Yandex
18 Haziran 2025 Çarşamba
İstanbul 27°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İş, emek ve vatan için 1 Mayıs’a

KFC’den çıkarılan 7 bin işçiden biri olan Güneş Güçlü ile yaşadıklarını, 1 Mayıs’ın önemini konuştuk. Güçlü, bu anlamlı günde Kartal’da olacağını belirterek ‘Ben her zaman işçilerin hak aramasına destek verdim. Ama özel sektörde olduğumdan katılamıyordum. Bu sene gerçekten katılmak istiyorum.' dedi

İş, emek ve vatan için 1 Mayıs’a
SONGÜL ÇAĞLAR

İşçi çıkarmaların çoğaldığı, işverenlerce sendikasızlaştırmanın acımasızca uygulanmaya çalışıldığı, ücretlerin vergilerle tırpanlandığı ve geçinilemeyecek oranda düşük tutulduğu bu günlerde, emekçiler hakları ve talepleri için 1 Mayıs’ta meydanlara çıkacak. TÜRK-İŞ ve Vatan Partisi de 81 ilde “İş, Ekmek, Vatan” için meydanlarda olacak.

Kadınlar da iş güvencesi, her işyerinde kreş, iki yıl doğum izni, sendikalaşma, sigortalanma, mobingsiz çalışma ortamı istiyor.

İş, emek ve vatan için 1 Mayıs’a - Resim : 1

Emekçiler, askere gider, şehit olur, gazi olur. İnşaatlarda, bantlarda çalışır, iş güvenliği sağlanamamışsa düşer ölür, malul olur.

Emekçiler için, vatan yoksa iş de yok, ekmek de yok. En iyi onlar bilirler. Onun için madenlerine sahip çıkarlar, özelleştirmeyle işsizliğin büyüdüğünü, taşeronlaşmanın, sözleşmeli çalışmanın yoksullaştırdığını yaşayarak görürler. Bu yıl da meydanlarda haklarını, taleplerini haykıracaklar. Kulak vermenin zamanıdır. Yaşasın 1 Mayıs!

Güneş Güçlü, KFC işçilerinin kadın önderlerinden. Çok mücadele ettiler, direndiler. Sendikasızlaştırmaya karşı çıktılar. Hem bir kadın emekçi, hem sendikal mücadele veren bir işçi olarak bu yılın 1 Mayıs Birlik ve Dayanışma Günü’ne giderken onunla röportaj yapmayı anlamlı bulduk.

- Güneş Hanım kendinizi tanıtır mısınız?

İstanbul doğumluyum. Aslen Bingöllüyüm. 28 yaşındayım. Yaklaşık 7,5 yıldır gıda sektöründe çalışıyorum.

- KFC’de ne kadar süre çalıştınız?

Gıda sektörü çalışmamın 2 yıl 8 ayı KFC’de idi. Çıkartılana kadar KFC’de restorandan sorumlu müdür olarak çalışıyordum. Orada emekli olanlar dışında 23 yıl ile 1 ay arasında çalışanlar vardı.

- İşyerinizde sendika var mıydı? Yoksa sendikal örgütlenme için bir girişim oldu mu?

Ben işe başladığımdan beri sendika yoktu. Daha önceden bunun mücadelesi verilmiş mi onu bilmiyorum. Olsaydı bilirdik, konuşulurdu. Önce yeni giren 1 aydan 6 aya kadardır çalışan arkadaşları çıkarmaya başladılar. Sonra hemen konkordato ilan edip hepimizi işten attılar. O zaman biz, toplam 7 bin işçi bir anda işsiz kaldık. Haklarımız, onca yıllık emeklerimiz elimizden alındı.

İş, emek ve vatan için 1 Mayıs’a - Resim : 2

- Sendikanın emekçiler için önemi sizce nedir?

Güçlü patronlara karşı maalesef hiç kimsenin etkisi olduğunu düşünmüyorum. Eğer sendikamız olmuş olsaydı, sesimizi daha çok çıkarabilirdik, haklarımızı nasıl savunabileceğimizi bilebilirdik. Biz hiçbir şey bilmeden, bilinçsizce hak arayışına girdik. Tabii 7 bin kişinin bir araya toplanıp bir şeyler yapabilmesi çok zordu. Sendikalı olsaydık, yöneticiler bize daha iyi yol gösterici olabilirlerdi. Halen bazı şeyleri bilmiyoruz. Sendikalı olsaydık örgütlülüğümüzü sağlamış olurduk ve bu örgütlülüğün avantajıyla direnişe başlardık.

- KFC’de şu anki durum nedir? İşçiler ne yapıyorlar? Hukuki süreç hangi aşamada?

Önümüzde 30 Nisan duruşması var. Mahkeme ya iflas ya da konkordatonun devamına karar verecek. Biz satışı gerçekleşecek işyerlerinden alacaklarımızı peyderpey alacağız. Henüz ocak ayı hak edişlerimizi bile alamadık. İşveren Master Franchising Türkiye ile sözleşmesini iptal etti. Bu yüzden, kendisine ait 272 dükkanına dokunulamıyor. Ancak toplam 532 dükkân var. Bunlar satılıp devirleri yapıldıkça, oradan gelen paralar ile İflas Masasına başvuru sırasına göre haklarımızı alabileceğiz. Maalesef şimdiye kadar hiçbir bakanlıktan hiçbir destek göremedik.

- Gıda sektöründe, özel sektörde çalışan kadın işçilerin çalışma hayatında sorunları nelerdir sizce?

Kadın işçilerin çalışma alanlarındaki sorunları çok daha fazlaydı. Şöyle ki, verilen tek izinler doğum izni ve evlilik izni idi. Hak edilmiş senelik izinlerimizi bile kullanamazdık. Aynı sektörde diğer rakip firmalara göre çalışanımız daha az olduğundan günlük çalışma saatlerimizin bile çok üstünde çalışıyorduk. Sabahlara kadar çalışma, sevkiyat paletlerini bir kadın olarak çekmek durumunda kalıyorduk. Yeri geliyor tonlarca sevkiyatı çekiyor, kaldırıp taşıyorduk. Ekip üyeleri kadın erkek sürekli mesaiye kalınıyordu. Vardiya sistemi uygulanamıyordu.

- İşinizi kaybetmeden önce başka işyerlerindeki işçi eylemlerine nasıl bakıyordunuz? Şimdi nasıl bakıyorsunuz?

İçeriğini bilmediğimizden pek bir şey anlamıyorduk. Başımıza bu geldiğinden beri öne çıkan arkadaşların, hatta çalışırken haksızlıklara karşı çıkanların kahraman olduklarını gördük.

Bir kadın işçi olarak, mücadelede önder konumlarda olmak, mücadelenin bütünü açısından avantaj mı dezavantaj mı? Kadınların çalışma hayatına daha fazla ve etkin katılımı için neler yapılabilir?

Avantajları kadar dezavantajları da var. Sözümüz bazı kitlelerce önemsenirken bazı kesimlerce önemsenmiyor. Bizi eleştirenler de oldu. Bize “Hak ettiniz” bile diyenler oldu. Konkordatodan sonra hor görenler oldu. Kadının sesinin çıkmasının bir miktar avantajı oldu tabii. Konkordatonun Filistin Direnişi ile hiçbir alakası yok. Amerika’daki merkez tarafından şubeler kapatıldı. Şirket finansman açısından sıkıntı yaşadığından böyle oldu.

- Yakınlarınız, aileniz mücadelenizi nasıl değerlendiriyor?

İlk etapta herkes destek oldu ama sonradan konkordato ilanıyla, ilerde iş bulabilmemin çok zor olacağını düşünerek çok tedirgin oldular. Böyle olamayacağını, bizim konkordato nedeni olmadığımızı, tersine habersizce işten çıkarıldığımızı, alacaklarımızı alamadığımızı, başka işe girenlerin ihbar edildiğini anlattım.

İş, emek ve vatan için 1 Mayıs’a - Resim : 3

- 1 Mayıs’lara nasıl bakıyorsunuz? Daha önce hiç katıldınız mı? Mücadeleden sonra katılmayı düşünüyor musunuz?

Ben her zaman işçilerin hak aramasına her zaman destek verdim. Ama çalışmak zorunda olduğum için, özel sektörde olduğumdan katılamıyordum. Bu 1 Mayıs’a gerçekten katılmak istiyorum. Birliğin çok önemli olduğunu gördüm. Şartlarım müsait olursa katılacağım.

- Sizin yaşadığınız sorunları başka işyerlerindeki işçi arkadaşlarınızın yaşamaması için ne yapılmalı?

İlk önce anayasal olarak düzenleme getirilmeli. İşçilerin hakları çok az, belirsiz bence. Herkesin çalışma zorunluluğu, sorumlulukları var, mecburuz çalışmaya. İşçilerin haklarının daha fazla olması gerekiyor. Haksızlık gördüğümüzde sesimizi çıkarmamız gerekiyormuş gerçekten. Çok fazla fedakârlık yapmamız gerekiyor. Ağır çalışma koşullarını normalleştirmememiz gerekiyor.

- Diyelim ki sendikalısınız ve iyi de mücadele eden bir sendika ve ekonomik olarak nispeten iyi ücret almanızı sağlıyor. Bu durum, sizin veya diğer işçi arkadaşlarınız açısından yeterli bir güvence sağlar mı? Yoksa işveren bir yolunu bulup sizi ve diğer işçileri her zaman işten atabilir mi?

Sendikalı olmak ne yazık ki bütün iş hayatımızı güvence altına almaz…

- İşçilerin ülkemizde, hep haksızlığa uğrayan, işten atılan, mobinge maruz kalan, durumda olmaması için nihai çözüm ne olabilir?

TBMM’de bizim lehimize yasaların düzenlenmesi elbette çok iyi olur. 1965’te işçi temsilcilerinin Meclisimizde olduğu gibi, işçilerin sesi olabilmeleri açısından şimdi de Meclis’te olmaları çok önemlidir.

- Bu mücadele sürecinde yaşadığınız zorluklar nelerdi? Bu zorlukları nasıl aştınız. Kadın bir işçi olarak mücadele sizde neyi değiştirdi, neleri fark etmenizi sağladı?

Hak ettiğimiz maaşlarımızı alamadık. Bu bizi çok zorladı. Bir anda işsiz kalmamız da çok zorluk çekmemize neden oldu. Ayrıca, yapmamız gerekenden çok daha fazla yük almamamız gerektiğini, kendimize ailemize de zaman ayırmamız gerektiğini gördüm, anladım.

-Bu 1 Mayıs’ın size göre vermesi gereken temel mesajı ne olmalıdır? Ya da sendikaların bu 1 Mayıs’ta öne çıkarması gereken temel sorun ne olmalıdır?

En başta iş güvencesi olması gerekiyor. Sağlıklı, düzgün koşullarda çalışmamız gerekiyor. Haklarımız yenmeden, hak ettiklerimizi tam anlamıyla almamız en önemlisidir.

- 1 Mayıs kutlamalarının yıllardır Taksim Meydanı’nda kutlama tartışmasına döndürülmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Nerede kutlandığından ziyade işçi sınıfının iktidarlara vereceği mesaj mı daha önemli?

Elbette asıl vereceği mesaj önemli olandır. Taksim Meydanı’ndan vazgeçmeyerek ama çatışmalara da girmeden, işçilerin gücünü gösteren 1 Mayıs’ı en iyi biçimde kutlamak için, sağlıklı bir biçimde çatışma ortamı dışında bu yıl Kartal’da kutlamamız gerekir.

1 Mayıs