16 Mayıs 2024 Perşembe
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Gerçek ortaya çıktı: Torunlarına 226 milyon lira kalmıştı! Padişah o harem ağasının başını neden kesti?

2. Beyazıt döneminde Darüssaade ağalığı görevinde bulunan Hüseyin Ağa'nın, yüzlerce yıl sonra ortaya çıkan tapusu, torunlarına 226 milyon liralık bir miras kalmasına neden olmuştu. Hüseyin Ağa'nın neden idam edildiği ise çok merak ediliyordu. İşte detaylar...

Gerçek ortaya çıktı: Torunlarına 226 milyon lira kalmıştı! Padişah o harem ağasının başını neden kesti?

Osmanlı padişahı 2. Beyazıt döneminde Darüssaade (Harem Dairesi) ağalığı görevi yapan Hüseyin Ağa'nın, yüzlerce yıl sonra torunlarına kalan mirası ortaya çıkmıştı. Hüseyin Ağa'nın Küçük Ayasofya Camii haziresindeki Çardaklı Hamamı ile yıkılmış konak alanının tapusu, torunlarının 63 yıldır sürdürdüğü hukuk mücadelesi sonunda, 16 hissedar adına 24 Mart 2023 itibarıyla tescil edilmişti. Sandıktan çıkan tapunun değerinin ise 226 milyon TL değerinde olduğu ortaya çıkmıştı. Hüseyin Ağa'nın başının neden kesildiği ise çok merak ediliyordu.

HÜSEYİN AĞA'NIN BAŞI NEDEN KESİLDİ?

1510'lu yıllarda 2. Beyazıt döneminde Darüssaade (Harem Dairesi) ağası görevinde bulunuyordu. Harem-i Hümayunun idaresi Darüssaade ağaları tarafından yürütülürdü. Bu görev nedeniyle, Darüssaade ağaları padişahın en yakınında bulunan isimlerdi.

1960 yılında Hüseyin Ağa'nın torunlarından Fatma Güzin (Ataman) Kitaplı'nın sandıkta bulduğu Osmanlıca bir belgenin tapu olduğunun ortaya çıkması üzerine, o yıllarda başlatılan tapu veraset davası, Kitaplı'nın ölümünden sonra, ailenin diğer bireyleri tarafından devam ettirildi.

Amasyalı olduğu ünlü tarihçi Semavi Eyice tarafından kabul edilen Hüseyin Ağa'nın, 2. Beyazıt'ın şehzadeliğinden beri yanında olduğu ve tahta çıktığında onu da beraberinde götürdüğü rivayet edilir. Osmanlı arşiv kayıtlarından ortaya çıkan bilgilere göre, Amasya'da yer alan Tonbak (Gemibükü), Sepedlü (Sepetli) ve Kümnarı köyü, 2.Bayezid tarafından Hüseyin Ağa’ya mülk olarak verilir. Hüseyin Ağa, inşa ettirdiği cami ve medresenin yapımı için gerekli parayı da Kubadoğlu Cüneyd Bey’in evlatlarının sahip olduğu on bir köyün malikane hisselerinin yarısını satın alarak, vakfetmek suretiyle karşılar. Hüseyin Ağa, kendinden sonra yapılacak olan Ayasofya’ya model teşkil eden, Küçük Ayasofya kilisesini camiye çevirtir ve caminin hemen yanındaki Çardaklı Hamamı’nı da yaptırır.

1960 yılında Hüseyin Ağa'nın torunlarından Fatma Güzin (Ataman) Kitaplı'nın sandıkta bulduğu Osmanlıca bir belgenin tapu olduğunun ortaya çıkması üzerine, o yıllarda başlatılan tapu veraset davası, Kitaplı'nın ölümünden sonra, ailenin diğer bireyleri tarafından devam ettirildi.

Torunlarına 226 milyon lira miras bırakan Darüsaade Hüseyin Ağa, bir süre sonra vergi kaçırmakla suçlanır. 2.Bayezid, Hüseyin Ağa’nın idam edilmesini emreder. İdamı gerçekleştirecek Bostancıbaşılar, Hüseyin Ağa’yı camiye çevirttiği Küçük Ayasofya Camisinin bahçesinde yakalarlar ve başını keserler. Ancak rivayete göre Hüseyin Ağa, yerdeki başını kolunun altına alarak ayağa kalkar. Bir süre yürüdükten sonra düşer ve düştüğü yere türbesi yapılır. Halk bu olaydan sonra Hüseyin Ağa’ya, 'kesikbaş' lakabını takar.

Kaynak: Taşova Gazetesi

Osmanlı miras miras davası