Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Sorg: Barış süreci başarılı olursa AB ilişkilerindeki birçok engel kalkar
Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Sorg 'yeni çözüm süreciyle' ilgili 'Bu süreç başarılı olursa, Türkiye ile AB arasındaki yakınlaşmanın önündeki birçok engel ortadan kalkmış olur' ifadelerini kullandı.


Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Sibylle Katharina Sorg, T24'den Cansu Çamlıbel'e konuştu. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin PKK elebaşı Abdullah Öcalan'a çağrıları ile başlayan "yeni çözüm sürecine" dair konuşan Sorg, "Bu süreç başarılı olursa, toplumsal barışa ulaşılırsa Türkiye ile AB arasındaki yakınlaşmanın önündeki birçok engel ortadan kalkmış olur ve bazı şeyler hareketlenir diye düşünüyorum." dedi.
Türkiye ile Almanya arasındaki vize sorununa da değinen Sorg, "Türkiye’nin hala yerine getirmediği 6 kriter var. Bu arada biz de başta iş dünyası olmak üzere özel gruplara kolaylık sağlayacak teknikler geliştirmeye çalışıyoruz. Ama kısa vadede bütün bu öncelikli grupların vize taleplerini karşılamamız mümkün değil. Ama vize başvuruların çok fazla olması, özellikle de vize alamayacağı belli olan başvuruların sayılarının çok yüksek olması nedeniyle daima negatif örnekler olacaktır." ifadelerini kullandı.
Sorg'un açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Türkiye’de göreve başlayalı sadece dört ay oldu ama farkı siyasi partilerden temsilcilerle yaptığım görüşmeler oldu. Bu görüşmelerden çıkardığım da şu; uzun süredir ilk defa bir barış sürecinin başarılı olma şansı var gibi görünüyor. Hem iktidar partisi hem de muhalefet partilerinden yetkililerle yaptığım görüşmelerde aynı hava var. Umarım Türkiye ve Türk toplumu için bu süreç başarılı biçimde sürdürülür ve sonuçlandırılır. Bu süreç başarılı olursa, toplumsal barışa ulaşılırsa Türkiye ile AB arasındaki yakınlaşmanın önündeki birçok engel ortadan kalkmış olur ve bazı şeyler hareketlenir diye düşünüyorum.
'SURİYE'YE PRAGMATİK BAKIYORUZ'
"Türkiye ile Suriye konusundaki işbirliğimiz son derece yakın, son derece yoğun. Zannediyorum ki Suriye'ye çok pragmatik bir bakış açımız var ve böyle olmalı. Bunun için Suriye'nin Golani ve HTŞ tarafından başlatılan kapsayıcı sürecin başarılı olmasına ihtiyaç var. Kapsayıcı deyince şunu anlıyoruz; Suriye'de bütün dini ve etnik grupların bu sürece dahil edilmeleri gerekir. Golani de bunun gerçekleşeceğine ilişkin teminat verdi. Bu sözüne uygun davranıp davranmayacağını önümüzdeki süreçteki uygulamaları izleyerek göreceğiz. Türkiye’nin tabii ki burada meşru güvenlik menfaatleri var. Kuzey Suriye’den Türkiye’ye yönelik herhangi bir tehdit olmamalı. Bunun önkoşulu da buradaki silahlı grupların silahlarını bırakmaları. Devletin idari yapısının ne olacağına Suriye’deki farklı gruplar kendi aralarında tartışarak karar verecek.
'BU PERSPEKTİFTEN ÇÖZÜLECEĞİ ANLAMINA GELMİYOR'
"Türk tarafı da herkes gibi Esad’ın bu kadar hızlı biçimde düşmesine şaşırdı. Elbette Türk hükümetinin başından beri HTŞ ile yakın ilişkileri vardı. Fakat bu sonuca ulaşılmasına, yani Esad’ın düşmesinde çok fazla farklı unsur etkili oldu. Tek bir nedeni olduğunu düşünmüyorum. Biraz önce de söylediğim gibi, Türkiye’nin burada meşru güvenlik çıkarları var. Meşru çıkarlarını Türkiye tabii ki koruyacak ve bunun için de Suriye içindeki çeşitli gruplarla temas halinde olması son derece anlaşılır. Biz Türkiye’nin meşru güvenlik kaygılarını tam olarak kabul ediyoruz. Ama bu, Suriye’nin içindeki tüm soruların bu perspektiften çözülebileceği anlamına gelmiyor. Aynı zamanda şunu da görüyoruz; şu an için bu başlayan yeni sürece bir şans verilmeli. Süreçte Suriye içinde ne konuşulacağı önemli, Suriye dışında konuşulanlar değil.
'SDG İLE GÖRÜŞÜYORUZ'
"SDG ile doğrudan bir kanalımız var. Bunu kanal, yüksek düzeyli bir çalışma grubu şeklinde işliyor. Tabii ki bizim SDG dışında pek çok grupla bu tür bir temasımız var. Bu temasları da IŞİD karşıtı koalisyondaki ortaklarımız açısından şeffaf olan bir iletişimle yürütüyoruz."