Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul 10°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Aile hekimliklerine büyük görevler düşüyor

Aydın’da kadın hastalıkları ve doğum uzmanı olarak muayenehanesinde çalışan Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Rıza Odabaşı, dün yayınladığımız söyleşide, sezaryen doğumun artmasının nedenlerini anlatırken çözümleri de gösterdi

Aile hekimliklerine büyük görevler düşüyor

Bugünkü bölümde Odabaşı’nın ayrıntılı çözüm önerilerini sunuyoruz:

- Aile hekimlikleri sezaryen doğumların azaltılmasında nasıl bir rol oynayabilir?

Aile hekimlerine büyük görev düşüyor. Anne adayına hamile kalmadan eğitim verilmeli. Gebelik süreci, lohusalık ve bebek bakımı. Gözlemlerimi sanırım birçok meslektaşım paylaşacaktır. Aile hekimliklerinde her ay rutin testler yapmanın ötesine pek geçilmiyor. Oysa hamilelik öncesi ve hamilelik sürecinde uygun, yeterli eğitim, destek verilirse, bu bilinci, bu bilgiyi alan ve kendisine ve gelecekteki bebeğine gösterilen özeni algılayan gebe, normal doğumu zaten kendisi talep edecektir.

Aile hekimlerimize bu görevde daha büyük sorumluluklar vermek, aile hekimlerimizi bu konuda özendirici tedbirler almak ve aile hekimliklerini bu sorumluluğun ana merkezi yapmak. Gebelik öncesinden başlayarak gebelik boyunca eğitim ve kılavuzlara uygun gebe takiplerinin kadın hastalıkları ve doğum hekimleriyle “denetlenebilir eşgüdümüyle” yürütmek ama sözde değil gerçekten işlevsel bir şekilde yürütmek.

Aile hekimliklerine büyük görevler düşüyor - Resim : 1
Ali Rıza Odabaşı

ÇÖZÜM GEBENİN GÖNÜLLÜ OLACAĞI SİSTEMİ KURMAK

- Adım adım ne yapılmalı?

Çözüm, gebenin gönüllü olarak normal doğumu talep edebildiği bir sistem kurmak… Bir, anne adaylarının, belki evlendiği andan itibaren ve daha hamile kalmadan, aile hekimliğine gitmesi ve gerekli eğitimleri alması ve denetlenebilmesi zorunlu hale getirilmeli. Yasal bir düzenleme yapılacaksa, buna yönelik işlevsel yasaların çıkarılması, işte tam da burada yasalar devreye girmeli. Bir yasal zorunluluk olacaksa aile hekimliği takibi zorunlu olmalı. Ama işlevsel bir zorunluluk. Dostlar alışverişte görsün diye değil.

Aile hekimlikleri bu alanda bir kamu hizmeti veriyor gibi görünse de hiç yeterli olmadığı açık.

Bir gebelik testi yapmanın, bir kan tahlili yapmanın, bir idrar tahlili yapmanın ötesine geçmek gerekiyor. Çoğu zaman aile hekimliklerinde meslekte görece kıdemli ebe hanımlar çalışıyor. Emekli olmuş ebe hanımların olduğunu da gözlemliyorum. Onlara büyük görev ve sorumluluklar düşüyor. Onların deneyimleri çok önemli. Eğitim, takip, destek ve normal doğuma özendirmek.

Kuşkusuz medya, görsel ve yazılı basın ama “hekim hatalarının” manşet olduğu değil, gebe eğitim bilgilerinin manşet olduğu basın. Bütün eğitim olanakları kullanılmalı ve doğum konusunda yeterince bilgi verilmeli.

Yapıyor gibi görünmek değil gerçekten yapmak lazım. Aklıma gelen basit bir örnek: Hemen her ay bir gebe, aile hekimliğine gittiğinde yapılan idrar tetkikinden sonra, “Bana idrar yollarımda iltihap varmış.” dediler diye geliyor. Sorguluyorum. Kız çocuklarında ve kadınlarda idrar tetkiki yapmak için alınan idrar örneği, “Orta Akım İdrar Alma Tekniği” ile alınmalı. Eğer idrar örneği bu tekniğe uygun alınmazsa her seferinde yanlışlıkla idrar yolları iltihabı çıkar. Her seferinde de gereksiz yere antibiyotik kullanmak zorunda kalır. Gebeye idrar örneğini nasıl vermesi gerektiğini anlatmak gerekli. Beş dakika alır bunu anlatmak. Yaklaşımlarımızın işlevsel olması için verdim bu örneği…

Devletimiz konuyu bir halk sağlığı sorunu olarak ele alıyor ama bunu uygulamada da aynı anlayışla ve bilinçle göstermeli…

PİLOT BÖLGELERDE ÖRNEK DOĞUMHANELER KURULABİLİR

- Doğumhaneler nasıl düzenlenebilir?

Doğumların çoğunun hangi illerde olduğu belli. Oralarda pilot bölge olarak bilimsel ve akılcı bir uygulama başlatılsa, doğumevleri ihya edilse, doğumevlerinde yeterli yatak, yeterli yenidoğan yoğun bakım ve uygun bir sevk zinciri sağlansa, kan teminindeki zorluklar giderilse, yeterli sayıda çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı, kadın hastalıkları ve doğum uzmanı ve anestezi uzmanı istihdam edilse, gece nöbetleri tek kişiyle değil, talebe uygun sayıda hekim nöbette kalacak şekilde istihdam edilse ve yasal düzenlemelerle hekimin yasal ve cezai sorumlulukları bilimin öngördüğü standartlarda belirlense, böyle bir sistem sağlansa, o zaman zaten hasta normal doğumu talep eder, kendiliğinden talep olur. Uygun talebe uygun arz, kendiliğinden oluşur.

Normal doğumu talep eden bir toplum yaratırsak, yasaklarla değil, gönüllülük temelinde bu talebe uygun bir arz da oluşur.

KAN TEMİNİ SORUNU ÇÖZÜLMELİ

- Bir başka konu kan temini demiştiniz. Ne yapılmalı?

Doğum eylemi, gebeye, her an çeşitli kan ve kan ürünü vermeyi gerektirecek riskler barındıran bir süreç. Doğum Sonrası Atoni dediğimiz acil bir obstetrik durum var. Annenin hayatını tehdit eden ciddi bir durum. Yüzde 1-5 oranında görülen aşırı kan kaybı ile karakterli bir durum…

Çok kısa bir sürede farklı nitelikte kan ve kan ürünü vermeniz gerekir hastaya. Gerekirse hastayı acil ameliyata almanız, hatta hastanın rahmini almanız gerekebilir, kanamayı durdurmak için. Bu miktarda kan ve kan ürününü hızla temin edecek alt yapımız her yerde yok, malum…Bunu sağlayabilecek yegâne kurumumuz olan Kızılay’ın gereksiz yere yıpratılmaması ve vatandaşlarımızın Kızılay’a kan bağışında bulunmasında aksamalar yaşanmasına izin verilmemesi çok önemli.

KOŞULLAR GÜVEN VERİRSE NORMAL DOĞUMU SEÇER

Anne adayının karar vermesinde başat rol oynayan olumsuz koşulları ortadan kaldırmayan sistem, anne adayının özgür iradesiyle tıbben uygun karar verme şansını aslında ortadan kaldırmış oluyor. Güven veren tıbben uygun koşullar sağlanırsa, zamanında uygun ve yeterli eğitim verilirse o zaman anne adayı çoğunlukla normal doğumu tercih edecektir.

Normal doğuma ikna etmemiz gereken hastalar

Gebelikte her şey yolunda gitse bile, anne normal doğum için istekli ve gayretli, bütün tıbbi koşulları uygun olsa bile, 100 gebenin 10-15'i sezaryenle doğurtulmak zorunda kalınır. Bunların bir kısmını, doğum eylemi sürecinde bebeğin doğum kanalında uygun ilerlememesi, bebeğin annenin doğum kanalında yapması gereken manevraları yapamaması sonucu, doğum eyleminin çıkmaza girmesi nedeniyle uygulanan sezaryen doğumlar oluşturur.

Bir kısmını da doğum eylemi sürecinde, bebeğin kalp seslerinde bozulma, bebeğin doğumu kaldıramaması, bebeğin yaşamsal işlevlerinde bozulma veya azalma vb. nedenlerle yapılan sezaryenler oluşturur.

Ayrıca vajinal muayeneyi kaldıramayan bir grup hastada da planlı sezaryen kararı vermek gerekebilir.

Doğum eylemi sürecinde bırakın her saat başı muayene ederek doğum eylemini değerlendirebilmek, bir kez bile muayene edemediğimiz hastalar olabiliyor.

Türkiye'de sezaryen oranı yüzde 50’leri aştı. Bu rakamın yüzde 10-15’i zorunlu tıbbi nedenlerle sezaryen uygulanması kaçınılmaz olan hastalar. Bu durumda bizim normal doğuma yönlendirmemiz gereken hasta oranı yüzde 35-40.

Bir de son yıllarda sayıları hızla artan bir başka grup hasta daha var, sezaryen tercih eden, doğum sancısı korkusu nedeniyle normal doğum istemeyenler ve bir de genital organların estetiğine ilişkin özellikle vajinal estetik kaygısı olanlar.

aile hekimleri