Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

AB’de komünizme yasak mı geliyor?

1945’de Sovyetler Birliği’nin müdahalesiyle Nazi Almanyasının işgalinden kurtarılan Çekoslovakya’nın topraklarında bugün neler oluyor?

AB’de komünizme yasak mı geliyor?
Cengiz Köse

Avrupa Birliği üyesi Çek Cumhuriyeti’nde, yıllardır süregelen anti komünizm faaliyeti yeni bir aşamaya ulaştı. Komünizm karşıtlığı AB’nin, Prag Deklarasyonu’nun, Yeşiller siyasetinin ve ‘sivil’ desteğin etkisiyle “devlet politikasına” dönüştü.

TARİHSEL HESAPLAŞMA MI?

Gelinen noktada Avrupa’da komünist propagandaya karşı sadece siyasi bir engelleme mi geliyor, yoksa tarihsel bir hesaplaşmamı sözkonusu?
18 Temmuz’da Çek Cumhuriyeti’nde “komünizm propagandasını yasaklayan ceza kanunu” düzenlemesi yürürlüğe girdi. Kanunda komünizm propagandası Nazi faaliyetleriyle bir tutuluyor, ‘sınıf düşmanlığı’ ceza kapsamına ekleniyor ve suça 5 yıl kadar hapis cezası öngörülüyor.
Yasaklama zamanlama açısından dikkat çekici;
Temmuz 1943’de İtalya’da faşizmin çöküşü ve Nazi Almanyasının yenilgisinin 80. yıldönümünde alınması sembolik bir ağırlık taşıyor. Düzenlemeye Çek Cumhuriyeti parlamentosunda bulunan partilerden itiraz gelmedi. Yasa eski NATO generali olan Cumhurbaşkanı Petr Pavel tarafından hızla onaylandı. Uygulama sadece siyasi değil, iç cephede ideolojik netleşme ve aynı zamanda tarihsel jeopolitik bir bağlamda kazandırıyor.
Gladyo komünizme karşı mücadele kapsamında, ırkçı-milliyetçi, sağcı ve dinci kitleleri araç olarak bağımsız devletlere karşı kullanırdı. Günümüzde ise ‘yeşil solcu’ kitleler NATO, ABD ve küreselleşmenin hedefindeki güçlere karşı kullanılıyor. Dolaysıyla toplumun kutuplaştırılması ‘sistemin’ çıkarınadır. Komünist propagandayı yasaklamak, aynı zamanda ‘önleyici bir operasyondur’. Özellikle ‘vatansızlaştırılan’ Solun tekrar sınıf mücadelesi ekseninde, ulusalcılık ve yurtseverlikle buluşması, Avrupa’da dengeleri değiştirebilir. Çekya’daki komünistler ulusalcılar ve muhafazakarlarla ittifak kurmuş durumdalar ve hedefte olmaları bundan da kaynaklıdır.

AB DESTEKLİ DÜZENLEME

Komünizm propagandasının yasaklama girişimleri, Çekya’nın 2004’de AB’ye katılmasıyla hız kazanmıştı.
Nihayet 18 Temmuz 2025’de yürürlüğe giren yasa bir günde gerçekleşmedi. Yasanın çıkması için yıllarca faaliyet içerisinde olan çeşitli kurumlar vardı. Arkasında AB fonlarıyla desteklenen USTR (Totaliter Rejimleri Araştırma Enstitüsü) kurumunun, Zeleni partisinin (Yeşiller), sivil destek imzacılarının ve Prag Deklerasyonu’nun etkili olduğu ortaya çıkıyor.
2008’de ilan edilen ‘Prag Deklerasyonu’ bildirisi, “komünist rejimlerin işlediği suçların araştırılmasını ve kınanmasını” talep ediyor. Bildiriyi dönemin başta Almanya ve Çekya cumhurbaşkanları olmak üzere, AB’ye katılan doğu Avrupa ülkeleri imzalamıştı. Bildiri AB Parlamentosu tarafından “totaliter rejimlerin kurbanlarını anma günü” olarak, 23 Ağustos 2009’da resmen tanınmıştı.
Yeni ceza yasasıyla komünist siyasetin Çek Cumhuriyetin’de sınırlandırılması, hangi güçlerin lehinedir? Çekya siyasetinde AB yanlıları ile yerel güçler karşı karşıya geliyor.
Kamuoyu yoklamalarına göre, AB yanlısı Petr Fiala başkanlığındaki koalisyon hükümetinin oyları düşüşte. Ekim 2025’de öngörülen genel seçimde, NATO’nun %5 lik savunma dayatmasına karşı çıkan muhalefet partisi ANO 2011’in oy oranı ise, koalisyon hükümetinin toplamını geçmiş durumda. Eski başbakan Andrej Babis’in lideri olduğu ANO 2011, AB karşıtı ve milliyetçi politika izliyor.
2021’de zayıflayan Sol siyasette de yeni hareketlenmeler başladı. Kamoyu araştırmalarına göre, Komünist partisi KSCM’nin öncülüğündeki ‘Stacilo’ (Yeter) seçim ittifakı, barajı geçerek yüzde 6,5 bandında gözüküyor. Dolaysıyla NATO, AB, küreselleşme ve kapitalizm karşıtı güçlerin bir şekilde önü kesilmeye çalışılıyor.

GÖZLER ÇEKYA KOMÜNİST SİYASETİNE ODAKLANDI

Komünist propaganda yasağıyla birlikte, dikkatler Çekya komünist siyasetine yöneldi.
Komünistlerin bundan sonra örgütlenme özgürlüğü kısıtlanacak mı veya siyasi gelecekleri ne olacak?
Çekya KSCM (Bohemya ve Moravya Komünist Partisi) parti lideri Katerina Konecna, “komünizm propagandasını yasaklayan cezai yaptırımı siyasi bir karar, partiyi yasanın dışına ittiğini, muhalefeti ve rejimi eleştirenleri susturmaya yönelik olduğunu” nitelendirdi. KSCM son dört yılda yerelde oylarını üç kat arttırdı ve 2024’de kazanarak AB Parlamentosu’nda 2 sandalyeyle temsil ediliyor.
KSCM ‘Yeter’ ittifakıyla Ekim 2025 genel seçiminde %5 barajı aşma ihtimalini taşıyor.
Aralarında halkçıların, milliyetçilerin ve sosyalistlerin de bulunduğu ‘Yeter İttifakında’ şu partiler yer alıyor: KSCM (komünistler), CSSD (sosyal demokratlar), CNSP (milliyetçiler), UD (muhafazekarlar) ve bölgesel hareket Moravane. Sonuçta komünizm propagandasının cezai yaptırımı, KSCM’ye seçime girme yasağını getirebilir mi sorusu ve meclise girme potansiyeli olan bu ittifakın önünün kesilmesi kaygıları güçlendiriyor.
Çekya toplumunda mevcut sistemi red edenlerin ve eskiyi benimseyenlerin oranı küçümsenemez. Prag’da bulunan ‘NMS Market Research’ ajansının önceki yıllarda ülke genelinde açıkladığı ankete göre, 40 yaş üzeri vatandaşların %38’inin komünizm dönemini tercih ettiklerini ve eğitim düzeyi düşük olanlarda oranın %52 olduğunu paylaşmıştı.

‘AB’YE SADIK OLMAK’ KOMÜNİZM KARŞITLIĞIYLA ÖLÇÜLÜYOR

Çek Cumhuriyeti’ndeki yasa AB fonlu kurumların etkisiyle destekleniyor ve USTR gibi enstitülerin talebiyle şekilleniyor. Özellikle AB’ye katılan doğu bloku kökenli ülkelerde, Polonya, Letonya, Litvanya, Macaristan ve Estonya örneğinde olduğu gibi komünizm sembollerine yasaklama getirlmişti. 1989’daki turuncu darbeyle birlikte, Çekya’da komünizm karşıtlığı yaygınlaştı ve Komünist Parti’sinin etkisi giderek azaldı, 2021 yılında ilk kez meclis dışında kalacak kadar düştü.
Bu neo liberal batı yanlısı sürecin, stratejik ve operasyonel bir ara dönemi vardı.
Avrupa Birliği’nin atağa geçmesi ve eski doğu blok ülkelerini topluca kendi denetimine alması, bir dönüm noktasıydı. 2004 yılında sembolik olarak seçilen 1 Mayıs gününde, Çek Cumhuriyeti ve diğer 9 ülke AB’ye alınarak tam üye yapıldılar.
Anti komünist faaliyetler bu tarihten sonra pekiştirildi, hızlandırıldı ve AB’li olmakla özdeştirildi.
Eğitim sisteminde, medyada ve müzelerde komünist dönemin eleştirisi daha fazla yer buldu.
Tabana bireysel ifade özgürlüğü ve insan hakları gibi değerler propaganda edilerek, üzerine AB fonlarıyla pazar ekonomisi ve kapitalist sistem inşaa edildi.
Güncellenen kurumsallaştırılan ve toplumsallaştırılan tarihi anlatım, komünist dönemi eleştirel bir hal alarak yaygınlaştırıldı. Bu yeni ‘toplumsal hafıza’ nesillere yayılmaya çalışıldı.
Örneğin Avusturya’ya çalışmaya gelen bazı doğu blok kökenli işçilerle, Sosyalizm veya Lenin hakkında konuşmak istediğinizde, “hepsi insanlık suçu işleyen diktatörlüklerdi” diyerek, konuyu kesip atarlardı ve sizinle ‘dostluğu’ keserlerdi. Sonuç itibariyle 2025’de Çek Cumhuriyeti’ndeki cezai düzenleme, diğer AB ülkelerinde benzer yasaların gündeme gelme ihtimalini arttırıyor.
AB Parlamentosu 19 Eylül 2019’da “Sovyet tipi totaliter rejimlere karşı” içerikli karar almıştı.
Ekim 2011’de AB’ye bağlı ve birçok NGO örgütünün de yer aldığı ‘Platform of European Memory and Conscience’ projesi kurulmuştu. Proje “Komünist rejimlerin işlediği suçları” araştırmakla görevlendirildi. Brüksel ve Prag merkezli bu çalışmanın hedefinde, komünizmin “yargılanması” var.

Avrupa