Fındıkta katma değerli ürün yaratalım
Karadenizli üretici, bu yıl bir yandan hava şartları bir yandan kokarcayla mücadele etti. Fındık azaldı, fiyatlar dışımızdaki ülkelere göre arttı. Ferrero ise Türkiye’den ürün almadı. Eski Ulusal Fındık Konseyi Başkanı, ‘Fındığı katma değerli ürün olarak satmayı başarabilmeliyiz.’ dedi.
Türkiye’deki fındık üretimi zirai don ve kokarca nedeniyle bu yıl azaldı. Rakamlar ihracata da yansıdı, ihracat yarı yarıya düştü. Karadeniz Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliği tarafından yapılan açıklamaya göre, 1-30 Eylül döneminde yurt dışına 14 bin 208 ton fındık satıldı, geçen yılın aynı döneminde ise 24 bin 633 ton fındık ihracatı gerçekleşti.
Dünyanın en büyük fındık alıcılarından Nutella’nın sahibi İtalyan Ferrero şirketi ise daha ucuz fındık için bu yıl Şili ve ABD’den fındık aldı. Şu ana kadar Türkiye’den fındık almayan firma, gerekçe olarak fiyatların yüksekliğini gösterdi. Üretici ise az olan fındığını, değerinin altında satmak istemiyor.
REKABET KURUMUNDAN UYARI
Rekabet Kurumu Başkanı Birol Küle, önceki gün yaptığı açıklamada “Arzın azaldığı bir sezonda, üreticinin elindeki ürünü peyderpey satması kadar doğal bir davranış olamaz. Bu sadece Türkiye’ye özgü bir kural değil, ekonominin temel işleyişini bilen herkesin görebileceği, evrensel bir piyasa kuralıdır.” dedi.
Küle, Ferrero’yu uyararak rekabet hukuku çerçevesinde verilen taahhütlerin belli olduğunu belirterek, “Türkiye’de piyasa tehdit mesajlarıyla değil, hukuk ve kurallar ile işler. Ferrero’nun taahhütlerini eksiksiz biçimde yerine getirmesi hem ticari etik hem de Türkiye kamuoyu açısından zorunluluktur.” diye konuştu. Eski Ulusal Fındık Konseyi (UFK) Başkanı ve Giresun Ticaret Borsası Başkanı Hamza Bölük’le fındıkta yaşanan gelişmeleri konuştuk. O da bu yıl yaşananların ürün azlığından kaynaklandığını belirtti, nihai çözümün ise mamul yerine fındıklı ürünler satmak olduğunu söyledi.
‘UCUZ FINDIK NEREDEYSE ORAYA GİDİYOR’
Hamza Bölük, Ferrero’nun fındık alımı yapmamasını şöyle değerlendirdi:
“Ferrero dünyanın en büyüklerinden biri. Dünyadaki fındığın yüzde 30’unun tüketilmesini sağlayan bir kurum. Dolayısıyla fındık piyasası olarak Ferrero’yu yok sayarak ve Ferrero’yu fındık piyasasının dışında tutatarak fındık politikasını yürütmek doğru değil. “Artık dünyada fındık üreten biz değiliz. 1990’lı yıllarda üretimde yüzde 90’lara kadar çıkmıştık ama bugün yüzde 60’lara düştük. Bizim dışımızda da fındık üreten ülkeler var. Gürcistan, Azerbaycan, İtalya, Amerika ve Şili var artık. Bunları kabul etmek gerekiyor. Ferrero da tüccar mantığıyla önce ucuz fındık neredeyse oradan gidip tedarik ediyor. Bu yıl da onu gördük. “Ferrero’nun şu ana kadar Türkiye’den fındık almadığı doğru. Ama yarın Türkiye’den de fındık alacaktır. Dolayısıyla iki tarafın da birbirini yok sayarak fındık politikası oluşturması mümkün değil.”
İHRACAT DÜŞTÜ
Giresun Ticaret Borsası Başkanı Bölük, fındık fiyatlarıyla ilgili de şöyle konuştu:
“Bizde fındık fiyatı yüksek derken neye göre yüksek diye bakacaksınız. Bizim dışımızdaki ülkeler bizden ucuz sattığı için bizdeki yüksek. Yoksa fındık fiyatı yüksektir pahalıdır diye bir iddiam yok.
Ama 10 kişi bir ürünü üretiyor, 3 tanesi sizden daha ucuza piyasaya arzda bulunuyorsa alıcılar önce o ürünü alacaktır. Biz 1 kilo iç fındıktan 18 dolar talep ederken onlar 15 dolara sattılar. Zaten ihracat rakamları da bunu gösteriyor. Geçen yılın yarısındayız ihracatta.
ÜRETİCİ PAZARA GETİRMEDİ
“Bizdeki ürün bu yıl istenilen miktarda olmadığı için ürün üretenler, satmaktan imtina ettiler. Harman zamanı pazara ürün gelmeyince fındık fiyatları talebe bağlı olarak yukarı tırmandı. Yukarı tırmanan ürün miktarı artık bir noktadan sonra alıcı bulmamaya başladı. Şimdi geri geldi. Bu arz ve talep dengesi. Talep olduğunda yukarı gidiyor, talep olmayıp arz olduğunda da fiyat düşüyor. “Bu sene özel bir sene. Bu sene yaşananlar ürün azlığından kaynaklı. Fiyatlarda yukarı doğru sert bir hareket var. Ama bunun devam edeceği anlamına gelmez.”
ÇÖZÜM KATMA DEĞERLİ ÜRÜNDE
Bölük, fındık üretimi ve pazar konusunda çözüm önerilerini de şöyle özetledi: “Yapmamız gereken şey fındığı mamul ya da yarı mamul olarak satmak yerine nihai ürün olarak yani katma değerli ürün olarak satmayı başarabilmeliyiz. Biz ürün satmalıyız, fındık değil. İçinde fındığın olduğu ürünler satmalıyız ki karşılığında hem fındıktan daha yüksek gelir elde edelim hem de tüketimini başkalarına bağlı olmadan satabileceğimiz bir sisteme çevirelim. “Bunun için de nihai ürün üreten firmaların desteklenip yurt dışına gitmelerinin önü açılmalı. Ama dünyada vergi sistemleri buna izin vermiyor. Nihai ürünü bugün Avrupa’ya satmaya kalktığınızda Türkiye’den gelen ürünlerde vergi oranı yüksek. Dolayısıyla nihai ürün olarak satmanızı istemiyor dünya. Ama bunlar aşılabilir konulardır çünkü rekabet edebilir bir pazardayız o konuda.”
‘Maliyet düşmezse üretici de mağdur olur’
Ordu Altınordu Ziraat Odası Başkanı Atakan Akça, fiyat yüksekliğinin en büyük sebebinin maliyet yüksekliği olduğunu belirtti. Üreticinin ürününü korumak zorunda olduğunu ifade eden Akça, hem sanayicinin hem de üreticinin zarar görmemesi için önerilerini anlattı:
“Üreticinin maliyetlerini düşürecek hamleyi yaparsak hem fındık fiyatında istikrar sağlanır hem sanayici ve ihracatçı önünü görebilir ve yurt dışındaki düğer satıcılarla rekabet edebilecek duruma gelebilir. Bu da nedir? Özellikle yüzde 6 eğimi olan ve makineli tarım yapma olanağı zor olan ve maliyetleri artıran bölgeler var. Bu üreticiler alan bazlı destekle desteklenerek maliyetlerinin taban arazide üretim yapan üreticilere yakın bir duruma getirilmesi gerekir ki fiyat bir şekilde istikrar bulsun.
KATSAYI 3’E ÇIKMALI
“Biz, alan bazlı destek artırılsın, dedik. Tarım Bakanlığı geçen yıl bütün destekleri bir araya topladı ve kat sayı uygulamasına geçti. Fındığın şu anda katsayısı 1,5. Bu katsayı 3’e çıkarılırsa o zaman bunu eğimli arazideki üreticiler alabilir. Maliyetler aşağı düşünce fiyatlarda çok fazla sıkıntımız oluşmayacak. Aslında sanayici ve ihracatçının da istediği durum söz konusu olacak.
“Ülkemizde bu tesis edilmeden, üreticinin maliyetleri aşağı çekilmeden bu sorunu devamlı yaşayacağız. Hem ihracatçı hem sanayici hem de üretici her halükârda mağdur olmuş olacak.”


