21 Haziran 2025 Dama çözümleri
Türk Daması Federasyonu Eski Yönetim Kurulu Üyesi ve İstanbul Türk Daması Derneği Eski Başkanı Ahmet Murat Çelik'in hazırladığı Dama Köşesi her cumartesi Aydınlık Gazetesi'nde, yanıtlar Aydinlik.com.tr'de...

Geçen hafta siz kıymetli okurlarıma hazırlamakta olduğum "DAMA" isimli kitabımın 1. bölümünden biraz spoiler vermiştim. Bu hafta da 3. bölümden küçük bir parçayı sizinle paylaşacağım. Toplam 32 bölüm 3 cilt 1800 küsür sayfa ve ayrıca hazırlanacak 165 sayfalık fihrist ve her bölüm hakkında bir kaç sayfa özet ihtiva eden özet kitabıyla toplam 4 parça olacak olan kitap kesinlikle ticari bir maksat güdülmeden; üniversite kütüphane, dernek ve ilgili kurum, kuruluş ve kişilere imzalı olarak hediye edilecektir. Başlangıç olarak 4000 kopya basma kararımız sponsorlarında katkısı ile olacak. Kitapta sponsorlar ile ilgili yüzeysel de olsa bilgiler olacaktır.
TÜRK DAMASI’NIN SİHİRLİ UYANIŞI:
Mustafakemalpaşa’dan Yükselen Toplumsal Hafıza
...“ ve 2000 yılına geldiğimizde Türk Daması’nı günümüz modern turnuvalar dönemine taşıyan, daha organize ve daha örgütlü bir yapıya dönüştüren Mustafakemalpaşa’nın sihirli dokunuşu geldi. Türk Daması bundan böyle lokal ve kahvehane oyunu olmanın ötesine ilk adımını atmış oluyordu.”
Ben bu cümleyi kurmakla yalnızca bir oyunun dönüşümünden bahsetmiyorum. O kültürün dirilişini oluşturulan hafızanın gün ışığına kavuşmasını anlatıyorum. İnsanımızın kıvrak zekâsını, stratejik dehasını, sabrını ve tahammülünü yansıtan Türk Daması, 2000 yılında Mustafakemalpaşa’da yaktığı meşaleyle sadece oyun tahtasında değil, gönüllerde de taht kurmaya başladı.
Şüphesiz ki bu destansı dönüşümün mimarlarından biri de dönemin Mustafakemalpaşa Belediye Başkanı Sayın Hayri Öztetikler’dir. Onun vizyonu ve desteği olmasaydı, belki de bu kıvılcım olmayacak, dama hâlâ kıyıda köşede kalan bir masa oyunu olmaya devam edecekti. Ardından bu sorumluluğu büyük bir nezaket ve inançla devralan başkanlar Sadi Kurtulan, Mehmet Kanar ve mevcut başkan Şükrü Erdem, bu oyunun sürekliliğini sağlayan, kültürel mirasa sahip çıkan belediyeciliğin örnek temsilcileri olmaya devam ettiler. Hepsine şükran borçluyuz, var olsunlar.
Bu kıymetli hamlenin ilk taşını koyanlardan bir diğer aktör ise, organizasyon komitesinin ilk başkanı olan merhum Kemalettin Demirbaş Bey’di. Onun öncülüğünde ve bütün Mustafakemalpaşa dama severlerinin desteğiyle başlatılan hareket, geçmişe saygının yanında, geleceğe ise umutla bakmanın bir örneği oldu. İlk şampiyon merhum Mehmet Mürşit Ersöz’ün ismi, sadece ilk birinciliğiyle değil, dama kültürüne kattığı özgün yaklaşımla hafızalarda yer alacak. Zira organizasyon ile ilgili ilk teklif ona yapılmış olsa da o bu işi Kemalettin beyin faaliyet alani olduğunu belirterek harekete ilk içmeyi katanlardan biri ve ilk şampiyon olmuştu. Ardından gelen ikinci şampiyon Ramazan Akçagün, üçüncü şampiyon Osman Pıtır ve dördüncü şampiyon Çetin Özyılmaz bu yolculuğun ilk yıldızları oldular. Her biri, Türk Daması'nın yeniden doğuşunda yalnızca oyuncu değil, birer kültür taşıyıcısıydı. Rahmetle anacağımız merhum Osman Nevzat Teci, Cengiz Ordul, Duran Altınargı, Ali Adnan Akbulut, Hasan Akgün, Ayhan Okyar yalnızca hamleleriyle değil, aktardıklarıyla geleceğe iz bırakan birer bilge oldular. Her biri, dama taşını yalnızca ileri sürmedi, geriye doğru da onurlu bir iz bıraktılar. Onların katkıları, Mustafakemalpaşa’da başlayan bu hareketin üzerine bina edildiği güçlü temeller oldu.
İlk başhakem merhum Hasan Kenan Özer, hakemin yalnızca kuralları değil, ruhu da temsil ettiğini gösterdi; yardımcıları ise başta Mahmut Akıllı olmak üzere bu ilk turnuvaların adalet terazisini ustalıkla ve dengede tutmanın çok üstesinden geldiler. Merhum hakemler Halil Beşli, Mehmet İnce ve Erol Özel de bu yolculukta görev alarak, Türk Daması’nın kurallarının kahvehane masalarından turnuva salonlarına taşınmasında emeği geçen görünmez eller oldular. Ben de hem hakem hem de başhakem olarak bu onurlu yapının bir parçası olmayı gurur haneme çentiklemiş olmanın mutluluğunu yaşıyorum.
Dönemin belediye kültür müdürü ve günümüz Türk Daması Federasyonu Başkanı olan Mustafa Muzaffer Ceylan, hareketin 1. kişisi olan ilçe öğretmenlerinden sevgili Necip Çelik abim ve Bilgisayar Mühendisi Atila Zeybek ile birlikte bu mirasın akademik, kültürel ve sportif yönlerinin harmanlanmasında tartışmasız en önemli aktörler olmuştur. Onlar yalnızca görevli değil, dama tarihinin yaşayan tanıkları oldular. Bu adamlar, damayı elleriyle değil kalbiyle sahiplenen birer emek ustasıdır.
İlk hareketi başlatan o vizyon, Türk damasını yalnızca bir spor örgütüne değil, kültür misyonuna dönüştürdü. Kemalettin Demirbaş, Necip Çelik, Mürşit Ersöz, Ahmet Ülkü, Osman Pıtır gibi isimler (ne mutlu ki bu alanda benim de hatırı sayılır derecede katkılarım var) ilk manifestonun hazırlanmasında gösterdikleri çabayla, dama oyununun yalnızca kural değil; ahlak, nezaket ve zihin terbiyesi içerdiğini ortaya koydular. Bu isimler, bugünün tuğlalarını elleriyle ördü, alın teriyle harçladı. Kitabımın ilerleyen bölümlerde dernek başkanlarından çay servis edene kadar bu yapıya emek veren herkesten bahsedeceğim. Konuya en başından veya sonradan dahil olan hiç kimsenin anısı ve ismi geride bırakılmayacaktır.
Türk Daması’nın bu yeni yüzü, kahvehane masalarından federasyon kürsülerine, semt oyunlarından ulusal ve uluslararası düzeye uzanan bir serüvene dönüştü. Her hamle artık bir refleks değil; birikimin, deneyimin ve kültürün ürünü hâline geldi. Mustafakemalpaşa’nın bu sihirli dokunuşu, yalnızca bir şehrin değil, koskoca bir milletin ve toplumun stratejiye olan yatkınlığının, adalet duygusunun ve zihinsel zarafetinin sembolü oldu.
Bugün hâlâ oynanan her maçta, her taş diziliminde, belki farkında olmadan merhum Kemalettin Demirbaş, Ali Tayfur, Hasan Kenan Özer, Mehmet Mürşit Ersöz, Osman Pıtır'ın elleri dolaşmaktadır. Her oyunda bir dua, her şampiyonlukta bir yâd, her kayıpta bir öğretidir onlar.
Bugün bu mirası yaşatan tüm ustalara, turnuva yöneticilerine, hakemlere ve oyunculara düşen en büyük görev, bu emekleri unutturmamak; her taşın ardında bir ismi, bir emeği, bir hatırayı taşımaktır.
Türk Daması, artık sadece oyun değildir. O, insanımızın stratejik zekâsının, sabrının, saygısının ve birlik bilincinin somut bir yansımasıdır. Ve bu yansıma, 2000 yılında Mustafakemalpaşa’da atılan o ilk resmî hamle ile gökyüzüne yükselmiştir.
Saygıyla yâd ediyorum...
Birinci Çözüm
e3f - b4a - g34 - b2c - g45 - h3g - b34 - a37 - f34 - e2f - a78 (1-0)
İkinci Çözüm
f34 - c34 - g2f - e4f - e34 - a4b - b48 - g34 - h3d - b8a - a34 (1-0)
Üçüncü Çözüm
a4b - a34 - d3e - f34 - h34 - g2h - e23 - c3e - f4e - e48 - e3d (1-0)