Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul 10°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Batı’nın milliyetçi rönesansı

Berlin merkezli Bilim ve Politika Vakfı (SWP) şu bilgiyi veriyor: ‘Milliyetçi partiler 27 AB hükûmetinden 9’unda yer alıyor. AfD yüzde 30’a ulaşıyor. Ursula von der Leyen yönetimindeki AB Komisyonu, milliyetçilere karşı uygulanan güvenlik bariyerini kırıyor’.

Batı’nın milliyetçi rönesansı
ALİ MERCAN

23 Şubat 2025’te yapılan genel seçimler ve sonrasında belirginleştiği gibi Almanya’da Almanya için Alternatif (AfD) partisi hızla yükseliyor. Atlantikçi tarafa daha bağlı olan “sol” ve sosyal demokrat partiler, milliyetçilere karşı yasaklama, baskı uygulama çizgisi savunurken muhafazakârların daha esnek davrandığı dikkatleri çekiyordu. Seçimlerden önce milliyetçi-muhafazakâr işbirliği çabaları ve çeşitli biçimlerde ortak çalışmalarla ilgili görüşmeler sürdürüldü. Hristiyan Demokratlardan Başbakan Friedrich Merz AfD ile işbirliğine soğuk bakarken, Eski Hristiyan Demokratik Birlik (CDU) Genel Sekreteri Peter Tauber ve Hristiyan Sosyal Birliği (CSU)’nden Eski Savunma Bakanı Karl-Theodor zu Guttenberg’in başı çektiği muhafazakârlar, AfD ile ortaklık yolları arıyorlar.

Milliyetçi partilerin oluşma zemininin Angela Merkel’in yarattığı politik ortamdan kaynaklandığı ileri sürülmektedir. Bilindiği gibi Merkel ve öncülleri Helmut Schmidt ile Gerhard Schröder’in çizgileri şimdiki Almanya yöneticilerinden farklı olarak Rusya ile ortak ilişkilerden yana idi.

ATLANTİK ÇÖKERKEN MUHAFAZAKÂR-MİLLİYETÇİ ORTAKLIĞI GELİYOR

AfD birçok eyalette yüzde 30 ve üzeri oy seviyesinde. Muhafazakârlar ise gittikçe geriliyor. Son dönemde milliyetçi partilerle muhafazakârların ortak zeminlerde buluşma çabaları milliyetçilerin iktidar yürüyüşüyle hızlandı. Milliyetçilere yönelik ortak çalışma yaklaşımları çok açık olarak onların iktidara yürüdüğünün ve bunun önlenemeyeceğinin göstergesidir.

Almanya ekonomisinin sıfır ve eksi büyüme seviyesinde olması, 1 yılda 50 bin iş kaybının yaşanması ve mevcut yönetimin buna bir çözüm bulmaktan uzak olması vb. nedenler milliyetçiliğin gelişmesinde belirleyici bir etkendir. Almanya ve AB ülkelerindeki ekonomik çöküş Atlantikçi sistem krizinin yanında, temsilcisi Trump’ın Avrupa’ya karşı uyguladığı yüksek gümrük tarifeleri gibi baskılardan da kaynaklanmaktadır. Milliyetçi partiler ise Atlantik’ten uzaklaşmak ve özellikle Rusya ile ilişkileri düzelterek Avrasya’ya yönelmek çizgisi izlemektedirler. Muhafazakâr-milliyetçi partiler arasında ortak çalışma istekleri AB içinde Atlantikçi sistemin çökme belirtilerinin göstergelerindendir.

Batı’nın milliyetçi rönesansı“ başlığı Avrupa Parlamentosu (AP)’ndaki saflaşmayı açıklamaktadır. AP içinde çoğunluk olan muhafazakârlar grubu Avrupa Halk Partisi (EVP)’nin büyük bölümü, AfD ile işbirliği zeminini güçlendiriyor. Buna karşılık muhafazakârlarla Almanya’da iktidar ortağı olan sosyal demokratlar arasında uyuşmazlık büyüyor:

“Avrupa Parlamentosu'nda, muhafazakâr EVP ile milliyetçiler arasındaki işbirliğinin daha da yoğunlaşacağı görülüyor. Bunun nedeni, EVP tarafından planlanan tedarik zinciri yönergesinin yumuşatılmasının sosyal demokrat grup üyeleri tarafından engellenmiş olmasıdır. Başbakan Friedrich Merz, AB Zirvesi'nde bunu ‘kabul edilemez’ buldu, ‘Bu şekilde devam edemez.’ dedi. Parlamento Başkanı Roberta Metsola (EVP) bunun üzerine alternatif bir çoğunlukla yeniden oylama yapılabileceğini açıkladı. Bu, EVP'nin Avrupa Muhafazakarlar ve Reformcuları (EKR) ile Avrupa İçin Yurtseverler (PfE) gruplarıyla oluşturduğu çoğunluğunu kapsıyor. Bu adımla, Almanya'da CDU içinde AfD ile bir şekilde işbirliği yapma çağrıları artıyor.”(1)

11 Haziran 2024’teki G7 Zirvesi’nde de milliyetçi partilerin güçlendiği ve onlarla ortak çalışmalar gerektiği dile getirilmişti. Avrupa seçimlerinin ardından AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, bazı milliyetçi partileri gelecekteki çoğunluk oluşumuna dâhil etme çabalarını sürdürdü. Von der Leyen ve diğer Alman politikacılar, İtalyan Başbakan Giorgia Meloni'nin partisi Fratelli d’Italia ve muhtemelen parlamento grubu EKR ile daha yakın bir işbirliği hedefledi. Arka plan olarak, AB üye devletleri ve AB Komisyonu'nun, “Green Deal”den belli bir ölçüde sapmayı içeren adımlar hedeflediği görülmektedir. Bu, yeşiller ve sosyal demokrat grubun bir kısmıyla işbirliği içinde zor uygulanabilir, öte yandan milliyetçiler buna hazırdır. GeçEN yıllarda da Komisyon, iklimi olumsuz etkileyen bir dizi önlemi ancak EKR grubunun desteğiyle Parlamento’dan geçirebilmiştir.

Avrupa Parlamentosu'nda milliyetçi oluşumların gelişmesiyle ilgili tartışma, Parlamento’nun tedarik zinciri direktifinin önemli ölçüde yumuşatılmasını reddetmesiyle keskinleşti. Parlamento yönetimi, bu yumuşatmayı muhafazakârlar, liberaller ve sosyal demokratların oylarına dayanarak yürürlüğe koymak istemiş, ancak bazı milletvekilleri gizli yapılan oylamada bu girişime karşı çıktığı için başarısız olmuştur. Özellikle muhafazakâr politikacılar konuya sert eleştirilerle tepki göstermiştir. Federal Şansölye Friedrich Merz, Parlamento’ya 'ölümcül bir yanlış karar' suçlamasında bulundu, oylamanın sonucunu 'kabul edilemez' olarak nitelendirdi ve ekledi: “Merz'in de talebi üzerine, oylama kasım ayında tekrar edilecek.”

Batı’nın milliyetçi rönesansı - Resim : 1
Fransa’da Le Pen yükselişini sürdürüyor.

ARTIK ATEŞ DUVARINA GEREK YOKTUR

CDU'da 2018 yılında alınmış ve partinin AfD ile “koalisyonları ve benzeri işbirliği biçimlerini” reddettiğini belirten bir uyumsuzluk kararı hâlâ yürürlükte olsa da, son zamanlarda bu uygulamadan vazgeçilmesini isteyen sesler giderek artıyor. Örneğin Eski CDU Genel Sekreteri Peter Tauber, “AfD'nin onay verdiği kararların alınmasına” izin verilmesini talep etti; “AfD oylarıyla alınan her kararda” hemen “Nazi sopasının sallanmaması” gerektiğini belirtti. CDU Temel Değerler Komisyonu'nun eski başkanı Andreas Rödder, AfD belirli “kırmızı çizgilere” uyduğu sürece konuşma isteğini desteklediğini söyledi. Doğu Almanya'daki Saksonya CDU parlamento grubunun başkanı Christian Hartmann gibi önde gelen birkaç CDU politikacısı “tüm ateş duvarı tartışmalarının ötesinde” kendi pozisyonlarını oluşturmaya çağırıyor. İçeriden gelen bilgiye göre, federal düzeyde bile “bazı Hristiyan demokratlar ateş duvarından pek hoşlanmıyor.”(2) Ateş duvarı milliyetçileri dışlayan sınır.

BİLİM VE POLİTİKA VAKFI: MİLLİYETÇİLER REKORLAR KIRIYOR

Berlin merkezli Bilim ve Politika Vakfı (SWP) şu bilgiyi veriyor: Milliyetçi partiler 27 AB hükûmetinden dokuzunda yer alıyorlar. AfD yüzde 30’a ulaşıyor.

Çekya Parlamentosu seçimlerinde Avrupa için Yurtseverler (PfE) AB ittifakına mensup bir partinin açık zaferi ile milliyetçiler, AB’deki etkilerini daha ileriye taşıyorlar. Andrej Babiš’in ANO partisi yüzde 34,5 oyla en güçlü parti oldu. Babiš, başbakan olarak PfE’nin başka bir üye partisine ve aynı zamanda AfD’nin de üye olduğu Egemen Milletler Avrupa’sı (ESN) ittifakına bağlı bir partiye dayanıyor. PfE içindeki lider Fransız RN ve Marine Le Pen’dir; geçtiğimiz haftadan bu yana Fransa Ulusal Meclisi’nin altı başkan yardımcısından ikisine sahipler. Bu arada, PfE, ESN ve aynı şekilde milliyetçiler, Avrupa Muhafazakârları ve Reformcuları (EKR) AP‘de parlamenterlerin dörtte birinden fazlasını temsil ediyorlar. Giderek daha fazla etki kazanıyorlar. Berlin Bilim ve Politika Vakfı (SWP), onların AB’nin siyasi sistemine artan “entegrasyon”undan bahsediyor. AfD anketlerde yeni rekorlar kırıyor.(3)

YANGIN DUVARI YIKILIYOR

Ursula von der Leyen yönetimindeki AB Komisyonu, milliyetçilere karşı uygulanan güvenlik bariyerini kırıyor: Bunlar arasında İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin partisi Fratelli d’Italia'dan Raffaele Fitto ve Macaristan Başbakanı Viktor Orbán'ın partisi Fidesz'e yakın olan Olivér Várhelyi bulunuyor. Fratelli d’Italia, Avrupa Muhafazakarları ve Reformcuları (ECR) sağ kanat grubuna, Fidesz ise Europe Patriots (PE) grubuna ait; bu gruba ayrıca Marine Le Pen'in Rassemblement National (RN) ve Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) de dâhil. Muhafazakâr Avrupa Halk Partisi (EVP), CSU siyasetçisi Manfred Weber'in liderliğinde, önceki yasama döneminde EKR ile defalarca işbirliği yaptı ve bunu açıkça gelecekte de sürdürme niyetinde. Son olarak, zaman zaman AfD'nin üyesi olduğu Egemen Uluslar Avrupa Grubu (ESR) ile bile ortak oy kullanmak suretiyle PE ile defalarca ortak hareket etmişti. Milliyetçilere karşı geleneksel ayrım çizgisi iyice zayıflıyor.

MERZ: İŞ PİYASASININ İHTİYAÇ DUYDUĞU GÖÇMENLERDEN VAZGEÇİLEMEZ

22 Ekim'de, ekonomi çevrelerinden gelen protestoların ardından Merz, Almanya'nın iş gücüne ihtiyaç duyduğu göçmenleri, eleştirisinden muaf tutacağını belirtti. Merz, “Nereden geldiklerine veya ten renklerine bakılmaksızın artık vazgeçilemez.” dedi.(4)

Almanya’da 4 milyon nüfusa sahip Türk toplumu, Merz’in de kabul ettiği gibi vazgeçilemez bir iş gücü kaynağıdır. Diğer özellikleriyle Türk toplumu birçok alanda özellikle de milliyetçiliğin güçlenmesinde önemli roller oynayacaktır.

DİPNOTLAR:

(1) GFP, 28 Ekim 2025

(2) Eckart Lohse: Die AfD als Hauptgegner der CDU, „wahrscheinlich“. Frankfurter Allgemeine Zeitung 21.10.2025.

(3) GFP, 06 Ekim 2025

(4) Migranten sind, “unverzichtbarer Bestandteil.” tagesschau.de 22.10.2025

Batı Berlin Atlantik Fransa Marine Le Pen