Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul 17°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Foreign Policy'den sopalar ve havuçlar: 'Trump’ın dayatmacı kazan-kazan planı, Suriye’de Türkiye-İsrail gerilimini aşabilir'

ABD yayınına göre Trump'ın aklında Suriye'de Erdoğan-Netanyahu gerilimini çözmek için beş maddelik bir plan var. Trump, dayatma ve iş fikirleri üzerine kurulu projesini bölge liderleri üzerindeki etkisini kullanarak zorlayacak. Maddelerin en dikkat çekeni Türkiye'nin Suriye'den asker çekmesi.

Foreign Policy'den Suriye analizi: Trump’ın dayatmacı Kazan-Kazan planı, Türkiye-İsrail gerilimini aşabilir. 5 maddelik plan: Türkiye Suriye'den asker çeksin

ABD dış politikasına yön veren yayınlar arasında gösterilen Foreign Policy dergisinde yayımlanan kapsamlı analizde, ABD’nin Suriye’deki rolüne ilişkin çarpıcı bir senaryo ortaya kondu. Beşar Esad'ın devrilmesinden sekiz ay sonra Suriye’nin hâlâ bir istikrarsızlık kaynağı olduğu vurgulanan makalede, Başkan Donald Trump’ın bölgedeki “benzersiz diplomatik etkisi”ni kullanarak çatışma halindeki aktörleri “kazan-kazan” esasına dayalı sert bir plan etrafında uzlaştırabileceği öne sürüldü.

Steven A. Cook imzalı makale, "Trump, Suriye'nin komşuları üzerinde baskı gücüne sahip. İşte bunu nasıl kullanması gerektiği" (Trump Has Leverage With Syria’s Neighbors—Here’s How He Should Use It) başlığıyla yayımlandı. Analizin merkezinde, ABD Başkanı'nın İsrail, Türkiye, Suriye ve Körfez ülkelerine aynı anda hitap eden beş maddelik bir “Trump Planı” sunacağı varsayımı var. Başkan'ın bu planı, aktörlere doğrudan bir "ya kabul et ya unut" mesajı taşıyor ve bölgedeki çıkar çatışmalarına karşı güçlü bir müdahaleyi temel alıyor.

'TÜRKİYE-İSRAİL KRİZİ GÖZ ARDI EDİLEMEYECEK BOYUTTA'

Analiz, Esad’ın ani düşüşünün Ankara için tarihi bir fırsat sunduğunu vurguluyor:

“Türkiye'nin Suriye'deki etkisini genişletmesi, Kürt özerklik projelerinin önünü kesmenin yanı sıra, Türk şirketlerine büyük ekonomik fırsatlar sunuyor ve Ankara’ya Levant’ın kalbinde kalıcı, nüfuz sahibi bir konum kazandırıyor. Bu süreç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’yi lider bir İslam ülkesi olarak konumlandırma iddiasını da pekiştiriyor.”

Ancak bu jeopolitik tasarımın, İsrail’in bölgesel güvenlik vizyonuyla doğrudan çatıştığına dikkat çekiliyor. Makaleye göre Türkiye ve İsrail’in Suriye’deki çıkarlarının çarpışması artık göz ardı edilemeyecek ölçüde açık. Erdoğan’ın HAMAS’a verdiği destek ve Ankara'nın Suriye’nin kuzeyindeki askeri mevcudiyetinin, İsrail tarafından sadece tehdit olarak algılanmadığı, Türkiye'nin “düşman devlet” olarak tanımlandığı ve buna göre pozisyon alındığı vurgulanıyor.

'YA KABUL ET YA UNUT' STRATEJİSİ

Foreign Policy'den sopalar ve havuçlar: 'Trump’ın dayatmacı kazan-kazan planı, Suriye’de Türkiye-İsrail gerilimini aşabilir' - Resim : 1

Yayına göre “İşte bu noktada Trump devreye giriyor.” Foreign Policy, Trump'ın “Suriye Amerika’nın savaşı değil” tespitinin doğru olduğunu kabul ediyor ancak bunun ABD’nin hiçbir rol oynamayacağı anlamına gelmediğini savunuyor.

Analizde, Trump’ın farkının, kişisel ilişkiler düzeyinde oluşan benzersiz bir dengeye dayandığına işaret ediliyor. FP, Erdoğan’ın “Trump’a duyduğu saygı” ve “Netanyahu’nun ona olan kişisel borcu”nun -özellikle İran’ın nükleer tesislerine yönelik saldırılardaki katkısı nedeniyle- ABD Başkanı'na, seleflerinin hiçbirinin sahip olamadığı bir baskı kapasitesi sağladığına dikkat çekiyor.

Makale, Trump’ın bu avantajı kullanarak tarafları aynı masaya oturmaya zorlayabileceğini ve İsrail, Türkiye, Suriye ve Körfez ülkelerine yönelik “ya kabul et ya unut” tarzında keskin bir plan sunabileceğini öne sürüyor.

PLAN, TÜRKİYE'NİN SURİYE'DEN ÇEKİLMESİNİ ÖNGÖRÜYOR

Trump’ın önereceği iddia edilen beş maddelik çözüm şu başlıklardan oluşuyor:

- Türkiye, Suriye topraklarında kalıcı askeri üs kuramayacak ve Afrin’den 12 ay içinde tamamen çekilecek.

- İsrail, kendi ilan ettiği tampon bölgeden altı ay içinde çekilecek. Bölge, Suriye yönetimiyle anlaşmalı olarak 50 yıl süreyle askerden arındırılacak ve ABD-İsrail-Suriye ortak komitesi tarafından denetlenecek.

- Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri, Suriye ekonomisini yeniden canlandırmak için mali destek sağlayacak.

- Türk şirketleri, ülkenin altyapısının yeniden inşasında öncü rol üstlenecek.

- Suriye, diplomatik ve ekonomik ilişkiler yoluyla bölgeye yeniden entegre edilecek. ABD yaptırımları askıda kalacak ve Suriye liderliği bu şartlara uyduğu sürece kaldırılmayacak.

EKONOMİYLE DENGESİZLİKLERİ AŞMAK

ABD yayını planın yalnızca bölgesel dengeyi değil, ekonomik gerçekleri de gözettiği fikrine sahip. Gaziantep ile Halep arasındaki yalnızca 130 kilometrelik mesafenin, Türkiye-Suriye ticaretinin potansiyelini gösterdiğine dikkat çekiliyor. Trump’ın bir “emlakçı” olarak haritayı iyi okuduğunun belirtildiği makalede, Suriye’nin Avrupa, Körfez ve Anadolu arasında bir ticaret köprüsüne dönüşmesi, yalnızca Suriye için değil tüm bölge için ekonomik kaldıraç anlamına geleceği fikri işleniyor.

ŞAM'DA SÜRDÜRÜLEBİLİR GERÇEKLİK

Foreign Policy'den sopalar ve havuçlar: 'Trump’ın dayatmacı kazan-kazan planı, Suriye’de Türkiye-İsrail gerilimini aşabilir' - Resim : 2

FP'ye göre Trump yönetimi, Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara’nın geçmişine, ABD tarafından başına ödül koyulan bir lider olmasına ve ülkedeki anayasal düzenlemelerin zayıflığına, “dünyanın mevcut hali bu” diyerek yaklaşmayı tercih ediyor:

“Washington için rejim inşası ya da demokratik normlar değil, bölgesel güvenlik ve ekonomik işleyiş ön planda tutulacak.”

Sonuç olarak Foreign Policy, “Trump Planı”nın yalnızca kısmen başarıya ulaşmasının dahi, İsrail ve Türkiye dahil herkesin çıkarına olacağını öne sürüyor. Eleştirmenlerin “ekonomik determinist” bulduğu plan, ABD yayınına göre çatışan çıkarlar yumağında işleyebilir tek senaryo olarak değerlendiriliyor.

Donald Trump Recep Tayyip Erdoğan Binyamin Netanyahu Suriye Türkiye İsrail Ahmed Şara