İran’ın İsrail’e karşı istihbarat zaferi
İran İslam Cumhuriyeti, geçen haziran ayında İsrail’in nükleer programına ilişkin milyonlarca belgeyi ele geçirdiğini ve bu belgelerin büyük bir gizlilikle İran’a getirildiğini açıklamıştı.
Eylül ayında ise bu belgelerin bir kısmına dayanarak hazırladıkları bir belgeseli İran devlet televizyonunda yayınladılar. Belgeselin adı “Örümceğin Gizli Hazinesi.”
BELGELERİN ÖNEMİ
Belgeler, İsrail’in bütün sırlarını ifşa ediyordu. İran Devleti bu belgeleri, milyonlarca sayfa çeşitli bilgiye dayanan, büyük bir stratejik hazine olarak tanımlıyor. Belgelerde, İsrail’in kontrol ettiği bölgelerde geçmişte ve bugün yürüttüğü bazı silah projeleri, nükleer silahların iyileştirilmesi ve yeniden işlenmesine ait projeler, ABD ve bazı Avrupa ülkeleriyle yürütülen projeler, nükleer projelerin idari yapısı ve görev alan isimlerin bilgileri var. Ayrıca yüzlerce araştırmacının, üst düzey yöneticinin, bilim insanlarının kimlik bilgileri, pasaport bilgileri ve adresleri de belgelerde bulunuyor. Belgeler yazışmalar, fotoğraflar ve videolardan oluşuyor. Stratejik, bilimsel ve operasyonel olmak üzere üç ana başlıkta sınıflandırılıyor.
İran İstihbarat Bakanı İsmail Hatib yaptığı açıklamada, bazı Avrupalı ve ABD’li yetkililerin de bilgilerini ele geçirdiklerini, ABD’li yetkililerin ve senatörlerin Atom Enerji Kurumu üzerindeki nüfuzlarını kullanarak İran’ın nükleer programlarına ilişkin bilgilere ulaştıklarını tespit ettiklerini açıkladı. ABD’nin ve bazı Avrupa ülkelerinin İsrail ile olan işbirliği de bu belgelerde kendini gösteriyor. Belgelerdeki bilgiler bunlarla sınırlı değil. Yayınlanan belgeselde İsrail Savunma Bakanı’nın konutundan görüntüler de var. Ayrıca Uluslararası Atom Ajansı Genel Müdürü’nün özel görüntülerine de ulaşılmış. Bu görüntülerin uzun bir süredir İsrail’in elinde olduğu anlaşılıyor. Uluslararası Atom Ajansı Genel Müdürü Rafael Grossi’nin İsrail ile açık işbirliği belgelerde net olarak gözüküyor.
İran İstihbarat Bakanı İsmail Hatib yaptığı açıklamada, bilgilerin bir kısmının 12 Gün Savaşı’nda kullanıldığını söyledi. Hatırlanacağı üzere, savaş sırasında İsrail’in birçok stratejik tesisi İran füzeleri tarafından vurulmuştu. İsmail Hatib bilgilerin çoğunun İsrail’in askeri ve nükleer tesislerinde çalışan sıradan vatandaşlardan geldiğini bildirdi. Hem maddi çıkar hem de İsrail rejimine duydukları öfkeden dolayı bu insanlar İran İstihbaratı ile işbirliği yapmıştı.
İSTİHBARAT ZAFERİNİN SONUÇLARI
Her açıdan bakıldığında bunu bir istihbarat zaferi olarak değerlendirmek gerekir. Çünkü bu başarının İsrail’in aleyhine olacak birçok sonucu olacaktır.
- İran bu bilgilerin bir kısmını 12 Gün Savaşı’nda kullandığını açıkladı. Savaş sırasında İsrail’in Demir Kubbesi çökmüş ve onlarca tesisi kullanılamaz hale gelmişti. Zaten ateşkes talebinde bulunan da İsrail olmuştu. Ulaşılan bilgilerin sadece küçük bir kısmının 12 Gün Savaşı’nda İsrail üzerinde yarattığı etkiyi hesaba kattığımızda, bu belgelerin çıkacak ikinci bir savaşta İsrail açısından nasıl bir tahribata yol açacağını öngörmüş oluruz.
- Mossad efsanesi bir kez daha çöktü. İran İstihbaratı İsrail içinde cirit atıyor. Mossad bilindiği gibi CIA ve MI6 ile çok sıkı çalışıyor. İran sadece İsrail ile değil ABD ve bütün Atlantik cephesi ile savaşıyor. Ancak buna rağmen Mossad bu büyük istihbarat yenilgisine engel olamadı. Aynı Mossad, Aksa Tufanı karşısında da çaresiz kalmış ve İsrail kamuoyunda eleştirilerin hedefi olmuştu.
- İran gerektiğinde Savunma Bakanı’nı da hedef alacağını ilan etmiş oldu. Tabi İran’ın elinde başka İsrailli üst düzey devlet yetkilisine ait görüntüler var mı bilmiyoruz, olası bir ikinci savaşta Savunma Bakanı dahil herkesin doğal bir hedef olacağını İsrail de görmüş oldu.
- İstihbaratın büyük bir kısmı İsrailli vatandaşlardan geldi. Bir süredir İsrail’de İran’a çalıştıkları iddiasıyla İsrail vatandaşlarına operasyonlar yapılıyor. Stratejik tesislerde çalışan, İsrailli vatandaşların dahi İran’a bilgi sızdırması, İsrail açısından büyük bir riski ortaya koyuyor. Netanyahu Hükûmeti’ne ve İsrail siyonizmine olan nefret, İsrail vatandaşlarını İran ile işbirliğine yönlendiriyor. Direnişin zaferi, aynı zamanda İsrail içindeki çelişkileri derinleştiriyor ve bir iç çöküşün koşullarını olgunlaştırıyor.
- İran bu zaferi ilan etmesine rağmen henüz İsrail bu zafiyete çözüm üretebilmiş değil. Çünkü milyonlarca belgenin sızdırılması için belki de yüzlerce kişinin örgütlenmesi gerekir. İsrail buralara dair henüz adım atabilmiş değil.
- Atom Enerji Kurumunun ABD ve İsrail ile işbirliği aleni bir şekilde kanıtlanmış oldu.
ÇIKARILACAK DERSLER
Buradan ülkemiz için de birçok ders çıkmaktadır.
Birincisi, savaşın başından itibaren İran’ın İsrail karşısında yenilgiye uğradığını propaganda edenler, hakikat duvarına bir kez daha çarpmış oldular. Zaten 12 Gün Savaşı’nın sonuna gelindiğinde ABD ve İsrail hiçbir hedefine ulaşamamış ve İsrail ateşkes istemek zorunda kalmıştı. Savaşın kaybedeni İran değildi. İran, 12 Gün Savaşı’nda gösterdiği başarıyı istihbarat alanında da göstermişti. Kimileri korkudan, kimileri ise İran düşmanlığından ya da Amerikancılıklarından İsrail propagandasına alet olmuşlardı. Onların ve onların propagandasının etkisinde kalanların bu istihbarat zaferinden büyük bir ders çıkarması lazım.
ABD-İsrail yenilmez değil, aksine kâğıttan kaplandır. Tüm dünyada olduğu gibi İran ve Batı Asya karşısında geri adım atmaya mecbur kalacaktır. İran, karapropagandanın aksine zayıf bir devlet değildir, ABD-İsrail ile aynı anda 45 yıllık ambargoya ve kuşatmaya rağmen kahramanca savaşan güçlü bir devlettir.
İran düşmanımız değil, ABD-İsrail tehditlerine karşı birlikte mücadele edeceğimiz stratejik bir müttefikimizdir. Yine kimi İran düşmanlarının iddia ettiği gibi, İran-İsrail arasındaki savaşın danışıklı dövüş olduğu iddiası bütünüyle yalandan ve iftiradan ibarettir. İran 45 yıldır ambargo ve kuşatma altında. Çevresindeki birçok ülkede onlarca ABD üssü var. Buna rağmen direniyor ve ABD-İsrail’e geri adım attırabiliyor. Türkiye, NATO’dan çıkarsa yalnız kalır ve kendini koruyamaz tezleri de İran örneğinde olduğu gibi çöküyor.
Türkiye, İran kadar güçlü bir devlettir. Hatta bazı özellikleri bakımından daha büyük bir potansiyele sahiptir. Eğer Türkiye’de milletinin bütün vatansever ağırlığını birleştirecek, milli ve üreten bir hükûmet kurulursa Türkiye daha büyük başarılara ulaşabilecek güçtedir. Tek ihtiyacımız Türkiye’yi ABD-İsrail tehditlerine karşı birleştirecek, devlet zaaflarının üstüne gidecek, Türkiye’yi Çin-Rusya-İran ile stratejik müttefik haline getirecek, üretim ekonomisini kuracak bir hükûmeti kurmaktır.