat fazla.
‘BRICS BİR ALTERNATİFLER DÜNYASI’
Türkiye’nin olası BRICS üyeliği konusunda ne düşünüyorsunuz? Türkiye BRICS’e üye olmalı mı?
Düşünün Orta Doğu’da en çok işbirliği yaptığınız, tatlı rekabet içinde olduğunuz ülkeler BRICS üyesi. Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve İran üye. Suudi Arabistan’ın üyelik süreci devam ediyor. Dünyanın farklı coğrafyalarından yükselen güçler BRICS üyeliği talep ediyor. AB hedefimiz onca şeye rağmen bekletililiyor, çifte standartlar diz boyu. Hala birçok yaptırımı Batılı “müttefiklerimizden”, ABD’li ve Avrupalı “dostlarımızdan” görüyoruz; Çin, Rusya ya da BRICS uygulamıyor bu yaptırımları. Bölgemizdeki sorunlarda, YPG’ye destekte vs. karşımıza çıkan ülkeler ABD’li ve Avrupalı “müttefiklerimiz”.
BRICS bizim için bir alternatifler dünyası. Yarın örneğin İsrail ile karşı karşıya geldiğimizde Batı’nın bizi SWIFT’ten çıkarmayacağının ya da döviz rezervlerimize el koymayacağının garantisi var mı? Amerikan doları bir silaha dönüştü; bize yönetilmeyecek diye bir şey var mı?
BRICS’in ödeme sistemi, kalkınma bankası ve olası bir döviz şokuna karşı ülkeleri garantiye almak için oluşturulan “koşullu döviz rezervi” bu anlamda ekonomik güvenliğimizi güçlendirecek araçlar. Daha çok alternatif, şoklara karşı daha büyük dayanıklılık demek. BRICS bu açıdan, dış politikadaki hareket alanımız genişletecek; daha fazla dost, müttefik ve hatta stratejik ortak kazanmamızı sağlayacaktır. BRICS masasında dünyanın yarısına kendi gündemimizi anlatma şanımız olacak hem de bir NATO üyesi olarak.
Ortak bildiride önemli mesajlar
Zirve sonunda yayınlanan ortak açıklama olan Rio de Janeiro Bildirisi’nde dünya siyasetine ilişkin önemli vurgular öne çıktı.
‘IMF YENİDEN DÜZENLENMELİ’
Açıklamada IMF’nin ve Dünya Bankası’nın yeniden düzenlenmesine ilişkin, Küresel Güney’in temsiliyetinin artırılması yönünde ortak bir tavra yer verildi:
“IMF’de kota yeniden düzenlemesinin, gelişmekte olan ülkelerin aleyhine olmaması, ülkelerin küresel ekonomideki göreceli konumlarını yansıtması ve gelişmekte olan ülkelerin paylarının artırılması gerektiğini yineliyoruz… Lima ilkeleri doğrultusunda, gelişmekte olan ülkelerin tarihsel olarak yetersiz temsil edilmesini düzelten bir hissedarlık yeniden düzenlemesi ile desteklenecek şekilde bu ülkelerin sesinin ve temsilinin artırılmasını savunmaya devam ediyoruz. İklim değişikliği ve dijitalleşmenin zorlu koşullarında, istihdam yaratma da dahil olmak üzere yoksulluk ve eşitsizlikle mücadelenin Dünya Bankası Grubu’nun misyonunun merkezinde kalmasını sağlamak için çaba göstereceğiz.”
‘ETİYOPYA VE İRAN, DTÖ’YE ALINMALI’
DTÖ’ye işlevinin geri kazandırılması ile ilgili tartışmalara yönelik ise açıklamada şunlar söylendi:
“Çok taraflı ticaret sistemi uzun süredir bir dönüm noktasında bulunmaktadır. Bu durum, mevcut ekonomik eşitsizlikleri daha da kötüleştirebilir ve küresel ekonomik kalkınma beklentilerini olumsuz etkileyebilir. Bu bağlamda, Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) merkezinde yer aldığı, kurallara dayalı, açık, şeffaf, adil, kapsayıcı, eşitlikçi, ayrımcı olmayan, uzlaşmaya dayalı çok taraflı ticaret sistemine ve gelişmekte olan üye ülkelere yönelik özel ve lehte muameleyi desteklediğimizi yineliyoruz… Erişilebilir, etkili, tam işlevsel, iki aşamalı bağlayıcı bir DTÖ uyuşmazlık çözüm sisteminin acilen yeniden tesis edilmesine kararlıyız. Etiyopya ve İran’ın DTÖ’ye katılım taleplerini güçlü bir şekilde destekliyoruz.”
‘KÜRESEL ASKERİ HARCAMALARIN ARTMASINDAN ENDİŞELİYİZ’
NATO’nun 24-25 Haziran’da Hollanda’da düzenlediği zirvede, ülkelerin askeri harcamalarını gayrisafi yurt içi hasılalarının (GSYİH) yüzde 5’ine çıkarmasına ilişkin alınan karar ile ilgili ise isim verilmeden, endişe duyulduğu dile getirildi:
“Gelişmekte olan ülkelere kalkınma için yeterli finansman sağlanmasının aleyhine, küresel askeri harcamalarda kritik bir artışa neden olan mevcut eğilime ilişkin endişelerimizi dile getiriyoruz. Sürdürülebilir kalkınma, açlık ve yoksulluğun ortadan kaldırılması ve iklim değişikliğine küresel düzeyde yanıt verilmesine katkıda bulunulması dahil olmak üzere, önemli küresel konularda farklı ulusal görüş ve tutumlara saygı duyan çok taraflı bir yaklaşımı savunurken, güvenliği iklim değişikliği gündemiyle ilişkilendirme girişimlerine ilişkin derin endişelerimizi dile getiriyoruz.”
ABD’NİN SALDIRILARI ULUSLARARASI HUKUKA AYKIRI
BRICS, İsrail ve ABD’nin İran’a yönelik saldırılarını kınadı ve BM Güvenlik Konseyi’ne konuyu ele alması yönünde çağrıda bulundu:
“13 Haziran 2025 tarihinden bu yana İran İslam Cumhuriyeti’ne yönelik askeri saldırıları, uluslararası hukuku ve Birleşmiş Milletler Şartı’nı ihlal eden eylemler olarak kınıyor ve Orta Doğu’daki güvenlik durumunun daha da kötüye gitmesinden derin endişe duyuyoruz. Ayrıca, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) tam güvencesi altındaki sivil altyapıya ve barışçıl nükleer tesislere yönelik, uluslararası hukuku ve UAEA’nın ilgili kararlarını ihlal eden kasıtlı saldırılardan ciddi endişe duyuyoruz.”
İSRAİL, FİLİSTİN’DEN ÇEKİLMELİ
Filistin’deki işgale yönelik yapılan açıklamada, İsrail’in tüm bölgelerden geri çekilmesi talep edildi:
“Filistin’in işgal altındaki topraklarına ilişkin ciddi endişelerimizi yineliyoruz. Tarafları derhal, kalıcı ve koşulsuz ateşkesin sağlanması, İsrail güçlerinin Gazze Şeridi ve Filistin’in işgal altındaki tüm bölgelerinden tamamen çekilmesi, alıkonulan tüm rehinelerin ve tutukluların serbest bırakılması ve insani yardımın kesintisiz bir şekilde ulaştırılması için müzakerelere devam etmeye çağırıyoruz. Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nin, Filistin yönetimi altında birleştirilmesinin önemini vurgular ve Filistin halkının, bağımsız Filistin Devleti’ne sahip olma hakkı da dahil olmak üzere, kendi kaderini tayin etme hakkını yeniden teyit ederiz.”