Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul 10°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Atlantikçi ‘eski düzen’ çatırdıyor! Fransa resesyona gidiyor

Fransa’da hükümet krizi çözülemezken, borçluluk ve ekonomide daralma riski artıyor. Krizin kaynağı ne? Ekonomik sorunlar derinleşecek mi? Aydınlık Avrupa yazarı Ali Rıza Taşdelen Fransa’nın içinde bulunduğu durumu değerlendirdi

Atlantikçi ‘eski düzen’ çatırdıyor! Fransa resesyona gidiyor
TOLGA DİŞCİ

Atlantik kampında eski sistemin krizi derinleştikçe siyasi belirsizlik, ekonomik gidişata dair endişeleri artırıyor. Fransız bütçesinin üzerindeki borç yükü de giderek ağırlaşıyor. Fransa iş dünyası çevrelerinde, Fransa ekonomisinin önümüzdeki yıl iki çeyrek üst üste küçülerek resesyona gireceği yönünde beklentiler hakim. Uzun yıllar Fransa’da yaşayan Aydınlık ve Aydınlık Avrupa yazarı, Vatan Partisi MKK Üyesi ve Sosyolog Ali Rıza Taşdelen Fransa’nın içinde bulunduğu duruma ilişkin Aydınlık Avrupa’nın sorularını yanıtladı.

MACRON, HÜKÜMET SORUNUNU ÇÖZEMİYOR

Siyasi istikrarsızlık ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle hükümetin 8 Eylül'de 2. kez düşeceği tahmin ediliyor. Buna katılıyor musunuz? Bu hükümet sorunu nasıl çözülecek?

Macron’un ikinci azınlık hükümetinin akıbeti de birincisi gibi olacak gibi görünüyor. Başbakan François Bayrou hazırladığı 2026 bütçesinin Meclis’ten geçmeyeceğini ve manevra alanının daraldığını görünce, kendisi 8 Eylül’de bir güven oylaması talep etti.

Başbakanın bu açıklamasından sonra, muhalefet partilerinin tümü güven oylamasına olumsuz oy kullanacaklarını ilan ettiler. Eğer içlerinden biri son anda hükümetle yapılan pazarlıklarda anlaşırlarsa hükümet düşmeyebilir.

François Bayrou’nun başkanlığındaki bugünkü azınlık hükümeti 2025 bütçesini Anayasa’nın 49/3 maddesi ile kendisine tanıdığı bir kanunu Meclis’e sunmadan kabul etme yoluna gitmiş ve bunun üzerine muhalefete gensoru verme olanağı doğmuştu. Fakat Sosyal Demokrat Sosyalist Parti, Macron’un hükümeti ile anlaşarak gensoruya karşı oy vermesi üzerine bütçe kabul edilmiş ve hükümette düşmemiş oldu.

Sosyalist Parti Genel Başkanı Olivier Faure yaptığı açıklamada “Sosyalistlerin François Bayrou'ya güvenoyu vermesi düşünülemez” açıklamasında bulundu. Bu kez hükümetle işbirliği değil hükümetin düşmesini istiyorlar. Bunun nedeni de hükümet düşerse Macron’un yeni bir azınlık hükümeti kurma görevini kendilerine vermelerini talep etmeleri. Macron böyle bir şey yapsa bile Sosyal Demokratların kuracağı bir azınlık hükümetinin yaşama şansı hiç yok. Çünkü sağ cepheden güven oyu alamayacağı gibi Jean-Luc Melenchon’un Boyun Eğmeyen Fransa ve Marine Le Pen’in Ulusal Birlik partisi karşı oy vereceklerini bugünden açıklamış durumda.

‘HALK EYLEMLERİ GÜNDEMDE’

Bu durumda, Macron’un önünde 3 seçenek var:

1- Yine bir azınlık hükümeti kurulması. Ya yeniden sağ cepheden birine veya Sosyalistlerden birine hükümeti kurma görevi vermek. Son iki hükümette olduğu gibi kurulacak herhangi bir hükümetin devam etmesi olanaksız.

Çünkü Meclis’te hiçbir parti veya cephenin hükümet kurma çoğunluğu yok. Bundan dolayı kurulan her hükümet bir azınlık hükümeti.

2- Meclis’i feshetme ve yeniden bir erken seçime gitme. Bunu doğrudan talep eden Melenchon ve Le Pen. Hükümet partileri ve Sosyalist Parti karşı çıkıyor. Meclis’i feshetme Macron için en son çare ve ihtimal dahilindedir.

3- Bir Teknokrat hükümetin kurulması. Bu da Meclis’i dışlayan ve Macron’un otoriterliğinde bir burun yaratacağı için uzun ömürlü olmaz. Hele 10 Eylül’de başlayacak olan halk eylemlerinin gündemde olduğu bir dönemde...

Sonuç olarak Macron’un yani sistemin hükümet sorunu çözmeye yönelik bir çözümü yok.

İSTİKRARSIZLIĞIN NEDENİ PATRONLARDAN YANA POLİTİKALAR

İş dünyası temsilcileri Fransa'da devam eden siyasi istikrarsızlık ve belirsizlik nedeniyle birçok yatırımın ve siparişin aksadığını ifade ediyor. Fransa’nın en büyük işveren federasyonu olan Fransa İşletmeleri Hareketi’nin (MEDEF) iş lobisi başkanı Patrick Martin Fransa'da gerçek bir “resesyon riski” olduğunu söyledi. Sizce Fransa ekonomisinde böyle bir durgunluk ihtimali görünüyor mu?

Elbette iş dünyası siyasi belirsizlik dönemlerinde yatırımları düşürür, işçi alımını azaltır ve üretim yavaşlar. Hatta böyle dönemlerde yatırımları iş gücünün ve enerjinin ucuz olduğu ülkelere kayar.

Fransa’da durgunluk (resesyon) var mı veya oraya doğru mu gidiyor sorusunun cevabını Fransa’nın mali tablosuna bakarak görebiliriz.

Atlantikçi ‘eski düzen’ çatırdıyor! Fransa resesyona gidiyor - Resim : 1

FRANSA’NIN BORCU SANİYEDE 5 BİN AVRO ARTIYOR

Başbakan François Bayrou, 2026 yılı bütçesiyle ilgili 15 Temmuz 2025 tarihinde düzenlediği basın toplantısında Fransa’nın hiç de iç açıcı olmayan mali tablosunu şöyle anlattı:

“Ülkemizin borcu bugün 3 trilyon 300 milyar avroyu aşıyor. Bu, ulusal gelirin yüzde 114'üne denk geliyor, yani bu borç, ülkemizin tarım, sanayi, hizmet, ticaret, sağlık ve bakım sektörlerinde ürettiği toplam gelirin bir yıldan fazlasını oluşturuyor, tümünün en az iki aylık kısmını aşıyor… Ve borç yükü, bütçede ezici bir kalem haline geliyor. 2029 yılında, hiçbir değişiklik yapmazsak, bu borcun faiz ödemelerine ayrılan kamu harcamalarının payı 100 milyar avro olacak, yani devletin bütçesinin en büyük kalemi olacak ve ulusal eğitim bütçesinin çok üzerinde olacak… Bu borç yılda 150 milyar avrodan fazla artıyor. Daha basit bir ifadeyle, hepimizin omuzlarımıza binen muazzam yükü tam olarak anlayabilmemiz için, her saniye, her saniye Fransa'nın borcu 5 bin avro artıyor. Saniyede 5 bin avro ek borç. İşte durumumuz bu”.

Her yıl artan kamu borcu ve bunun faizi, durdurulamayan bütçe açıkları, yatırımların durma noktasına gelmesi, işsizlik ve artan yoksulluk içinde bulunan Fransa’da büyüme 0,6 olarak öngörülüyor. Bu hedefe ulaşmanın da zor olduğunu düşünenlerin sayısı az değil.

FRANSA KOMÜNİST PARTİSİ DE RESESYON BEKLİYOR

Fransa’nın en büyük işveren federasyonu olan Fransa İşletmeleri Hareketi’nin (MEDEF) iş lobisi Başkanı Patrick Martin Fransa'da gerçek bir “resesyon riski” olduğunu söylemiş. Ve ülkenin içinde bulunduğu belirsizlik ve istikrarsızlığa dikkat çekiyorlar. Aslında bu istikrarsızlık da patronlardan yana ve kemer sıkma politikasını içeren 2026 bütçesi ve ona karşı gösterilen tepkiden kaynaklanıyor.

Bir çok ekonomist ve siyasetçi gibi Fransa Komünist Partisi (FKF) Ekonomi Komisyonu Üyesi Jean-Marc Durand’ın dediği gibi hükümetin 2026 bütçesi “Fransa için 2026'da resesyon anlamına geliyor. 2025 için büyüme, zorlukla GSYİH'nın yüzde 0,3 ile yüzde 0,6'sı arasında olacak. Bu önlemlerle, gelecek yıl negatif büyüme yaşayacağız. Çünkü maaş ve emekli maaşlarında artış olmaması, tüketimde ve üretimde düşüş anlamına gelir”.

HÜKÜMET KRİZİ, EKONOMİYİ ALTÜST ETTİ

Carrefour'un CEO'su Alexandre Bompard ise Fransa'daki büyümenin sadece tüketime dayandığını ifade etti. Bunu ve diğer gelişmeleri değerlendirdiğimizde Fransa'da üretici kesimlerin durumuyla ilgili ne söyleyebiliriz?

Yani insanlar yiyecek, içecek ve temel ihtiyaçları için zorunlu harcama yapacak. Ama böyle belirsiz bir ortamda beyaz eşyamı, mobilyamı ve arabamı yenileyim derken on kez düşündüğü bir dönemdeyiz.

Siyasi krizin yarattığı belirsizlik, ülke ekonomisini büyük ölçüde altüst etti. 2024 Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Milliyetçiler karşısında büyük bir yenilgi alan Cumhurbaşkanı Macron Meclis’i feshederek erken genel seçimlere gitmesi ve oradan hükümet kurma çoğunluğuna sahip bir parti veya cephenin çıkmaması son bir yıldır yaşanan hükümet krizi yani siyasi krizin yarattığı belirsizlik, ülke ekonomisini büyük ölçüde altüst etti.

YAPTIRIMLARIN ETKİSİ BÜYÜK

Ekonomik zorlukların temel sebebi siyasi istikrarsızlık mı? Burada tarifelerin ve Ukrayna'da devam eden savaşın etkileri var mı?

Hem de çok; Rusya’ya karşı uygulanan yaptırımların yol açtığı enerji krizi ile birlikte fiyatların yükselmesi birçok sektörde üretim maliyetlerinin artmasına yol açtı. Enerji krizi 2022’den sonra başladı ama ABD ve Avrupa, Rusya’ya karşı yaptırımlarına 2015’te Kırım’ın Rusya’ya katılmasıyla başladı. Fransa’nın Rusya ile özellikle tarımsal gıda alanında önemli ticareti vardı. Bu durunca Fransız çiftçisi o yıllarda çok zarar gördü ve Fransa birçok çiftçi eylemine sahne oldu.

Ve elbette sorunuzda belirttiğiniz gibi, ABD Başkanı Trump’ın dayattığı gümrük tarifelerinin üretim ve üreticiler üzerindeki etkileri ağır olmuştur. Birçok iş yeri kapısına kilit vururken birçoğu toplu işten çıkarmalar yaptı.

‘AVRUPA’DA ATLANTİKÇİ HÜKÜMETLERİN SONU GELDİ’

Sizce nasıl bir hükümet Fransa'nın ekonomik ve siyasi sorunlarına derman olur? Önümüzdeki dönemde hangi gruplar arasında siyasi karşıtlıkları daha fazla göreceğiz?

En baştan şunu belirteyim: 80’li yıllardan bu yana ABD’nin dayattığı küreselleşme ve neoliberal programları uygulayan Atlantikçi hükümetlerin sonu gelmiştir. Avrupa’nın tümü için geçerlidir bu. Hepsi borç batağı içinde çırpınmakta, ABD’nin peşine takılarak ülkelerini Ukrayna’da ateşe sürüklemektedir. Buna bir de Avrupa Birliği’nin Milliyetçilerin deyimi ile “Brüksel diktatörlüğünün” üye ülkelerin egemenliklerini hiçe sayarak yaptığı dayatmaları eklediğimizde, bütün bu olumsuzlukların kaynağı küreselci Atlantikçi hükümetlere karşı Fransa’da olduğu gibi tüm Avrupa’da Milliyetçi partilerin yükselişine tanık oluyoruz.

‘İKİ PARTİLİ İKTİDAR MODELLERİ ÇÖKTÜ’

Sistemin sağ ve sol partileri (Sosyal Demokrat demek daha doğru olur) halktan ve milli değerlerden koparken, sistem dışı veya sistemi zorlayan milliyetçi/halkçı yeni oluşum ve partiler ortaya çıktı veya var olanlar güçlendi. Sistem partileri yarattıkları krizlerin altında kaldı ve iki partili tahterevalli iktidar modelleri çöktü.

İşte 2010’lardan sonra iflas eden küreselci neoliberal sisteme karşı ülkesinin egemenliğini savunan ve Atlantikçilerin “aşırı sağ” dedikleri milliyetçi partiler (örneğin Almanya için Alternatif Partisi -AfD) ortaya çıkmaya ve var olanlar da (Örneğin Marine Le Pen’in Ulusal Birlik Partisi-RN) kabuk değiştirerek büyümeye başladı.

BRÜKSEL DİKTATÖRLÜĞÜNE VE ABD DENETİMİNE KARŞI MÜCADELE

Bu süreç Ukrayna savaşıyla daha da hızlandı. Bu partiler, Avrupa’yı savaşın eşiğine getiren, ABD ve NATO’ya peşkeş çeken küreselci liderlere karşı mücadeleyi yükseltiler. Bu partiler her şeyden önce küreselleşme karşıtı. Yani ulusal egemenliği ve ulusal kimliği şiar edinmişler. Ekonomide korumacılığı öne çıkaran programlara sahipler. Dış politikada müdahaleciliğe karşı çıkarak ülkelerinin çıkarları doğrultusunda Rusya gibi, Çin gibi jeostratejik ve ekonomik devlerle işbirliğini savunuyor, Brüksel diktatörlüğüne ve ABD denetimine karşı çıkıyor.

‘MÜCADELE, KÜRESELCİ ATLANTİKÇİLERLE, AVRASYACI VATANSEVERLER ARASINDA’

Bu partilere “ırkçı”, “faşist” damgasını vurmak kolaycı bir anlayıştır. Bunların içinde elbette yabancı düşmanlığı yapan hatta ırkçı söylemlere sahip partiler var, ama bu partilerin kitleselleştikçe ve iktidara yürüdükçe kendilerine çeki düzen verdiklerini görüyoruz. Daha da önemlisi, dünyadaki yeni saflaşmada doğru tarafa yöneldiklerini görüyoruz. Başta söylediğim gibi Atlantik cephesine karşı Avrasya cephesinde konumlanmaktadırlar.

Bugün Avrupa’da veya Fransa’da ufukta devrim görünmüyor. Ama Atlantik cephesinin karşısında Avrasya’da konumlanan, Rusya ve Çin dostu Milliyetçi partilerin iktidara gelmesinin şartları oluşmaktadır.

Bugün Avrupa’da olduğu gibi Fransa’da da mücadele küreselci Atlantikçi güçlerle Avrasyacı vatansever arasında yaşanmaktadır.

Fransa İşletmeleri Hareketi ekonomide küçülme bekliyor

Fransa’nın en büyük işveren federasyonu olan Fransa İşletmeleri Hareketi’nin (MEDEF) iş lobisi başkanı Patrick Martin Fransa'da gerçek bir “resesyon riski” olduğu konusunda uyarıda bulunarak, ülkenin zaten “çok tehlikeli bir durumda” olduğunu ekledi. Bir konferans sırasında gazetecilere verdiği demeçte, “Sipariş defterleri kuruyor, tarifeler olumsuz etkiliyor ve bir kez daha Fransa'ya bir tehlike daha ekliyoruz” dedi.

Fransa merkezli finansal hizmetler grubu ODDO BHF’nin baş ekonomisti Bruno Cavalier ise Bayrou'nun güvensizlik oylaması kararı sonrasında Fransa'nın gelecek yıl “düşük büyüme ve daha büyük bütçe açığı” riskiyle karşı karşıya olduğunu söyledi.

‘Fransa’nın büyümesi yalnızca tüketime dayalı’

Gıda perakendecisi Carrefour'un CEO'su Alexandre Bompard, “Şu anda Fransa'nın büyümesini sadece tüketim sağlıyor. Belirsizlik tüketiciler için en kötüsüdür... Belirsizlik ne kadar fazla olursa, risk de o kadar artar” dedi.

Finansal piyasalarda ise Fransa'nın 10 yıllık referans borçlanma maliyeti geçen hafta yüzde 3,5'in üzerine çıktı; bu da Avro Bölgesi borç krizinden sonraki en yüksek seviyeye oldukça yakın.

IMF’nin Fransa’yı uyarması bekleniyor

Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde Radio Classique'e verdiği röportajda, IMF’nin Fransa’ya “koşullar yerine getirilmedi, kendinizi yeniden yapılandırmak ve kamu maliyenizi düzene sokmak için organize olun” diyeceğini ancak doğrudan müdahale etmeyeceğini ifade etti.

Financial Times’in aktardığına göre Fransa’nın ana borsa endeksi olan CAC 40 şirketlerinden birinin üst düzey yöneticisi sorunların çözülmesi gerektiği konusunda “ekonomik konsensüs” olsa da, bunun nasıl yapılacağı konusunda “siyasi konsensüs” bulunmadığını söyledi. “Belirsizlik olduğunda, insanlar sorundan kaçınmaya ve planlarını gözden geçirmeye eğilimlidir” diyen yönetici, müşterilerin geçen yılki erken seçimlerden bu yana projelerini askıya aldıklarını belirtti.

Finansal hizmetler şirketi AXA France'ın başkanı Guillaume Borie, “18 aydır hükümetimizde istikrarsızlık var” dedi. “İş dünyası liderleri, gerekli yatırımları planlayabilmek için netliğe ihtiyaç duyuyor.”

Insee verilerine göre, Fransa'nın reel gayri safi yurtiçi hasılası geçen yılki seçimlerden bu yana düşüşte ve 2024'te yüzde 1,1 olan üretim artışının 2025'te yüzde 0,6'ya düşmesi bekleniyor. İşsizlik ise 2023'ün başından bu yana artış gösterdi.

Avrupa Fransa