Hem hukuken hem tarihi alanda çürütüldü! Ermeni soykırımı yalancıları sahte belgeye bel bağladı
Soykırım yalanının savunucusu Taner Akçam yeniden sahnede. Akçam, Aram Andonyan’ın sahte telgraflarının yer aldığı Cürm-ü Âzam kitabının İngilizceye çevrildiğini duyurdu.
Atatürk ve Cumhuriyet karşıtlığıyla bilinen Taner Akçam yeniden sahneye çıktı. Ermeni Soykırımı yalanlarıyla ilgili pek çok yayın yapan Akçam, Andonyan’ın sahte telgrafları olarak bilinen belgelerin yer aldığı Cürm-ü Âzam kitabının İngilizceye “Great Crime” adıyla çevrildiğini duyurdu. Kitap Halep Sevkiyat Müdürlüğü’nde çalışan Naim Bey’in sözde çektiği telgraflara dayanıyor.
Ermeni Soykırımı Araştırmaları Programı yöneticisi olan Akçam kitabın editörlüğünü de üstlendi. Kitabın Sunuş yazısını kaleme alan Akçam, kitabın sunuş kısmında Talat Paşa ve Enver Paşa’nın Ermenilerin öldürülmesine dair emirler veren telgraflar çektiğini öne sürüyor.
‘AKÇAM YANLIŞ AKTARIYOR'
Akçam’ın yeniden gündeme getirdiği iddiaları Türk Tarih Kurumu Ermeni Masası Eski Başkanı Prof. Dr. Kemal Çiçek’e sorduk. Çiçek, Taner Akçam’ın Andonyan’ın belgelerinin sahteliğini ortaya çıkaran çalışmaları yanlış aktardığını belirterek şu sözleri kullandı:
“Akçam çalışması boyunca Şinasi Orel ve Süreyya Yuca’nın kitaplarında öne sürdükleri tezleri sürekli olarak yanlış aktarmakta, çarpıtmakta ve daha sonra da bu yanlış aktardığı iddialara cevap vermektedir. Örneğin, Orel ve Yuca, Andonyan belgelerinde çift çizgili kâğıt kullanıldığını ve bu türden bir kâğıdın Osmanlı bürokrasisinde tek çizgili telgraf kağıdı kullanıldığını bazı Osmanlı belgelerinin resmini kitaplarının sonuna ekleyerek belirtmişlerdir. Akçam, yazarların itirazının ‘çift çizgili kâğıt’ üzerine yapıldığını görmezden gelerek ‘nasıl çizgili kâğıt kullanılmadığını iddia edebilirler’ diye itirazda bulunuyor. Bu yazarların iddialarının apaçık bir şekilde çarpıtılmasıdır.”
‘ANDONYAN BELGELERİNDEKİ İMZALAR SAHTE’
Akçam’ın bir diğer iddiasının imzalar üzerine olduğunu kaydeden Çiçek, Andonyan belgelerindeki imzaların sahte olduğunu söyledi.
Çiçek, Andonyan belgelerinde Halep Valisi Mustafa Abdülhalik Bey ile Halep Sevkiyat Müdürü Abdullahad Nuri Bey’in Halep’te görevli olmadıkları Eylül ve Ekim 1915 tarihli belgelere imza atmış olarak görüldüğünü kaydetti. Her iki ismin de Halep’e Kasım 1915’te vardığını dile getiren Çiçek, Andonyan’ın sahte belgeler ürettiğini dile getirdi.
Çiçek şu ifadeleri kullandı:
“Andonyan belge mi üretiyor? Evet; Taner Akçam’ın Naim Bey’e ait olduğunu iddia ettiği kitapta ne imzasının ne de mührünün kendisine ait olduğuna dair hiçbir şey bulunmamaktadır. Belgeleri sonradan hazırlamışsa da gerçekten bu belgeler onun elinden mi çıktı bilemiyoruz çünkü kendisine ait bir elyazısı da bugüne kadar tespit edilmiş değildir.”
‘TELGRAF SAYI VE NUMARALARI UYUŞMUYOR’
Akçam’ın yayınladığı metnin, Boghos Nubar Paşa nüshasında bulunduğu iddiasındaki nüshadan farklı olduğunu da belirten Çiçek, bir başka çelişkiyi daha hatırlattı:
“Meskene gibi küçük bir yerde memur olan Naim Bey nasıl oluyor da Vali ile Dahiliye Nazırı arasındaki şifreli yazışmalara erişebiliyor? Bu soru Akçam tarafından cevaplandırılamamaktadır.”
Çiçek ayrıca, “Osmanlı belgeleri son zamanlarda tamamen gün ışığına çıktı ve buna göre Naim Bey’in hatıralarındaki belge şifrelemeleriyle vilayetlere gönderilen belge şifreleme teknikleri tamamen farklıdır. Naim Bey’in kullandığı kâğıtlarda da hiçbir resmi işaret bulunmuyor. Ayrıca Andonyan belgelerindeki telgraf sayı ve numaraları arşivde yayınlanan telgraf numaraları ile uyuşmamaktadır.” dedi.
‘AMERİKAN BELGELERİNDE NAİM BEY DİYE BİRİNİN ADI YOK’
Akçam’ın Halep Valisi’ne ait olduğunu iddia ettiği imzanın da sahte olduğunun kanıtlandığını kaydeden Çiçek, bu belgelerin ısıtılıp ısıtılıp gündeme getirilmesinin nedenini şöyle açıkladı: “O döneme ait soykırım iddialarını destekleyecek otantik hiçbir belge yok. O yüzden bir Osmanlı ambar memurunun mahallinde elde ettiği belgelerin iyi bir delil olacağına inanılmaktadır. Ancak durumun öyle olmadığı hem Orel ve Yüce tarafından yayınlanan hem de Yiğit Alphan tarafından Ermeni araştırmaları dergisinde yayınlanan makaleler incelendiğinde görülecektir. Şahsen Amerikan arşivlerinde Halep Amerikan Konsolosluğu belgelerini didik didik etmiş bir insanım. Naim Bey diye bir adamdan hiç söz edilmiyor. Meskene de Amerikan Halep Konsolosluğu‘nun sık sık araştırma yapmak üzere eleman gönderdiği bir yerdir. Belgeleri gizlice elde etmekle meşgul olan bir adamın konsolosluk ile temasa geçmemesi de ilginçtir ve kabul edilemez.”
SOYKIRIM İDDİALARI HEM HUKUK HEM DE TARİH ALANINDA ÇÜRÜTÜLDÜ
Tarihçi Dr. Mehmet Perinçek ise Ermeni Soykırımı iddialarının hem tarihsel hem de hukuki alanlarda çürütüldüğünü kaydetti. Perinçek, “Bu Ermeni Soykırımı iddiaları aslında birkaç planda tamamen çürütülmüş durumda. Tarihsel anlamda baktığımızda Sovyet ve Rus arşivindeki belgeler bunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Çarlık ve Sovyet dönemi belgeleri, bir soykırımın değil karşılıklı bir kırımın yaşandığını, bu karşılıklı kırımın Batılı emperyalist devletler ve Çarlık Rusyası tarafından Osmanlı'yı paylaşmak adına kışkırtıldığını bu amaçla da Ermeni çetelerinin örgütlendiğini ve Ermeni isyanlarının yine Türk ordusunun cephe gerisinde örgütlendiğini bize gösteriyor.” ifadelerini kullandı.
Belgelerin Türkiye’nin haklı savaş verdiğini ve meşru müdafaa yaptığını ortaya koyan Perinçek, “Türkiye'nin Osmanlı'nın ilk önce İstanbul hükûmetinin arkasından da Kurtuluş Savaşı döneminde Ankara hükûmetinin bir haklı savaş verdiğini, bir meşru müdafaa eylemi içerisinde bulunduğunu bize net bir şekilde kanıtlıyor. Hatta bunu bizzat Ermenilerin kendi belgeleri ile veya Türkiye'nin düşmanı olan Çarlık Rusya'sının belgeleriyle de gösteriyor.” dedi.
‘TÜRKİYE’Yİ KUŞATMA PLANININ BİR PARÇASI’
1915 tehciri öncesinde Türk ve Kürtlere yönelik katliamların yapıldığının belgelendiğini kaydeden Perinçek, soykırım iddialarının tarihsel planda çürütüldüğünü söyledi.
Ermeni Soykırımı iddialarının hukuk alanında da ortadan kalktığını dile getiren Perinçek, AİHM davasını hatırlattı:
“Hukuk ikinci planda da AİHM’in Perinçek-İsviçre kararı bunu ortaya koyuyor. Bu karar evet fikir özgürlüğüne dair bir karardır ama diğer taraftan bu karar uluslararası mahkeme kararı olmadan soykırımın olmadığını da olamayacağını da ifade etmektedir. O bakımdan hukuksal planda da bu mesele çözülmüştür.”
Söz konusu iddiaların gündeme getirilmesinin amacının Türkiye’yi zor durumda bırakmak olduğunun altını çizen Perinçek sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Geriye sadece ve sadece artık siyasal olarak Türkiye'yi sıkıştırma amacı ortada durmaktadır. Böyle bir kitabın çıkartılıyor olması Türkiye'nin Suriye'den başlayarak Akdeniz, Ege, Trakya vesaire bütün bu bölgelerden kuşatılma planının bir parçasıdır. Türkiye'yi soykırımcı ilan ederek bu Atlantik kuşatmasında Türkiye'yi zor bırakmayı amaçlamaktadır.”


