Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Boğaziçi Film Festivali’nin bu yılki teması Gazze ‘Filistin direnişini beyaz perdeye taşıyoruz’

14 Kasım’a kadar sürecek olan Boğaziçi Film Festivali’ni anlatan Enes Erbay, ‘Biz Boğaziçi Film Festivali olarak sinemayı sadece estetik bir sanat dalı değil, aynı zamanda bir vicdan dili olarak görüyoruz. Filistin’de yaşananlar insanlığın ortak bir meselesi.’ ifadelerini kullandı.

Boğaziçi Film Festivali’nin bu yılki teması Gazze ‘Filistin direnişini beyaz perdeye taşıyoruz’
GÖZEN ESMER

13. Boğaziçi Film Festivali bugün başlıyor. 14 Kasım’a kadar sürecek festivalin odağında ise Filistin yer alıyor. Festivalin açılış filmi Annemarie Jacir’in yönetmenliğini üstlendiği “Palestine 36” oldu. Dünya prömiyerini 50. Toronto Film Festivali’nde yapan film, 98. Akademi Ödülleri’nde “En İyi Uluslararası Film” adayı olarak seçildi.

Festivalde ayrıca Filistin sinemasına odaklanan özel bir seçki de yer alacak. Bu yılki Ulusal Uzun Metraj Yarışması’nda, “Bağ Bozumu”, “Bir Adam Yaratmak”, “Gölün Şarkısı”, “Gündüz ve Gece”, “Güneşin Altında Yeni Bir Şey Yok”, “Kanto”, “Kesilmiş Bir Ağaç Gibi”, “Parçalı Yıllar”, “Rayların Ötesinde” ve “Tavşan İmparatorluğu” filmleri yer alıyor.

Uluslararası Uzun Metraj Yarışması’nda ise “Dj Ahmet”, “In My Parents' House”, “Lost Land”, “Renoir”, “Sanding Dreams”, “The Love That Remains”, “The President's Cake”, “Where Do We Begin”, “Whisper My Name” ve “Wind, Talk To Me” filmleri izleyiciyle buluşacak.

Festivalin Kısa Film seçkisi de belli oldu. Ulusal Kısa Film Seçkisinde; “Bir Başkasının Rüyası”, “Bir Turna Kuşu Yapmak”, “Defne”, “Eudaimonia”, “Hatırlanacak Ne Var?”, “Kesik Kulak”, “Köpeklerin Gecesi”, “Mümeyyiz”, “Sakın Söyleme” ve “Susmuşlar Eşiği” filmleri yer alıyor.

Boğaziçi Film Festivali öncesinde Artistik Direktör Enes Erbay’la konuştuk.

Boğaziçi Film Festivali’nin bu yılki teması Gazze ‘Filistin direnişini beyaz perdeye taşıyoruz’ - Resim : 1

‘ÖNEMLİ DURAKLARDAN BİRİ HALİNE GELDİ’

- Boğaziçi Film Festivali’nin bu yıl 13.’sü düzenleniyor. Festival için artık sürekliliğini koruyan festivaller arasına girdi diyebilir miyiz?

Kesinlikle diyebiliriz. Boğaziçi Film Festivali bugün artık Türkiye’de istikrarlı biçimde varlığını sürdüren, kendi seyircisini ve profesyonel çevresini oluşturmuş festivallerden biri.

Biz festivalin sadece bir hafta süren bir etkinlik değil, yıl boyunca yaşayan bir sinema ekosistemi olmasını önemsiyoruz. Ulusal yarışmalar, özel seçkiler, paneller, atölyeler ve masterclass gibi bölümlerle her yıl sinemaya dair güçlü bir tartışma zemini yaratıyoruz. Dolayısıyla Boğaziçi Film Festivali artık hem Türk sinemasının ulusal ve uluslararası ölçekte görünürlüğüne katkı sunan bir platform, hem de dünya sinemasının önemli duraklarından biri haline geldi diyebilirim.

‘İNSAN HİKÂYELERİNE TANIKLIĞI ÖNE ÇIKARIYORUZ’

- Festivalde bu yıl bizi neler bekliyor? Nasıl bir temayla ve fikirle yola çıkıldı?

Bu yıl 7–14 Kasım tarihleri arasında gerçekleşecek festivalimiz, sinemayı sadece bir sanat dalı değil, aynı zamanda bir vicdan dili olarak ele alıyor. Bu yılın programında özellikle Filistin özel seçkisiyle, sinemanın insan hikâyelerine tanıklık eden yönünü öne çıkarıyoruz. ‘Palestine 36’, ‘The Voice of Hind Rajab’, ‘All That’s Left of You’ ve ‘With Hasan in Gaza’ gibi filmlerle Filistin’in direnişini, hafızasını ve umudunu beyaz perdeye taşıyoruz; bu seçkiyle sinemanın evrensel dayanışma diline güçlü bir katkı sunmak istedik.

Bunun yanı sıra Ulusal uzun yarışmamızda Türkiye’den çok güçlü filmler var; uluslararası yarışmamızda ise Cannes, Venedik, Toronto gibi büyük festivallerde gösterilen yapımları Türkiye’de ilk kez izleyiciyle buluşturuyoruz.

Ayrıca Bedri Rahmi Eyüboğlu’ndan Biket İlhan’a uzanan yarışma dışı gösterimler, Saleh Bakri’nin masterclass’ı ve Anupam Barve’nin atölyesiyle dopdolu bir program hazırladık.

Kısacası bu yıl festival, hem sinema sanatına hem de insani duyarlılıklara açık bir platform olarak izleyiciyi bekliyor.

Boğaziçi Film Festivali’nin bu yılki teması Gazze ‘Filistin direnişini beyaz perdeye taşıyoruz’ - Resim : 2

‘SİNEMAYI BİR VİCDAN DİLİ OLARAK GÖRÜYORUZ’

- Bu yıl festivalin açılış filmi “Palestine 36” oldu. Bu karar festivalin Filistin meselesine duyarlı olduğunu gösteriyor. Bu anlamda bakıldığında sinemaya, sinemacılara hangi sorumluluklar düşüyor?

Evet, açılış filmimiz Filistin’in Oscar adayı Palestine 36. Annemarie Jacir’in yönettiği bu film, 1936 direnişini, yani Filistin halkının tarihsel hafızasında çok önemli bir dönemi anlatıyor. Biz Boğaziçi Film Festivali olarak sinemayı sadece estetik bir sanat dalı değil, aynı zamanda bir vicdan dili olarak görüyoruz. Filistin’de yaşananlar insanlığın ortak bir meselesi. Sinema bu tür dönemlerde bir tanıklık aracıdır; bazen bir belge, bazen bir direniş biçimidir.

Bu anlamda sinemacılara düşen en büyük sorumluluk, hakikati anlatma cesaretidir. Dünyada olup bitene karşı duyarlılığını yitirmeyen, insan hikâyelerine kulak veren sinemacılar, aslında tarihe not düşen kişilerdir.

Açılış filmimizin bu güçlü mesajı taşıyor olması bizim için çok değerli. Filmin yönetmeni Annemarie Jacir, başrol oyuncusu Saleh Bakri ve dünyaca ünlü aktör Liam Cunningham da festivalimizde olacaklar. İstanbul’da izleyiciyle bir araya gelerek film üzerine söyleşi yapacaklar.

Filistin özel seçkimizde ise umudu, hafızayı ve direnişi anlatan dört film yer alıyor. Biz bu filmlerle hem sanatı hem de insanlığın ortak vicdanını aynı perdede buluşturmak istedik.

‘KISA FİLM SİNEMACININ LABORATUVARIDIR’

- Kısa filmlere de ayrı bir başlık açmak gerekir. Kısa filmler için sinemanın itici gücü denebilir mi?

Kesinlikle denebilir. Kısa film, sinemacının laboratuvarıdır. Yönetmenlerin, senaristlerin, görüntü yönetmenlerinin kendilerini ifade etmeyi ve risk almayı en özgür biçimde deneyebildiği alandır. Biz Boğaziçi Film Festivali olarak kısa filme çok önem veriyoruz çünkü bugün Türkiye’de tanıdığımız birçok yönetmen, ilk olarak kısa filmleriyle adını duyurdu. Festivalin kısa film yarışması da bu anlamda bir okul gibi işliyor. Her yıl yüzlerce başvuru alıyoruz, aralarından seçilen filmler uluslararası festival yolculuklarına buradan başlıyor. Bu nedenle kısa film bizim için sadece bir kategori değil, geleceğin sinemasına açılan bir kapı.

- Son olarak ne söylemek istersiniz?

Boğaziçi Film Festivali, İstanbul’un kalbinde, sinemaseverleri dünyanın dört bir yanından gelen hikâyelerle buluşturuyor.

Bu festivalin ruhu, farklılıkların bir araya geldiği bir buluşma noktası oluşturmak.

7-14 Kasım arasında Atlas 1948, AKM Yeşilçam ve İstiklal AVM salonlarında herkesi sinemanın büyüsünü paylaşmaya davet ediyoruz.

Sinemanın iyileştirici, birleştirici gücüne hep birlikte tanıklık edeceğiz.

Boğaziçi Film Festivali Filistin Beyaz Perde