Anadolu’nun her yerinde aynı dansı yapıyoruz
Halkbilimci Halil Halit Toker, Türk kültürünün danslar ve masallar açısından çok zengin olduğuna dikkat çekti. Dansın insan yürüyüşünü temsil ettiğini aktaran Toker, ‘Kürtler de Kafkas kökenliler de Türkler de aslında aynı oyunu oynuyor.’ dedi.
Her cumartesi Ulusal Kanal’da yayınlanan Sanat Hayatı’nda bu hafta Halkbilimci Halil Halit Toker konuk oldu.
Programda Anadolu’nun ortak kökleri, dansların kaynağı, halk kültürünün zenginliği ele alındı. Halkbilimci Toker, etnik ayrımların suni olduğunu dile getirdi.
‘40 YILLIK SÜREÇTE ÇOK ŞEY KAYBETTİK’
- Danslarda ayrı gayrı mı var, ‘Kürt’ü, Türk’ü, Laz’ı, Çerkes’i mi var?’ diyordun sohbetimizde. Bugün emperyalizm tehdidi altındayken, Türkiye devlet ve milletle bütünleşme hamleleri yaparken bir sanat ve spor insanı olan Halil Ali Toker kültürel mirasımıza dair ne söyler?
Türk ve Kürt ayrımı suni bir ayrımdır. Tutmaz. Suni ayrımlar bildiğiniz gibi emperyal güçler tarafından oluşturulur. Desteklenir. Kan ve gözyaşı getirir. Bir müddet sonra da biter. Sonrasında toplumlara çok şey kaybettirir. Biz de 40 yıllık bu süreçte birçok şey kaybettik. İnsanımızı kaybettik, ekonomik olarak kayıplar yaşadık.
Mesela Gara diye bir yer var. Her gün orada baskınlar yapılırdı. Biz PKK'yı Anadolu'da bir süpürme hareketi yaptıktan sonra petrol çıktı. O bölgelerde çok büyük madenlerin de olduğunu duyuyoruz. Bırakalım madeni, köylerdeki meraları boşalttırdılar bize. Hayvancılık bile yapılamaz hale geldi.
Sonuç olarak insanlar göç etmek zorunda kaldılar ve kültürel anlamda da aslında yozlaştılar.
DANSLAR İNSAN HAYATININ YANSIMASIDIR
- Size dansları da sormak isterim. Aslında Anadolu bu anlamda zengin ama Elazığ’dan başlamak isterim. Nedir dans? Yöresel olarak da Elazığ’ın çayda çıra dansını ayıran şey nedir?
Dans aslında insan adımıdır. Temel olarak baktığınızda dans sadece bir yürümedir. Elazığ’ın çayda çıra dansı da öyle. Ama öyle güzel yürürler ki kaliteli denilen danslara taş çıkartır. Gakkoş yürüdü mü farklı yürür. Tabiî danslar yaşantıların da bir yansıması. Çayda çıra da Elazığ insanının halini, oturaklı tavrını yansıtıyor bir yerde. Aslında Anadolu insanının geneli öyledir. Ağır başlı, vakur. Sahip olduğu şeyle yetinen bir yapısı vardır Türk Milleti’nin ama onun toprağına elinizi sürerseniz başka bir insanı bulursunuz karşınızda. Yani vatanını işgal edemezsiniz, bölüp parçalayamazsınız.
‘MASAL AÇISINDAN ÇOK ZENGİNİZ’
- Halkbilimin bir diğer konusu da aslında masallar. Orada da büyük bir zenginliğimiz var değil mi?
Masal konusu aslında çok farklı ve geniş biçimde değerlendirilmesi gereken bir konudur. Çünkü bütün masallar aynı zamanda tarihi olayların bir yansımasıdır. Biz bu anlamda çok zenginiz. Türküler ve danslar gibi masallarda da büyük bir birikimimiz var ve bu aslında ortak. Kalıcı olan aslında siyasi gelişmeler değil bu kültürel miras. Halkın beraberliği, saygının kardeşliğin sürmesi.
- Türkülerimizde de bu var, değil mi?
Aşk var. Hayatın her şeyi var. Dansta da bu var. Türkülerimize baktığımızda tarım var, hayvancılık var, sevgi var, sevda var, ayrılık var. Ama kavga yok.
‘BÜTÜN DANSLARIN ADIM SAYILARI AYNIDIR’
- Dansların kaynağının ortak olduğunu söylüyordunuz. Bunu biraz açar mısınız?
Dans, tek yürüyüştür yani insan yürüyüşüdür. Bu yürüyüş elbette ritmik olur. İnsan yaşamı geliştikçe bu ritimler de gelişiyor çünkü hep aynı adımı atmak yeterli gelmiyor.
İşte iki zamanlı, dört zamanlı, altı zamanlı dediğimiz, sekiz zamanlı dediğimiz danslar oluşuyor. Mesela semah dünyanın en eski dansıdır. Dünyanın hemen her tarafında oynanan çiftetelli de öyledir.
Oyunlarda çok küçük farklar var. Birisi elini yumuşak atar, örneğin Kafkasya’da yaşayanlar eli daha sertleştirir, vücut dikleşir. Başka bir örnek verecek olursak kadınlar kıvırarak oynarlar mesela. Ama teknik anlamda bakıldığında dans aynı danstır. Adım sayıları aynıdır. Kürtler de Kafkas kökenliler de Türkler de aslında aynı oyunu oynuyor.
- Günümüz yorumlarıyla büyük kalabalıklar dev organizasyonlarda oynuyorlar. Ben çok mutlu oluyorum. Siz ne düşünüyorsunuz?
Bu konuda şunu söylüyorum: Açıklama yapıldıktan sonra hiçbir sorun yok. Yani bu dansı gösteren ekibin yönetmeni koreografisini kendisinin yaptığını söylemesi lazım. O zaman hiçbir problem yok. Ama bunu söylemezsen ve köyde bu şekilde oynandığını iddia edersen, yanlış yapmış olursun.
- Son olarak ne söylemek istersiniz?
Sorunlar var, kültürümüzde yozlaşma maalesef yaşanıyor. Ancak bu sorunları çözmek, aşmak, millî kültürümüzü geleceğe taşımak da bizim elimizde. Çok teşekkür ediyorum.

