Günümüze ışık tutan direniş mirası! ABD üslerini böyle kapatmıştık
Türkiye'deki 21 ABD üssü, 50 yıl önce Türkiye'ye uygulanan ambargonun ardından kapatıldı. Aydınlık'a konuşan Eski TBMM Başkanvekili Hasan Korkmazcan, kararın Türkiye’nin Amerika'ya verdiği en önemli karşılıklardan biri olduğunu belirtti.
Kıbrıs Barış Harekatı’na karşı çıkan ABD tarafından, Türkiye'ye silah ambargosu konulmuştu. Türkiye ise buna yanıt olarak önemli bir adım atmıştı. Süleyman Demirel'in başbakan olduğu 1975 yılının 25 Temmuz’unda, ABD’ye ait Türkiye’deki 21 üs ve tesis kapatıldı. Amerikan bayrakları indirilerek yerine Türk bayrakları çekildi. Silah ambargosu, 1978’de ABD Kongresi kararıyla kaldırılmak zorunda kaldı.
Türkiye’deki kapatılmış üs ve tesislerin, yeniden Amerikalılar tarafından kullanıma açılması ise 12 Eylül yönetimi tarafından alınan kararla sağlandı. ABD üslerinin kapatılmasının 50. yılında Eski TBMM Başkanvekili ve Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Korkmazcan, Aydınlık'a şunları söyledi:
'TERÖR ÖRGÜTLERİNİN EN ÖNEMLİ DESTEKÇİSİ'
“Türkiye'de ABD kullanımındaki üs ve tesislerin 25 Temmuz 1975 tarihinde kapatılması, Amerikan düşmanlığına yönelik Türkiye Cumhuriyeti'nin verdiği en önemli karşılıklardan biridir. Bundan bir yıl önce de haşhaş ekim yasağı kaldırılarak aynı türden bir milli duruş sergilenmişti. Bu olayların temelinde ABD'nin NATO ittifakına rağmen sözde müttefiklik maskesi ile yürüttüğü düşmanlık siyaseti bulunmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti'ne ve Türklüğe 1955'lerden itibaren Kıbrıs konusunda, 1974'ten itibaren Ermeni iddiaları üzerinden, 1984'ten itibaren de bölücü terörle silahlı saldırılar yöneltilmiştir. Buralarda kullanılan EOKA, ASALA, PKK ve DEAŞ örgütlerinin en önemli destekçisi ABD Kongresi olmuştur.
TÜRKİYE’NİN YANITI
“ABD, Türkiye'deki iç karışıklıklar ve darbeler sürecinde de en etkin kışkırtıcı ve proje yapımcısı olduğunu göstermiştir.
“Türkiye'nin milli dirençle verdiği karşılıklara, ABD'nin kullandığı terör örgütleri ve kuruluşlardan önce Temsilciler Meclisi tepki göstermiştir. Üs ve tesislerden ABD askerlerinin çıkarılması, bir bakıma Türkiye Büyük Millet Meclisi ile ABD Senato ve Temsilciler Meclisi arasında siyasi savaşın bir muharebesidir. Türkiye'nin Kıbrıs Türklerini garantör ülke olarak koruma girişimleri Johnson mektubuna yol açmıştı. Bunda lobilerin güdümündeki ABD yasama organı üyelerinin rolü ortadadır. Türkiye'nin buna cevabı, dış politikada milli bağımsızlık çizgisine dönüş adımlarıyla olmuştur.
'İLİŞKİLERİN GERÇEKLERİ KAVRANILDI'
“ABD, Türkiye’yi 12 Mart'a götüren projeyi başlatmıştır. TBMM 12 Mart rejimine 1973 seçimleri öncesinde son vermiştir.
“1974'te TBMM'de artık çok parçalı olmasına rağmen ABD ile ilişkilerin gerçeklerini kavramış bir anlayış vardır. Haşhaş yasağı kaldırılmıştır, Kıbrıs Harekatı bu anlayışla başlatılmıştır. ABD tarihinde az görülür şekilde Türkiye'ye silah ambargosu kararı alınmıştır. Bu karar, 5 Şubat 1975'te yürürlüğe konulmuştur. Türkiye'yi Kıbrıs'ta suçlu ilan eden bu tutuma, Türklüğün karşılığı 13 Şubat 1975'te Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin ilanı olmuştur.
'HAYATIMDAKİ EN MUTLU GÜNLERİMDEN BİRİ'
“1970 Aralık ayında kurulan Demokratik Parti, bu süreçlerde 12 Mart'tan itibaren tek başına muhalefet partisi olarak 1973-77 arasında yine muhalefet partilerinden biri olarak görev yapmıştır. Kuruluşundan itibaren Türkiye Büyük Millet Meclisi Demokratik Parti Grup Başkan Vekili ve TBMM Partiler Arası Anayasa Komisyonu Başkanı görevlendirildim. 12 Mart rejimine, haşhaş yasağına, bölücü anayasa dayatmasına karşı mecliste, TRT'de, üniversitelerde, Edirne'den Hakkari'ye kadar yurt sathında mücadelelere katıldım. En mutlu günlerimden biri Kıbrıs harekatının başladığı sabahtı. 13 Şubat 1975'te Kıbrıs Türk federe devletinin ilanını muhalefetten kutlayan konuşmayı ben yapmıştım. Konuşmamda 'Artık yeryüzünde Türklüğü temsil eden bağımsız bir devletin ilk adımı atılmıştır.' şeklinde bir değerlendirmem olmuştu.”
