İsrail'in David Koridoru Projesi ve bölgesel etkileri
Bölgede gittikçe artan ve stratejik açıdan bölge aktörleri tarafından karşılıklı güvenlik sorunu haline gelen bir trajediye dönüşmektedir. David Koridoru olarak bilinen ve İsrail’in güvenliği için tampon bölge niteliğindeki proje, günümüzde İsrail-Dürzi Koridoru olarak lanse edilmektedir.


David (Davut) Koridoru Projesi, İsrail'in jeopolitik ve ekonomik hedeflerini desteklemek için geliştirdiği, ancak resmi kaynaklarda açıkça tanımlanmış bir çerçeveye dahil edilmeyen tartışmalı bir stratejik plandır. Adını Yahudi geleneğinde önemli bir figür olan Kral Davut'tan aldığına inanılan bu proje, çeşitli kaynaklarda çeşitli şekillerde yorumlanmış ve genellikle İsrail'in bölgesel hegemonyasını güçlendirme çabalarının bir parçası olarak kabul edilmektedir.
Proje; özellikle Orta Doğu'daki güç dengesini yeniden şekillendirme, ekonomik ve güvenlik koridorları oluşturma ve İsrail'in stratejik çıkarlarını genişletme hedefleriyle ilişkilendiriliyor. Ancak, projenin detayları ve uygulanabilirliği konusunda İsrail adına belirsizlikler var ve bu da bölgedeki diğer aktörler arasında ciddi endişelere yol açıyor.
David Koridoru, farklı kaynaklara göre farklı bağlamlarda tanımlanmıştır. Genel olarak bu proje, İsrail'in kuzey-güney veya doğu-batı yönünde ulaşım, ticaret ve “Güvenlik Koridoru” oluşturmayı amaçlayan bir altyapı ve strateji planı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bazı kaynaklar projeyi Filistin toprakları, Lübnan, Suriye, Ürdün ve Irak üzerinden İsrail'in genişleyen lojistik ve ekonomik ağı olarak tanımlarken, diğerleri projeyi daha geniş bir jeopolitik vizyonun parçası olarak görüyor. Örneğin, bazı yorumlar, David Koridoru’nun İsrail'in güvenliğini artırmak, bölgesel ticaret yollarını kontrol etmek ve sözde “Büyük İsrail” idealine hizmet etmek için tasarlandığını iddia ediyor. Bu iddialar İsrail’in günümüzdeki hamleleri ile doğrulanmaktadır.
Projenin en çok tartışılan yönlerinden biri de İsrail'in Suriye ve Irak'taki istikrarsızlıktan yararlanarak bu bölgelerde bir ekonomik ve güvenlik koridoru oluşturma çabası... Özellikle bazı kaynaklar, Davut Koridoru’nun Irak'ın Kürt Bölgesi’ni Akdeniz'e bağlamak ve sözde “Kürdistan Devleti”ni denize indirmek amacıyla ilişkili olduğunu öne sürüyor ve bu gerçeklik, projenin en önemli ayaklarından biri olarak görülmektedir. Bu kapsamda proje, Tel Aviv'den Irak'a; Golan Tepeleri, Güney Suriye (Suveyda, Tenef), Humus, Deyrizor ve Haseke üzerinden uzanan bir hattı kapsayabilir. Bu çizgi, İsrail'in bölgesel etkisini hem ekonomik hem de askeri olarak artırmayı amaçlayan bir koridor olarak görülüyor.
Davut Koridoru'nun İsrail'in “Arz-ı Mev'ud (Vaat Edilmiş Topraklar)” ideolojisiyle bağlantılı olduğu da sık sık tartışılmaktadır. Bu ideoloji, Yahudi geleneğinde Tanrı'nın İsrail Çocuklarına vaat ettiği ileri sürülen geniş bir coğrafyayı kapsar. Bu bağlamda Davut Koridoru, İsrail'in tarihi ve dini hedeflerini modern jeopolitik stratejileriyle birleştiren bir proje olarak yorumlanabilir.

PROJENİN STRATEJİK HEDEFLERİ
Davut Koridoru Projesi’nin stratejik hedefleri ekonomik, askeri ve siyasi boyutlarıyla değerlendirilebilir:
1. Ekonomik Hedefler:
Proje, İsrail'i Orta Doğu'daki ticaret yolları üzerinde merkezi bir konuma getirmeyi amaçlıyor. Özellikle amaç, Hayfa Limanı’nı bölgesel bir lojistik merkeze ayırmak ve Asya, Orta Doğu ve Avrupa arasındaki ticaret akışını yönlendirmektir.
Bölgedeki hidrokarbon kaynaklarının (Örneğin, Gazze açıklarındaki doğal gaz yatakları) İsrail üzerinden Avrupa'ya taşınması, projenin ekonomik hedeflerinden biri olarak öne çıkıyor.
Ayrıca, özellikle baktığımız zaman Yahudi Diasporası için turist potansiyelinin artırılması, tarihi ve dini bağların yeniden canlandırılması da projenin ikincil hedefleri arasında olabilir.
2. Askeri ve Güvenlik Hedefleri:
Davut Koridoru, askeri birliklerin hızlı hareketliliğini artırarak İsrail'in olası çatışmalardaki savunma ve saldırı yeteneklerini güçlendirmeyi amaçlıyor. Proje, Suriye ve Irak'taki istikrarsızlıktan yararlanarak bu bölgelerde İsrail yanlısı veya kontrol edilebilir yapılar oluşturmayı hedefleyebilir. Örneğin bazı kaynaklar, projenin PKK/PYD gibi terör örgütleriyle işbirliği yaparak Suriye'nin kuzeyinde tampon bölge oluşturmayı hedeflediğini iddia ediyor. Bu iddialar günümüzde hala geçerliliğini koruyor ve bu “2. İsrail Devleti”ni daha da derinleştiren bir hal alıyor.
Ayrıca, baktığımız zaman İran'ın bölgedeki etkisini sınırlamak, Davut Koridoru'nun önemli bir hedefi olarak kabul ediliyor. İsrail; Türkiye ve İran'ı tecrit ederek bölgesel güç dengesini kendi lehine kaydırmayı hedefliyor.
3. Siyasi Hedefler:
Proje, İsrail'in Orta Doğu'daki liderlik konumunu pekiştirmeyi ve komşu ülkeler üzerinde siyasi baskı kurmayı amaçlıyor. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi Körfez ülkeleriyle standardizasyon süreçlerini destekleyerek projenin uygulanabilirliğini güçlendirmeye çalışıyorlar.
Davut Koridoru'nun Filistin topraklarından geçmesi halinde Filistin'in toprak hakları ve bağımsızlık talepleri üzerinde büyük baskı oluşturabileceği de bir gerçek!
BÖLGESEL DENGELER VE ULUSLARARASI AKTÖRLER
- ABD'nin rolü: Davut Koridoru, ABD'nin bölgedeki stratejik çıkarlarıyla uyumlu bir proje olarak görülüyor. ABD'nin İsrail'in güvenliğini sağlama ve Çin ile Rusya'nın bölgesel etkisini sınırlama hedefleri projenin desteklenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Amerika, bu proje kapsamında bölgede İsrail’e alan açmaktadır. Dolayısıyla, bu proje için bölgeyi sürekli dizayn etmeye çalışan Amerika, diğer projelere de karşı çıkmaktadır.
- Çin ve Rusya'dan tepkiler: Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi’ne alternatif olarak görülen Davut Koridoru, Çin ve Rusya tarafından bölgesel bir tehdit olarak algılanıyor. İsrail, bu proje ile bölgedeki diğer ticaret koridorlarını da tehdit ettiği için diğer bölge ülkeleri de bu konuda Çin ve Rusya dengesi kapsamında hareket etmektedir. Amerika ve İsrail, bölgedeki ülkelerde yönetimsel değişiklikler ile kendilerine sorun çıkarmayacak kişileri başa getirmeye çalışıyor.
Güncelde, İsrail ve Dürzi ilişkisi; bölgede gittikçe artan ve stratejik açıdan bölge aktörleri tarafından karşılıklı güvenlik sorunu haline gelen bir trajediye dönüşmektedir. David (Davut) Koridoru olarak bilinen ve İsrail’in güvenliği için tampon bölge niteliğindeki bu proje, günümüzde bu planlı ilişki neticesinde İsrail-Dürzi Koridoru olarak lanse edilmektedir.
Sonuç olarak, her ne kadar Orta Doğu’daki bu gelişmeler; bölgesel bir süreç, yeniden yapılanma ve ekonomik kazanımlar olarak özetlenebilir olsa da aslında istikrarsızlığa yol açan ve ticari koridorların gelişimine ket vuran bir anlayışa dönüşmüştür.