Göç, annelik, medeniyet beyaz perdede! Rahma’nın çekimleri Şanlıurfa’da başladı

YÖNETMEN Faysal Soysal’ın üçüncü uzun metraj filmi Rahma’nın çekimleri Şanlıurfa’da başladı.

PROJE AŞAMASINDA PEK ÇOK ÖDÜL ALDI

Çocuğu olmayan bir çiftle yolu kesişen, Suriyeli mülteci yetim Rahma'nın hikayesini konu alan filmde Deniz Işın, Uğur Aslan ve Feyyaz Duman rol alıyor. Filmin müzikleri Eleni Karaindrou imzası taşıyor.

Görüntü yönetmenliğini Vedat Özdemir, renk tasarımını ise Hootan Haghshenas'ın üstlendiği filmin oyuncuları arasında, Nagham Bireç, Hakan Salınmış, Sogol Khaligh, Süleyman Kabaali, Muttalip Müjdeci, Selin Köseoğlu ve Özlem Taş da bulunuyor.

Rahma, henüz proje aşamasında TRT 12 Punto Senaryo Geliştirme Platformu'ndan "Ön Alım", Troya Proje Geliştirme Platformu'ndan "En İyi Proje" ödüllerini kazandı. "Rahma" ayrıca Bulgaristan Kültür Bakanlığı Film Fonu'ndan ortak yapım desteği, Vietnam'da düzenlenen Hanoi Uluslararası Film Festivali'nde "Jüri Özel Ödülü", New York'taki SR Socially Relavant Film Festivali'nde ise "En İyi Senaryo" ödülü aldı.

Rahma’nın yönetmeni Faysal Soy-sal’la hem yeni filmini hem de sinemaya, sanata bakış açısını konuştuk.

RAHMA’NIN HİKÂYESİ İNSANLIK TRAJEDİSİ

Üçüncü uzun metrajlı filminizin çekimlerine başladınız. Önemli bir konuyu, göç olgusunu işliyorsunuz. Rahma’nın hikâyesi bize ne anlatıyor? Rahma nasıl ortaya çıktı?

Rahma’nın hikâyesi temelde politikacıların dünyamızı yanlış yönet-mesi sonucu ortaya çıkan savaşlar-da hayatta kalmaya çalışan yetim çocuklar ile öte yanda insan neslinin üreme probleminin kısırlaşması sonucu insanın ebeveyn olma problemini tartışıyor. Tam olarak bir mülteci filmi diyemeyiz yani. Geçiş ülkesi olan Türkiye’nin aynı zamanda büyük medeniyetlere beşiklik etmesi ve insanlık tarihinin ilk doğum figürlerinin Göbeklitepe’de olması, Suriye savaşında büyük göç alması ve sınır şehri olması bizi filmi çekmek için buralara taşıdı.

'ÇOCUKLAR İÇİN BİR ESER ORTAYA KOYMAK İSTİYORUM’

Senaryo yazım süreci nasıl geçti? Filmin çekimleri nasıl gidiyor? Sanıyorum Şanlıurfa’nın çeşitli yerlerini de görme imkânımız olacak.

Evet Urfa’nın bir çok tarihi ve otantik yerlerinin yanısıra sınır, Halfeti, Bozova, Akçakale gibi yerlerde de çekimlerimiz olacak. Çekimlere daha yeni başladık. Bakalım nasıl olacak.

Rahma, şimdiden pek çok ödül aldı. Ödül kurumlarında hep bir Batı hegemonyasından söz edilir. Bu kırılıyor mu? Bu anlamda bir değişim var mı?

Ben elimden gelenin en iyisini yapmakla sorumluyum. Ödül için bir şey yapmıyorum. Sadece kendim için de yapmıyorum. Çocuklar ve gelecek nesil için görebilecekleri, okuyabilecekleri bir eser ortaya koymak istiyorum. Tabi onu bulup ona ulaşmaları için de ayrıca gayret göstermek gerekiyor hem bizim hem onların…

‘SİNEMA KENDİ İNSANIMIZIN DERTLERİYLE HEMHÂL OLMALI’

“Bence Türk sineması özellikle yeni yönetmenler açısından umut ve imkan vaat ediyor. Bu vesileyle biz de günden güne bu milletin dertleriyle hemhal olacak eserler üretmeye devam edeceğiz.” diyorsunuz bir röportajınızda. Söylediğiniz şey çok tartışılan bir konu. Sinemanın ve genel anlamda sanatın böyle bir amacı var mı ya da olmalı mı?

Sinema insanın özellikle kendi insanımızın dertleriyle hemhal olmayacaksa ne ile olacak? Dert ve inanç bizi bir eser ortaya koymak için harekete geçirebilir. Zevk ise onu en iyi estetik bir biçimle ortaya koyabilirsek elde edebileceğimiz bir olgu. Bir yemeğin öncelikle bizi doyurma özelliği olmalı.

Bir yabancılaşma var mı Türk aydınında? Siz bir röportajınızda buna da değiniyorsunuz. Kendi köklerimizden, zenginliklerimizden faydalanmak konusundaki eksikliği dile getiriyorsunuz.

Yabancılaşma sadece aydınımızdan toplumun her tabakasına yayıldı aldık. Sosyal medya ve diğer medya araçları ile bütün toplum şu an hem tarihine, hem kimliğine hem de kendine yabancılaşmış durumda. Aydınlar kapitalizm ve sömürgeciliğe karşı net duruş sergileseydiler belki bu çözülme o kadar olmazdı ama hem sol görüşlü aydınlar hem sağ görüşlü aydınlar birbirlerini yok etme üzerine hareket ettikleri için büyük düşmanı yani kapitalizmi göremediler.