Avrupa’nın derin çelişkisi: Transatlantik mi Avrasya’mı?
Almanya'da, Çin ile ilişkilerin gelecekteki seyri konusundaki anlaşmazlıklar yoğunlaşıyor. Yeni kurulacak olan hükûmet ABD ile ilişkilerin öneminden bahsetse de, özellikle otomotiv sektörü Çin ile ilişkilerin geliştirilmesinden yana


Hızla ilerleyen küresel saflaşma sürecinde Avrupa ülkeleri gerçeklerle yüzleşmek zorundalar. Transatlantik dayatmalar ve yükselen Avrasya gerçeğiyle karşı karşıyalar. Özellikle üretime dayanarak ayakta kalmak zorunda olan otomobil üreticisi büyük şirketler, bu alanda yükselen Çin’e yönelmektedirler. Almanya’da yeni kurulan hükûmetin Transatlantikçi merkezler tarafından önlerine konulan programlara rağmen otomobil üreticileri, Çin’e yönelmekte kararlı.
Trump yöneminin Avrupa Birliği (AB) ülkeleri için bu alanda yüksek gümrük vergileri dayatması, Avrupa’da krizi derinleştiren bir rol oynuyor. Trump’ın özellikle otomobil ihracatında Çin’e karşı akıl almaz seviyede yüksek gümrük vergileri uygulaması, Avrupa ile bu alandaki ilişkileri canlandırmayı teşvik etti. Çin ise Transatlantikçi politikalara karşı Avrupa’ya ortak hareket etmeyi teklif etti.

ÇİN’İN ÇAĞRISI SES GETİRDİ
Hızla ilerleyen keskin saflaşma ve durdurulamayan çelişmeler ortamı Avrupa’yı bocalatıyor. Rusya’ya karşı cephe tutmak, silah sanayiini çare olarak görmek, Avrupa’yı küresel lider olmak gibi altında kalacağı seçeneklere yöneltti. Otomotiv sektörü ise daha gerçekçi ve akılcı yollar öne sürdü. Trump’ın gümrük tarifelerine karşı teklif getiren Çin’e yönelişi hızlandırdı ve kapsamını genişletti. Alman otomotiv sanayii, Çin’le sıkı ilişkileri hiç bırakmamaya çalıştı. Bugünlerde şubelerini kapatmaya başlayan Volkwagen, BMW gibi büyük otomobil tekelleri sorunu gündeme taşıdı. Rusya’ya karşı cephe oluşturmak ve Çin’i de sistem rakibi olarak gören Atlantikçilerle, fiilen Avrasya’ya yönelen otomobil ve motor üreticileri karşı karşıya geldi. Bu çelişmenin Avrupa’daki milliyetçi partilerinin yükselişine katkıda bulunacağını belirtelim.
Öte yandan AB ülkeleri arasında, Çin’le ilişki konusundaki farklı tutumlar keskinleşmektedir. Bu çelişmelerin AB içinde daha da şiddetleneceği aşikârdır.
ÇİN’E YÖNELİŞİ GÜÇLENDİRMEK İSTEYENLER
Çin konusundaki çatışma, Alman ve AB dış politikası alanında fikir üreten çevrelerce yansıtılmaya başladı:
“Berlin ve Brüksel'de Çin ile ekonomik ilişkiler konusundaki anlaşmazlıklar doruğa ulaştı. Washington Çin’le ayrışma çağrısında bulunuyor. Büyük ve etkili Alman şirketleri ile daha yakın işbirliği istiyor. Trump yönetimi, Çin ile ekonomik işbirliğini azaltmaları halinde Avrupa ülkelerine ABD'ye yaptıkları ihracatta daha uygun tarifeler vermeyi teklif ediyor. Washington ayrıca, Çinli otomobil şirketlerini geri püskürtmek amacıyla, ortaklaşa otonom sürüşün geliştirilmesinde özel işbirliği teklif ediyor. Alman otomobil şirketlerini cezbetmeye çalışıyor. Ancak Alman otomobil üreticileri çoktan Çinli şirketlerle yakın işbirliği yapmaya başladılar. Örneğin BMW, geçen hafta Huawei ve Alibaba’nın yanında, aynı zamanda yapay zekâ girişimi DeepSeek'in desteğiyle yeni modeller geliştireceğini duyurdu. Yaklaşık üç düzine Alman şirketi, kurulan Alman Hükûmeti’ne, yenilikçi ve teknolojik ilermede (inovasyon) lider olan Çinli şirketlere giderek daha fazla yöneldiklerini belirten bir mektup yazdılar. Çin ile daha yakın bir işbirliği istediler. AB, temmuz ayının ikinci yarısında Pekin'de bir AB-Çin zirvesi hazırlıyor.”(1)
Trump, Fox News'in İspanyolca programına verdiği demeçte, Latin Amerika ülkelerinde “ABD’yle mi yoksa Çin’le mi yatırım bağları oluşturacağını” seçmeleri gerektiğini belirtti. Çin bu talebe şiddetle karşı çıktı. Çin Ticaret Bakanlığı “Çin, gerekirse kararlı karşı önlemler başlatacak.” diye ekledi.
AB İÇİNDEKİ AYRIŞMAYI HIZLANDI
AB üyeleri arasında karşıt pozisyonlar var. Örneğin İspanya, Çin ile ekonomik ilişkileri genişletmekte ısrar ediyor. Başbakan Pedro Sánchez, 11 Nisan'da Pekin'de Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile bir araya geldi. Almanya'nın ABD'den sonra en önemli ikinci ticaret ortağı olan İtalya ise, ABD’yle daha yakın işbirliği çağrısında bulundu. İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, Trump'ı nisan ayı ortasında ziyaret etti ve ardından ABD Başkan Yardımcısı JD Vance'i Roma'da kabul etti. Geçen hafta salı günü, bir Komisyon Sözcüsü, Washington ile ikili ticari ilişkileri tartışma sürecinde olmalarına rağmen; “Çin ile ilişkiler hiçbir şekilde dikte edilmemelidir.” dedi.
PEKİN’DE AB-ÇİN ZİRVESİ YAPILACAK
Brüksel, Çin ile ilişkileri istikrara kavuşturmak için pratik çabalar başlattığını açıkladı. ABD gümrük tarifelerinin açıklanmasından birkaç gün sonra AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Çin Başbakanı Li Qiang ile yaptığı telefon görüşmesinde, “dünyanın en büyük pazarlarından ikisi olan AB ve Çin'in ABD tarifelerine karşı ‘serbest, adil ve eşit şartlarda’ bir ticaret sistemi geliştirmek için daha fazla çaba sarf etmesini” talep etti. AB Konseyi Başkanı'nın sözcüsü António Costa, kısa bir süre sonra yaptığı açıklamada, “Muhtemelen temmuz ayının ikinci yarısında Pekin'de bir AB-Çin zirvesi yapılacağını” duyurdu.(2)
Çin ile ilişkilerin gelecekteki seyri konusundaki anlaşmazlıklar Almanya'da yoğunlaşıyor. Hıristiyan Demokratik Birlik (CDU/CSU) ile Sosyal Demokratlar (SPD) arasındaki yeni koalisyon anlaşmasında, ABD ile ilişkilerin büyük önem taşıdığı belirtiliyor. Ticaret politikasının aynı zamanda “Transatlantik ekonomik alanının küresel rekabette başarılı olmanın en iyi ön koşuludur.” diye tarif ediyor. Çin ile ilişkilerde, “yeni hükûmetin Çin stratejisini riskten arındırma ilkesine göre düzenleyeceğini” belirtiyor. Buna göre, Çin ile ekonomik işbirliği daha da azaltılacaktır.
Trump yönetimi Alman sanayisine otonom sürüşün geliştirilmesinde ABD şirketleriyle işbirliği yapma teklifinde bulunuyor. ABD, otonom sürüş için küresel pazar açısından “Google ve Nvidia gibi kendi teknoloji şirketlerinin rekabetçi konumunu” güçlendirmek istiyor. Amaç, Alman otomobil üreticileriyle işbirliği içinde Çin'den pazar payı almaktır.

ALMAN KOALİSYON PLANI ÇÖZÜM OLACAK MI?
Koalisyon planının işe yarayacağı şüpheli. BMW geçen hafta, bu yıl Çin'de piyasaya sürülecek birkaç yeni model için Çinli şirket DeepSeek'in AI programlarını kullanmayı planladığını duyurdu. Son haftalarda, yeni araçların ekipmanlarını hazırlamak için Huawei ve Alibaba ile işbirliği genişletildi. Volkswagen de benzer adımlar attığını bildiriyor. Çinli şirketler giderek inovasyon liderliğinde ilerliyor. Orta ölçekli şirketler ve büyük şirketler de dâhil olmak üzere yaklaşık üç düzine Alman şirketinin gelecekteki federal hükûmete hitap ettiği bir mektuba göre, Çin’le yakın işbirliği yeniliklere ayak uydurmak için çok önemli. Berlin'de hâlâ propagandası yapılan "riskten arındırma", bu tür bir işbirliğinin önünde duruyor ve bu nedenle Alman sanayisine zarar veriyor.(3)
Almanya’nın en ciddi gazetesi olarak tanınan FAZ yazarları daha fazla “Çin yetkinliği” için teşvik ediyor ve “Almanya'da egemen olan Çin'in çarpıtılmış imajının Alman şirketleri için bir engel teşkil ettiği” konusunda uyarıyor. Bu şirketler satışlarının üçte birini ve kârlarının daha da büyük bir kısmını Çin'de elde etmektedirler. Çin'deki işlerinden vazgeçmek zorunda kalsalar, neredeyse çözülemez bir sorunla karşı karşıya kalacaklar.
AVRASYA’YA KATKI AÇISINDAN TÜRKİYE-ALMANYA İLİŞKİLERİNİN ÖNEMİ
Her yönüyle Avrasya ülkesi olan ve önümüzdeki yıllar içinde ekonomik gelişme seviyesi itibarıyla küresel çapta ilk on ülke içinde sayılacak olan Türkiye, bu konumunu doğru değerlendirerek Avrupa’nın Avrasya’nın batı ayağı olmasını hızlandırabilir. Türkiye-Çin ilişkilerinin sağlıklı olması da bu alanda önemli katkılar sağlayacaktır. Bu ancak Rusya’ya karşı konumlanmayı körükleyen Almanya’nın güvenlik mimarisine katkı politikalarıyla değil, ekonomik ilişkileri kendi lehine değerlendirerek yapabilir. Türkiye’de zaten önemli bir Almanya yatırımı vardır ve bunu geliştirme eğilimi güçlenmektedir.
Almanya’da yaklaşık Türk kökenli 80 bin şirket tespit edilmiştir. Bunlarda 500 bin işçi çalışmaktadır. Bu işletmelerin yıllık ciroları 100 milyar avronun üzerindedir. Türk işletmeleri ve 4 milyona yakın Türk işçisinin Almanya ekonomisine katkısı hayatî önemdedir.
Türkiye’nin Almanya açısından kazan kazan ilkesine göre ilişkilerini geliştirebileceği bir konumda olduğu ortadadır. Burada Türkiye, eğer Avrasya’yı ve komşularıyla ilişkilerini sağlam tutarsa sürükleyici bir ülke olur. Ancak dengesiz politikalar doğal müttefiklerimizi uzaklaştırmaktadır.
ALMAN DIŞİŞLERİNİN ÖZET BİLGİLERİ
Çeşitli faktörlerin bir araya gelmesi, Türkiye'yi ekonomik katılım için ilgi çekici bir yer ve AB'nin cazip bir ekonomik ortağı haline getirmektedir. Şu anda Türkiye'de 7 bin 700 civarında Alman veya Alman sermaye iştiraki olan Türk şirketi bulunmaktadır. 1980 yılından bu yana Alman şirketlerinin Türkiye'deki yatırım hacmi yaklaşık 14,5 milyar ABD dolarıdır. Türkiye'deki Alman şirketleri, endüstriyel üretimden tüm ürünlerin dağıtımına, her türlü hizmete ve perakende ve toptan satış işletmelerinin yönetimine kadar birçok sektörde temsil edilmektedir. Türkiye-Almanya ilişkileri bu ekonomik ilişkiler açısından da dikkate alınarak düzenlenmelidir.
***
1. German Foreign Policy (GFP), 28 Nisan 2025.
2. EU-China summit expected to take place in July, brusselstimes.com, 11.04.2025
3. Julia Löhr, Gustav Theile: Berlin in der USA-China-Klemme. Frankfurter Allgemeine Zeitung 14.04.2025.