Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul 17°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İstanbul'da 2000 yılı öncesindeki yapılarda oturuyorsanız risk altındasınız: Uzman isim uyardı

İstanbul'da yaşayan vatandaşlar için beklenen Marmara depremine karşı hazırlıklar son yıllarda kentsel dönüşüm projeleriyle hız kazandı. Ancak İstanbul'daki 2000 yılı öncesi inşa edilen binalar risk barındırıyor.

İstanbul'da 2000 yılı öncesindeki yapılarda oturuyorsanız risk altındasınız: Uzman isim uyardı

Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Koçak, 1-7 Mart Deprem Haftası kapsamında İstanbul ve Türkiye'deki inşaat sektörüne dair değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye'nin yüksek deprem riski taşıyan bir ülke olmasına rağmen, yapı kalitesinin oldukça düşük olduğunu belirten Koçak, bunun büyük bir çelişki oluşturduğunu vurguladı.

Koçak, deprem riski yüksek bir bölgede inşa edilen her yapının deprem standartlarına uygun olması gerektiğini ifade ederek, binaların, tünellerin ve yolların tamamının deprem dayanıklılığı taşımasının önemine dikkat çekti.

Koçak, özellikle kamu binalarının deprem sonrası halihazırda kullanılabilecek durumda olmasının önemine değinerek 'İnsanların zorunlu ihtiyaçlarını karşılayabileceği fırınların ve marketlerin sürekli açık olması gerekiyor. Yani halkın ihtiyaçlarını görebileceği noktada su ihtiyacı, pis suyu giderlerinin kaybolmaması, kırılmaması gerekiyor.' ifadelerini kullandı.

Koçak, Kahramanmaraş, Kocaeli, Erzincan ve Bingöl depremlerine bakıldığında yapıların kalitesiz olduğunu ayrıca yeraltı tesislerinin uygun olmadığını anlattı.

2000 YILI ÖNCESİ YAPILMIŞ BİNALARIMIZ SON DERECE KALİTESİZ

Koçak, İstanbul'un nüfusunun kalabalık olduğunu ifade ederek, 'Bugün belki de İstanbul'un nüfusu 25 milyona dayandı. Biz İstanbul'daki yapıların riskini biliyoruz. Özellikle 2000 yılı öncesi yapılmış binalarımız son derece kalitesiz.' diye konuştu.

Kontrol mekanizmasının 2000 yılından önce çok iyi olmadığını kaydeden Koçak, şunları söyledi:

'İstanbul'da çok riskli olduğunu söylediğimiz, depremde ciddi sorun yaşayacağını düşündüğümüz 300 bin bina var. Burada 1 milyon 200 bin, 1 milyon 300 bin konutumuz (bağımsız bölüm) var. 1999 öncesinin tamamını dikkate alırsanız nüfusun yarısı o binalarda yaşıyor. Bu çok ağır bir durum. Düşünebiliyor muyuz İstanbul'da bir deprem olduğu zaman nüfusun yarısı bundan etkilenecek.'

Prof. Dr. Koçak, şunları ekledi:

'Nüfusun yarısının depremden etkilenmesi" demenin, can kaybının ve yaralanmaların çok fazla olacağı anlamına geldiğini vurgulayarak, "Biz artık yerel yönetimlere ve bakanlıklara ne kadar insanı kurtarabilirsek o kadar iyi diyoruz. Biz artık çevrecilikten, şehircilikten işte yeşil alanlar çoğalsından bir nebze vazgeçtik. Binalarımızı yenileyelim en azından bu can kayıplarını önleyelim, ne kadar insanı az etkilenirse o kadar iyi diye düşünmeye başladık.'

Olaya sadece İstanbul açısından bakmadıklarını dile getiren Koçak, "Yer bilimci arkadaşlarımız açıklamalarda bulunuyor. Diyorlar ki, 'Adana'da yine bir deprem beklentimiz var. Hatta Kıbrıs'ta bile bir deprem beklentimiz var.' Şimdi bu bölgelere bakınca o bölgelerdeki yapı kalitelerimiz de maalesef aynı. Dolayısıyla Türkiye olarak topyekun böyle bir deprem riski altında yaşayan ve eski binalar içerisinde oturan insanlar topluluğuyuz maalesef." ifadelerini kullandı.

'MUTLAKA BİNALARI GÜÇLENDİRMELERİ GEREKİYOR'

Koçak, 2000 yılı öncesi yapılmış eski binalarda oturanların mutlaka binalarını güçlendirmeleri ya da yıkıp yeniden yapmaları gerektiğini belirterek, "Hiç başka şansımız yok. Evet maliyet çok fazla. Hakikaten İstanbul'u rehabilite etmek çok zor ve maliyetli bir durum ama can kaybını düşünürsek bu inanılmaz boyutlara gelebiliyor. Şimdi bir tercih yapacağız ve diyeceğiz ki 'Biz can kayıplarını önlemek istiyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Bu tarih öncesinde yapılan yapıların hepsine gecekondu dediğini aktaran Koçak, "6 katlı gecekondu olmaz ama bina maalesef gecekondu niteliğinde yapılmış. Çünkü o mantıkla yapılmış binalar ve tamamen kalfanın ve müteahhidin inisiyatifine bırakılmış binalar. Hiçbir mühendislik hizmeti yok." dedi.

Koçak, deprem konusunda merkezi ve yerel yönetimlerin bir araya gelmesi gerektiğini kaydederek, şunları ekledi:

'Üniversiteler ve meslek odaları da buraya destek verirse biz ancak bu çaresizliği ortadan kaldırabiliriz. Bu şekilde eğer biz konutlarımızı dönüştürebilirsek deprem riskini ortadan kaldırıp belki geçici güçlendirme de olabilir bunlarda. Bu şekilde bir çalışma içerisine girersek zannediyorum biz depremi daha hasarsız atlatabiliriz. Yoksa afet olacak yine.'
Kaynak: AA
İstanbul Deprem Marmara Depremi