04 Mayıs 2024 Cumartesi
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

25 Nisan Medyanın Halleri

İşte günün öne çıkan köşe yazıları....

25 Nisan Medyanın Halleri
A+ A-
NADİR TEMELOĞLU

TARİHİ ANLAŞMA, TARİHİ DEĞİŞTİRECEK PROJE

NEDİM ŞENER - HÜRRİYET

Çin ve Hindistan gibi Asya ülkelerinde üretilen ürünlerin, Ortadoğu’da çıkartılan petrol ve doğalgazın batı pazarlarına ve taşınması için dört hat var. Büyük bölümü deniz yoluyla yapılan taşımada en çok kullanılan hat Kızıldeniz’i ve Süveyş Kanalı’nı geçerek Akdeniz’den Batı ülkelerine ulaşan Güney Koridoru’dur.Ancak İsrail’in Gazze’de uyguladığı soykırım nedeniyle bölgede yaşanan çatışma ve gerilim nedeniyle deniz yoluyla ticaret “Pekin-Londra hattı” ile Çin’den başlayarak Afrika kıtasının en güneyinden Ümit Burnu’nu geçerek Londra başta Avrupa ülkelerine yönelmiş durumda. Doğudan başlayan ticaret yolu için bir başka alternatif plan ise Çin’den başlayarak Rusya toprakları üzerinden batıya ulaşan Kuzey Koridoru. Ancak bunun tam olarak hayata geçmesi oldukça zor. Türkiye’den başlayarak Kafkaslar bölgesine, buradan da Hazar Denizi’ni aşarak Türkmenistan ve Kazakistan’ı takiben Orta Asya ve Çin’e ulaşan Hazar Geçişli Doğu-Batı Orta Koridor (Orta Koridor), tarihi İpek Yolu’nun canlandırılması projesinin en önemli bileşenlerinden birini oluşturuyor. Türkiye’nin Irak, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar ile birlikte anlaşmasını imzaladığı Kalkınma Yolu Projesi ise uygulaması en kolay ve en kazançlı olan hat. Asya’nın üretim merkezlerinden çıkacak ürünlerin deniz yoluyla Basra Körfezi’ni geçerek Irak ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaşmasını sağlayacak yol hem zaman hem mesafe açısından tüm koridorlardan daha avantajlı. (…) Evet tarihi bir anlaşma ve uygulanırsa bölge ülkelerinin kaderini değiştirecek tarihi bir proje. Ancak önünde bir engel var; başta ABD olmak üzere emperyalist batı ülkeleri. Nitekim bu projeler gündeme geldiğinde ABD, 2023’te Yeni Delhi’de düzenlenen son G20 zirvesinde, Güney Asya ile Avrupa’yı Arap Körfezi ve Ortadoğu üzerinden birbirine bağlayacak “Baharat Yolu” adı verilen koridor projesini başlattı. ABD’nin projesinde Akdeniz’e çıkış noktası İsrail olarak belirlenirken Türkiye dışarıda bırakılıyor. Türkiye’nin öncülük ettiği plan ve ABD’nin girişimi sadece projelerin yarışması değil aynı zamanda bir güç savaşı. ABD bu savaş için bir proje ortaya atsa da Kalkınma Yolu Projesi’nin hayata geçmemesi için her yolu deneyecek; taraf ülkeleri ikna, zorlama, gerekirse yönetim değişiklikleri, darbe girişimleri, DEAŞ ve PKK gibi terör örgütlerinin kullanılması sabotaj, suikast hatta işgal olmak üzere her kötülüğü yapacak. Hatta geçmişte olduğu gibi ülke içinde siyasetçiler, bürokratlar, yargı, akademisyen, medya mensubu gibi etki ajanları dahil ne varsa kullanacak.

ALMAN CUMHURBAŞKANI TEFTİŞTE...

HİLAL KAPLAN - SABAH

Steinmeier'in ziyaretini büyük bir iştiyakla bekleyen muhalefet kanadı, misafirlerini ağırlamak için birbirleriyle yarıştı. Kendisini muhalif hatta antiemperyalist olarak tanımlayan medya kuruluşları, Alman Cumhurbaşkanı'nın CHP'li belediye başkanlarıyla görüşecek olmasından duydukları mutluluğu attıkları manşetlerle gösterdiler. Bunun nedeninin Alman vakıflarının ve İBB'nin fonları olduğunu hepimiz biliyoruz. Steinmeier'in mihmandarı, İstanbul ve Edirne'nin adını Constantinople ve Adrianople olarak telaffuz etti. Türkiye'nin en saygın tarihçilerinden biri olarak anılacakken popüler kültür yıldızı olmayı seçtiği için çok şaşırmadık ancak ülkemiz adına üzüldük. Alman Cumhurbaşkanı, güzel ağırlandığı günün ödülünü büyükelçilik binasında misafirlerine davet vererek gösterdi. Davette, Almanya'dan getirdiği döneri keserek misafirlerine ikram etti. Bu esnada çekilmiş bir fotoğrafta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yüzlerinden hayranlık ve mutluluk akarken görüldü. Türkiye'yi ve dünyayı ilgilendiren hiçbir meselede sesini çıkarmayan, 2018 seçimlerinde muhalefetin ortak cumhurbaşkanı adayı olmak için çaba gösteren ancak bu amacına ulaşamayan Abdullah Gül, kendisi gibi risk almadan siyaset yapmaya çalışan Ekrem İmamoğlu'nu da yanına alıp "Buradayım" mesajı verdi. Buradayım mesajı vermek için bile Alman Cumhurbaşkanı'nın gelmesini bekleyerek neden kendisinden "olmayacağını" bir kez daha gösterdi. Ekrem İmamoğlu için söylenebilecek hiçbir söz yok. Bütün gün Alman Cumhurbaşkanı'na kendisini beğendirmeye çalışan tavırlarıyla siyasetteki asıl hocasının Abdullah Gül olduğunu ispatladı.

DÖNER DEĞİL SAMİMİYET LAZIM…

ÖZAY ŞENDİR - MİLLİYET

Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier’in 3 günlük Türkiye gezisinin zirvesi Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bugün yapacağı görüşme. Türk medyasının büyük çoğunluğu Almanya Cumhurbaşkanı’nın vereceği davet için yanında getirdiği dönerle ilgilendi, başka semboller de var. Birincisi, Almanya Cumhurbaşkanı üst düzey bir delegasyon ile Türkiye’ye geldi, bu Türkiye’ye verilen önemi gösteriyor. Alman medyası gezi başlamadan önce “ Cumhurbaşkanı açık sözlü olmalı” başlıkları atmıştı, neyin açık sözlülüğü orası belli değil. Yerel seçimlerin üzerinden daha bir ay bile geçmedi, sandıktan çıkan ve muhalefetin kazandığı sonuçları herkes demokrasinin zaferi ilan etti. Alman medyası için büyük bir parantez açmam lazım: Alman medyasında Türkiye’ye bakışı, genellikle PKK ve FETÖ terör grupları belirliyor. Bu sağlıklı bir işleyiş değil. Daha kötüsü Almanya Dışişleri Bakanlığı’nın bütçesini verdiği DW Türkçe Servisi’nin yaptıkları. Bu servis doğalgaz fiyatlarına dair yaptığı bir dosya haberini Youtube’da reklam diye yayınlattı. Youtube bu 13 dakikalık reklam filmi için Almanya’dan kaç milyon Euro aldı bilmem ama çok açık ki bu tercih Alman Dışişleri Bakanlığı’nın Türkiye’deki seçim sonuçlarını etkileme çabasından başka bir şey değildi. DW Türkçe Servisi, böyle bir dosya haber yapabilir, buna kimsenin itirazı olamaz. Sorun ve iki ülke arasındaki ilişkileri mayınlayan şey, yaptıkları dosya haberi, para ödeyerek Youtube’da da yayınlatmaları. O reklamın parasını Alman Dışişleri Bakanlığı ödedi, böyle müttefiklik ilişkisi mi olur?

Medyanın Halleri Gazze FETÖ Petrol ABD