Berlin Charlottenburg’da Türkçe dersi yasağına tepki büyüyor
Berlin genelinde sistematik bir yaklaşım olabileceği yönünde kaygılara yol açtı. Veliler, Türkçe derslerine yönelik bu engellemelerin bilimsel verilere ve temel insan haklarına aykırı olduğunu belirtiyor.
Berlin’in Charlottenburg-Wilmersdorf ilçesinde yerel yönetimin aldığı kararla Türkçe derslerinin yasaklanması, başta Türk veliler olmak üzere geniş çevrelerin tepkisine yol açtı. Aynı uygulamanın daha önce Tempelhof-Schöneberg ilçesinde de hayata geçirildiği hatırlatılırken, kararın çocukların kişisel gelişimi ve kültürel kimlik kazanımı açısından ciddi bir hak ihlali olduğu vurgulanıyor.
Ocak 2025’te Tempelhof-Schöneberg ilçesinde alınan benzer bir kararla, 10 okulda yürütülen Türkçe ve Türk Kültürü dersleri durdurulmuş, bu karar 256 öğrencinin eğitim hakkını doğrudan etkilemişti.
‘TÜRKÇE EĞİTİM HAKKIMIZDAN VAZGEÇMEYECEĞİZ’
Şimdi de benzer bir durumun Charlottenburg’da yaşanıyor olması, Berlin genelinde sistematik bir yaklaşım olabileceği yönünde kaygılara yol açtı. Veliler, Türkçe derslerine yönelik bu engellemelerin bilimsel verilere ve temel insan haklarına aykırı olduğunu belirtiyor. Birleşmiş Milletler’in ana dili eğitimini temel bir insan hakkı olarak tanıdığına dikkat çeken aileler, “Bir dil, bir insan demektir” sözünü hatırlatarak Türkçe eğitim hakkından vazgeçmeyeceklerini ifade ediyor.
İMZA KAMPANYASI BAŞLATILDI
Charlottenburg-Wilmersdorf Belediyesi'nin bu kararı sonrası Türk veliler imza kampanyası başlattı. Toplanan imzalar ve hazırlanan dilekçeler, 15 Mayıs 2025 günü saat 17.00’de Charlottenburg-Wilmersdorf Belediyesi’ne teslim edilecek. Aynı gün belediye önünde bir basın açıklaması yapılması da planlanıyor.
Bildiride, “Siyasi gerekçeler öne sürülerek çocuklarımızın geleceğiyle oynanamaz. Bu karar, sadece eğitim değil aynı zamanda kimlik hakkımıza da müdahaledir” denildi.
Türk toplumu, Berlin'deki yetkililere çağrıda bulunarak, bu kararların geri alınmasını ve çocukların anadil eğitimi haklarının güvence altına alınmasını talep ediyor. Eğitimciler ve veliler, bu tür yasaklamaların çok kültürlü toplumsal yapıya zarar verdiğini ve entegrasyonu değil, dışlanmayı teşvik ettiğini savunuyor.