Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul 13°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Ateşci: Cezaları ağırlaştırmak çözüm değil

Suça sürüklenen çocuklarla ilgili yeni düzenlemenin çalışmaları devam ederken, Avukat Kardelen Ateşci Aydınlık'a konuştu. Ateşci, cezalandırıcı politikaların çocukları daha kırılgan hale getirdiğini, çözümün cezaları ağırlaştırmaktan geçmediğini ifade etti

İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Ateşci: Cezaları ağırlaştırmak çözüm değil

Adalet Bakanlığı tarafından hazırlık çalışmaları sürdürülen yeni yargı paketinin taslak metninde sona yaklaşıldı. Pakette, suça sürüklenen çocuklarla ilgili yeni düzenlemeler de olacak. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç geçen günlerde yaptığı açıklamada, şunları söylemişti: “Çocuk yargılamalarıyla ilgili bu tartışmalar özellikle Minguzzi evladımızın katlinden sonra başladı. Burada özellikle 15-18 yaş grubunda yaş büyüdükçe ceza miktarının düşmesi bakımından farklı bir uygulama yapılabilir mi? Buna bakmamız gerekecek. Çocuğun gelişimi ve yaşı dikkate alınarak ve toplumda özellikle infial uyandıran kasten öldürme, kadın cinayeti ve cinsel istismar gibi benzer ağır suçları işleyen 15-18 yaş grubundaki çocuklar bakımından yaşa göre cezada indirim noktasında bir kademelendirme ihtiyacı söz konusu. Alternatifli taslak çalışmalarımızı göndereceğiz.”

'YALNIZCA ÇOCUĞU SORUMLU TUTMAK BÜYÜK RESMİ GÖRMEZDEN GELİR'

İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Avukat Kardelen Ateşci, yapılacak düzenleme öncesi görüşlerini Aydınlık'a anlattı. Ateşci şunları söyledi:

“Çocukların adalet sistemiyle karşı karşıya kalmasının arkasında çoğunlukla yapısal nedenler yatıyor: Yoksulluk, eğitim hakkına erişimdeki engeller, aile içi sorunlar, sosyal hizmetlerin yetersizliği ve toplumsal dışlanma. Bu koşullar altında çocuğun suça sürüklenmesi çoğu zaman bireysel bir 'seçim' değil, sistemin eksikliklerinin bir sonucu oluyor. Dolayısıyla yalnızca çocuğu ya da ebeveynleri sorumlu tutmak, büyük resmi görmezden gelen bir yaklaşım. Oysa çocuğun yaşamına temas eden tüm aktörler – aile, öğretmenler, okul idaresi, sosyal hizmet uzmanları ve devlet kurumları – bu sorumluluğu paylaşmalı.”

İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Ateşci: Cezaları ağırlaştırmak çözüm değil - Resim : 1
Kardelen Ateşci

'EĞİTİM HAKKINA ERİŞİM GÜÇLENDİRİLMELİ'

“Uluslararası araştırmalar ve deneyimler de gösteriyor ki, cezaların ağırlaştırılması çocuk suçluluğunu azaltmıyor. Örneğin ABD’de yapılan çalışmalar, çocukların hapsedilmesinin kısa vadede suç oranlarını azaltsa bile, uzun vadede tahliye sonrası yeniden suç işleme oranlarını yükselttiğini ortaya koyuyor. Yani cezalandırıcı politikalar çocukları daha kırılgan hale getiriyor, topluma yeniden bütünleşme ihtimallerini zayıflatıyor. Çocuk hakları perspektifinden bakıldığında, çözümün cezaları ağırlaştırmaktan değil; çocuğu koruyacak, güçlendirecek ve toplumsal destek mekanizmalarını işler hale getirecek politikaları hayata geçirmekten geçtiği açık. Çocukların suça sürüklenmesini önlemek için öncelikle eğitim hakkına erişimin güçlendirilmesi, ailelere sosyal ve ekonomik destek mekanizmalarının sağlanması, sosyal hizmet sisteminin yaygınlaştırılması ve çocukların toplumsal hayata katılımını artıracak programların geliştirilmesi gerekiyor.”

‘YASALARDAKİ GÜVENCELER UYGULANMALI'

“Nitekim, şapkamızı önümüze koyup mevcut yasal çerçevenin doğru, etkin ve çocuk haklarına uygun biçimde uygulanıp uygulanmadığını da değerlendirmeliyiz. Zira Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmeler ve iç hukukta halihazırda çocukların yüksek yararını, ayrımcılık yasağını ve tutuklamanın son çare olmasını güvence altına alan hükümler bulunuyor. Sorun, çoğunlukla bu hükümlerin kağıt üzerinde kalması ve uygulamada etkin şekilde hayata geçirilememesinden kaynaklanıyor. Dolayısıyla, çocukların kategorize edilmesinin önüne geçmek ve onların korunmasını sağlamak için öncelikle yapılması gereken, mevcut yasaların öngördüğü ilke ve güvencelerin titizlikle uygulanması olmalı. Bunun için de yargı mensuplarından kolluk kuvvetlerine, sosyal hizmet uzmanlarından eğitim kurumlarına kadar sistemin tüm aktörlerinin sorumluluklarını etkin, etkili ve hak temelli bir biçimde yerine getirmesi hayati önem taşıyor.”

'YÜKSEK YARAR FİİLÎ UYGULAMADA DA KORUNMALI'

“Çocuğun yüksek yararı, ayrımcılık yasağı ve tutuklamanın son çare olması ilkeleri yalnızca yasa metinlerinde değil, fiili uygulamada da korunmak zorunda. Tam da bu nedenle, çocuğun suça sürüklenmesini engelleyen gerçek mekanizma, cezaların ağırlaştırılması değil, erken yaşta uygulanan koruyucu ve destekleyici tedbirlerin etkin ve etkili oluşudur. Örneğin; eğitim hakkına erişim, aile desteği, sosyal hizmetlerin etkinliği, istihdam politikaları ve yoksullukla mücadele gibi. Çünkü toplum güvenliği yalnızca sokakta suç işlenmemesi anlamına gelmez; güvenlik, her bireyin kendini güvende hissetmesi, fırsat eşitliğine erişebilmesi ve yaşamını onuruyla sürdürebilmesi de demektir.”

'CEZALANDIRICI YAKLAŞIM YÜZEYSEL ÇÖZÜM ÜRETİR'

“Çocukların yüksek yararını ikinci plana iten her düzenleme ne onları korur ne de uzun vadede toplumun güvenliğini sağlar. Sadece cezalandırıcı yaklaşımlar kısa vadeli ve yüzeysel çözümler üretir; oysa kalıcı çözüm, çocukların yaşam koşullarını iyileştirecek sosyal politikaların geliştirilmesiyle mümkün. Özetle aslında sorunun kaynağı cezaların ağırlığında değil; çocuk adaleti sisteminin bütüncül işleyişindeki aksaklıklarda ve çocuk haklarının korunmasındaki eksikliklerden kaynaklanıyor.”

çocuk İstanbul Barosu Yılmaz Tunç