‘Depremden kurtulduk taş ocağı öldürecek’
Hatay’ın Belen ilçesinde açılan taş ocağının halk sağlığını tehdit ettiğini belirten vatandaşlar, ocağın olduğu yerde basın açıklaması yaparak sıkıntılarını dile getirdi. Ocağın hem çevreye hem kendilerine zarar verdiğini kaydeden vatandaşlar, hızla önlem alınmasını istedi
Hatay’ın Belen ilçesi Atik Yaylası’nda yerleşim yerinin hemen yanı başında taş ocağı açıldı. Halk, taş ocağının verdiği zararı çeşitli kereler yetkililere iletti ancak bir sonuç alamadı.
Vatandaşlar, sosyal medya üzerinden duyurular yaptıktan sonra taş ocağında toplanarak ocağın bir an önce kapatılmasını istedi. Ocak kapanmazsa imza masası açacaklarını, bakanlığa ve yetkili yerlere dilekçeler vererek sorunun takipçisi olacaklarını belirtti.
Taş ocağı yöneticileri ise vatandaşlara hitaben, “Gelin ocağı yerinde görün. Çalışmaların size zarar vermemesi için hangi önlemleri aldık, yakından görün.” dedi.
Vatandaşlar da “Siz gelin evlerimizin, bahçelerimizin toz içinde olduğunu görün. Her gün camlarımızı siliyoruz, evlerimizin içi toz içinde kalıyor. Dinamit patlayınca evimiz sallanıyor, depremden kurtulduk, sizin tozunuz yüzünden öleceğiz.” yanıtını verdi.
Vatandaşlar adına Ali Tekin, taş ocağının zararlarını anlatarak kapatılması gerektiğini belirten bir konuşma yaptı. Açıklamadan sonra vatandaşlar sessizce ocağı terk etti.
Eylemde vatandaşlar “Zehir solumak istemiyoruz!”, “Taş ocakları şehirden uzak yere açılsın!”, “Havamı zehirleme!” ve “Taş ocağı değil nefes istiyoruz!” pankartları taşıdı.
Bölge sakinleri, taş ocağının kapatılması ve yaylalarının korunması için hukuki mücadele başlatacaklarını da bildirdi.

BÜYÜK SAĞLIK SORUNU
Çeşitli üniversitelerin konuya ilişkin raporları da vatandaşlara hak veriyor. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin 2019 yılında yayımladığı araştırmaya göre, taş ocağı çevresinde yaşayanlarda astım, kronik bronşit ve solunum fonksiyonlarında belirgin düşüş tespit edilmiş; uzun süreli toz maruziyetinin KOAH riskini artırdığı vurgulanmıştı.
Sadece solunum yolu değil, taş ocaklarının yarattığı gürültü kirliliği ve titreşimler de işitme kaybı, uyku bozuklukları ve psikolojik stres gibi sağlık sorunlarına yol açıyor.
Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nün 2021 tarihli araştırması, taş ocağı faaliyetlerinin, çevresinde yaşayanların yaşam kalitesinde azalma meydana getirdiğini ortaya koyuyor…
RAPORLAR ZARARLI DİYOR
Taş ocaklarının doğaya verdiği zararlar da önemli boyutta. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nin 2020 yılında yaptığı bir çalışmada, taş ocağı yakınlarında bitki örtüsünde yüzde 40 azalma ve toprak kalitesinde bozulma tespit edilmişti. Ayrıca, yeraltı ve yerüstü su kaynaklarında da ağır metal kontaminasyonu bulunması, bölgedeki ekosistemin sağlığını tehdit ediyor.
Ege Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü’nün raporu ise, taş ocaklarının sürdürülebilir çevre ve biyolojik çeşitlilik açısından ciddi bir tehdit oluşturduğunu gösteriyor.
Görüştüğümüz mahalle sakinleri, depremin yarattığı yıkım sonrası yeni bir sağlık krizi yaşanmaması için yetkililerin derhal gerekli çevresel ve sağlık önlemlerini almasını istiyor.
‘EYLEMLERİMİZ DEVAM EDECEK’
Vatandaşlar adına konuşan Ali Tekin, sorunu Aydınlık’a şöyle özetledi:
“Burada toplanan insanlarımızın hiçbiri taş ocaklarına karşı değil. Taş ocaklarının yerleşim yerlerinin yanına açılmasına ve evlerimize, sağlığımıza verdiği zararlara karşıyız.
“Bu taş ocağı faaliyetlerini sürdürecekse bizim evlerimize ve sağlığımıza zarar vermeyecek uygun bir yere taşınmasını istiyoruz. Taş ocağının zararlarını önlemek ve yerleşim yerimizden uzakta faaliyet göstermesi için örgütlenmemiz, platform kurmamız gerekiyor. Hukuki yollarla bunların kapatılması mümkün, bunu kapatacağız. Ama yapmamız gereken ilk şey, herkes komşusunu bilinçlendirecek.
“Bakanlığa derdimizi anlatacağız. Tek tek evleri gezeceğiz, herkesi bilinçlendirecek ve mücadeleye katıp sesimizin gür çıkmasını sağlayacağız. Dün 20, daha sonra 50, bugün 100, yarın daha kalabalık olacağız. Hep beraber bu mücadeleyi sürdüreceğiz.
“Her gün camlarımızın, evlerimizin tozunu silmek zorunda kalıyoruz. Patlatılan dinamitlerden evlerimizin sallamasından, tozdan hastalarımızın, çocukların ve yaşlıların etkilenmesinden usandık ve bu taş ocağını kapatıncaya kadar eylemlerimiz ve haklı mücadelemiz sürecektir.”