ABD, GKRY'ne silah ambargosunu kaldırdı! Fiili yanıt zamanı

Bilindiği üzere ABD, 1987'de “barış ve istikrarı destekliyor” görüntüsüyle Kıbrıs'taki taraflara silah ambargo koymuştu. Aradan geçen süre içerisinde, Kıbrıs’ta barışın sağlanması için sürdürülen çabalar, Rumların Ada’yı tamamen “Yunan Adası” yapma niyetleri ile sonuçsuz kalmıştır.

Adaya barış getireceğine inanılan Annan Planı, Türklerin aleyhine olmasına rağmen Avruğa Birliği (AB)'ne üyelik havucu ile Türk tarafı %64,91 oyla evet demiş ise de Rum tarafı anlaşmaya %75,38 ile hayır diyerek barışa yanaşmamıştı. Barıştan kaçan tavizlere doymayan Rum tarafı, AB tarafından adeta mükafatlandırılarak birliğe alınmıştır. Esasen AB bunu yaparak Ada’da iki ayrı devletin varlığını, dolayısıyla da KKTC’ni kabulleniyor ve zımnen tanıyordu. O dönemde gerek Türkiye gerekse KKTC, iki federe devletli Kıbrıs tezini savunmaya devam ettiklerinden AB’nin bu tek taraflı tutumunu politik arenada ayrı iki devletin varlığının tanınması olarak gündeme getirememiştir. Kaldı ki bugün bile hâlâ KKTC’nde iki devletli federasyon tezinden yana olanların varlığı malumdur.

'BİR YIL' KAMUFLAJI

2020’de ABD, kara para aklamayla mücadele ve Rus gemilerine yakıt ikmali yapılmaması gibi şartlarla Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY)’ne silah ambargosunu kısmen kaldırmıştır. Geçen günlerde de 2023 yılı için GKRY’ne uygulanan silah ambargosunun bir yıllığına tamamen kaldırıldığı, ABD Dışişleri yetkililerince açıklandı. Bir yıllık sözü esasen Türkiye’ye karşı uygulanan bir kamufle ve yumuşatmadan başka bir şey değildir. Bir yılda yığacağın silahı yığarsın zaten adaya...

ABD, Doğu Akdeniz’de petrol ve hidrokarbon yataklarını İsrail’in yanı sıra Yunanistan ve Rumlar vasıtasıyla kontrol etmek için yeni bir hamle daha başlatmıştır. Burada piyonlarını kullanarak uluslararası hukuka da hiçe sayarak Doğu Akdeniz’deki zengin hidrokarbon yataklarına göz diktiği aşikardır. Bunu yaparken de Yunanistan ve GKRY’ni de yanına alarak, Türkiye’nin bölgedeki uluslararası hukuktan kaynaklanan hak ve menfaatlerini çiğnemeye yeltenmektedir. Nobel ödüllü ünlü politika yazarı Bernard Shaw’ın (1856-1950 yıllarında yaşamış) sözünü hatırladık: “Dünyada kan kokusu almış köpek balığından daha tehlikelisi petrol kokusu almış Amerikan emperyalizmidir!” Doğu Akdeniz’e göz diken ABD, her yerde olduğu gibi burada da kullanacağı piyonlardan biri olan GKRY’ni silahlandırmak için adımlar atmaktadır.

TÜRKİYE NE YAPMALI?

* Öncelikle KKTC’nin tanınması için ciddi bir atılım başlatılmalıdır. Bugüne kadar hükûmetimizin bu konuda yeterli aktiviteyi göstermediği malumdur. Ancak önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler’de KKTC’nin tanınması için yaptığı açıklama büyük ses getirecek niteliktedir. ABD’nin kontrolündeki Batı ülkelerinin KKTC’yi tanıması beklenemez. Tanıtmaya Rusya’dan başlanılmalı. Rusya’nın tanımasının ardından Asya’daki Türk Cumhuriyetleri başta olmak üzere İran dahil pek çok bölge ülkesi tanıyacaktır. Bu maksatla da halk oylaması ile Rusya’ya bağlanan Kırım için Türkiye’nin “Rusya Kırım’ı ilhak etti” vb ifadelerden uzak kalması, Abhazya’nın bağımsızlığını tanıması ve hatta önümüzdeki iki hafta içinde (23 Eylül ve 28 Eylül) Ukrayna’dan ayrılıp bağımsızlıklarını ilan eden Donetsk, Lugans, Herson ve Zaporojye bölgelerinde Rusya’ya bağlanma konusunda yapılacak referandumları saygıyla karşılanması önemlidir. Ukrayna’nın toprak bütünlüğü vb açıklamalardan uzak durulmalıdır.

* İkinci olarak KKTC’de Türkiye’nin “Garantör devlet yetkisi ve ikili anlaşma ile deniz ve hava üsleri açılması çalışmalarına başlanılmalıdır. Bu kapsamda SİHA’ların da etkin kullanılacağı meydan/meydanlar belirlenmeli ve hava savunma tedbirleri alınmalıdır.

* Bölgede sıklıkla deniz ve hava tatbikatları yapılmalıdır. Bu tatbikatlara Suriye ve Rusya’nın da katılımı sağlanmalıdır. Bunun için de gecikmeden Suriye resmi hükûmeti ile yani Esad ile masaya oturulmalı ve bölgesel işbirliğinin temeli atılmalıdır.

* GKRY’ne silah satışının bölgede çatışmalara sebep olacağı, bunun da tek geliri turizm olan (yıllık 1-1,5 milyar avro) GKRY’ne büyük ekonomik darbe vuracağı sık sık dile getirilerek adadaki Rum halkı uyarılmalıdır.

Sonuç olarak Türkiye, Mavi Vatan haklarını korumak için gerekirse ABD ve piyonları ile savaşır ve bu savaşı da kaybetmeyecek güce sahiptir. Savaşmadan Mavi Vatan’ı korumak ittifaklarla olur. ABD’nin hedefine aldığı Rusya, İran, Irak ve Suriye, Türkiye’nin potansiyel ittifak güçleridir. Özellikle Rusya gibi bir nükleer güç ile yapılacak bölgesel ittifak caydırıcılık sağlayacaktır. GKRY’ne silah satışına sözle karşı çıkmak yetersizdir. Fiiliyatta KKTC nin tanınmasının sağlanmasıyla, deniz ve hava üslerinin açılmasıyla, ittifakların kurulmasıyla ve tatbikatlarla yanıt verilmelidir.