İtalya Eski Başbakanı: Avrupa koloni olacak
İtalya Eski Başbakanı Enrico Letta, AB’nin geleceğine dair çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Letta’ya göre küresel düzen yeniden şekillenirken, Avrupa yol ayrımına girdi. “Kolonici” Avrupa, “koloni” Avrupa haline mi geliyor?
İtalya Eski Başbakanı Enrico Letta, Avrupa’nın önündeki egemenlik risklerini ve ekonomik
sorunlarını değerlendirdi ve önerilerde bulundu. Londra merkezli Financial Times
gazetesinde yazdığı makalede Letta, mevcut süreç devam ederse Avrupa’nın ekonomik
olarak bir koloni durumuna düşeceğini söyledi. Letta, ortak pazarın ve avronun
güçlendirilmesi çağrısında bulundu ve bunun bir siyasal egemenlik meselesi olduğuna dikkat
çekti.
AVRUPA ÜZERİNDEKİ BASKI ARTIYOR
Letta, Donald Trump'un ikinci kez seçilmesinin Avrupa'nın siyasi özerkliğine yönelmek için
bir fırsat olduğunu ifade etti: “Donald Trump'ın ikinci dönemdeki eylemleri, Amerika'nın
küresel rolünü yeniden şekillendirmeyi, çok taraflılığı zayıflatmayı ve müttefikler, özellikle
Avrupa üzerinde baskıyı artırmayı amaçlayan uzun vadeli bir stratejik vizyonla karşı karşıya
olduğumuzu açıkça ortaya koyuyor.”
Ayrıca, Trump'un “müttefik” Avrupa üzerinde baskıyı oluşturduğunu hatırlattı: “ABD başkanı,
AB'yi acil bir gerçekle yüzleşmeye zorlayan bir gündem izliyor: AB, özerkliğini ve hareket
kabiliyetini güçlendirmeli. Paradoksal olarak, Trump'ın meydan okuması, Avrupa'ya bunu
yapmak için eşi görülmemiş bir fırsat sunuyor. Bu, daha derin bir entegrasyonu ve daha
güçlü, daha kararlı bir AB'yi tetikleyen katalizör olabilir.”

KİLİT TAŞLARI: AVRO VE ORTAK PAZAR
AB’nin en güçlü iki varlığının “avro ve ortak pazar” olduğunu ifade eden Letta, ortak pazarda
daha ileri bütünleşmelerin AB için önemini şöyle anlattı:
“Tek pazar, Avrupa'ya ekonomik ağırlık ve dayanıklılık kazandırdı, ancak hala eksik. Kıtasal
güçlerin ve ekonomik blokların olduğu bir dünyada, hiçbir AB üye devleti tek başına hareket
edemez. Bugünün jeopolitik fırtınasını atlatmak için, finans, enerji, inovasyon ve elbette
savunma alanlarından başlayarak, gerçek bir Avrupa pazarı oluşturmalı ve bunu
büyütmeliyiz.”
AVRUPA GİDEREK DAHA BAĞIMLI HALE GELİYOR
“Bu alanlarda ölçek büyütülmezse, Avrupa ekonomik bir koloni haline gelme riskiyle karşı
karşıya kalır.” diyen Leta, bunun kuramsal bir tehlike olmadığı ifade etti:
“Avrupa, dijital altyapı için giderek daha fazla yabancı platformlara, endüstriyel tabanını
finanse etmek için Avrupa dışı yatırımcılara ve enerji ve askeri koruma için dış güçlere
bağımlı hale gelmektedir. Buradaki riskler hem siyasi hem de ekonomiktir. Bu bağımlılık, kendi çıkarlarımız doğrultusunda hareket etme kabiliyetimizi kısıtlayarak bizi başka yerlerde
alınan kararlara karşı savunmasız bırakmaktadır.”
TASARRUFLAR AB DIŞINA AKIYOR
Letta, finansal piyasalardaki entegrasyonun, ortak pazara yönelik öncelikli hedef olduğunu
ifade etti:
“Öncelikli hedef, finansal piyasalardaki entegrasyonu tamamlamakla başlayarak tek pazarın
tam potansiyelini ortaya çıkarmaktır. Avrupa, paradoksal olarak kendisine yeterince yatırım
yapmayan, sermaye açısından zengin bir kıtadır. Her yıl, milyarlarca avro tutarında hane
halkı tasarrufları AB dışına akmaktadır ve bu sermayenin büyük bir kısmı düşük getirili
mevduat hesaplarında atıl durumda kalmaktadır.”
BİRLİK’İN BORÇLANMA KABİLİYETİ GELİŞTİRİLMELİ
Letta, Avrupa Birliği’nin ortak borçlanma araçlarını geliştirmesi ve uluslararası rekabetçilik
alanında ortak hareket etmesi için de öneriler sundu:
“Bu hedefe ulaşmak için, ulusal çabaların yanı sıra, somut politikalara odaklanan tutarlı bir
Avrupa stratejisi gereklidir: cazip ve güvenli pan-Avrupa tasarruf ürünlerinin yaratılması; ticari
altyapıların konsolidasyonu; sınır ötesi faaliyetler için denetim yetkilerinin merkezileştirilmesi;
iflas, vergi ve şirket kanunlarının uyumlaştırılması ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von
der Leyen'in “28. rejim” olarak adlandırdığı, AB genelinde tek bir düzenleyici çerçevenin
oluşturulması; küresel ölçekte rekabetçi varlık yöneticileri; ve ölçek büyütme için daha güçlü
bir ekosistemin kurulması…”
GÜÇLÜ AVRO, EGEMENLİK MESELESİDİR
Rezervlerde önemli yer tutan avronun, siyasi bir araç olarak kullanılması gerektiğini
vurgulayan Letta, şunları söyledi:
“Ayrıca, avronun tam potansiyelini gerçekleştirmek için daha fazla çaba sarf etmeliyiz.
Küresel rezervlerin yaklaşık yüzde 20'si avro cinsinden tutulmaktadır, ancak gerçek bir
Avrupa güvenli varlığının olmaması ve parçalanmış finansal piyasalar avronun rolünü
sınırlamaktadır. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde'nin defalarca vurguladığı
gibi, avronun güçlendirilmesi Avrupa'nın dayanıklılığı için kilit öneme sahiptir. Ekonomik
gücün yaptırımlar, ticaret kısıtlamaları ve finansal baskı yoluyla giderek daha fazla silah
olarak kullanıldığı bir dünyada, bu artık sadece ekonomik bir mesele değil, egemenlik
meselesidir.”
DOLARIN REZERV ROLÜ ZAYIFLIYOR
“Doların dünya rezerv para birimi olarak rolüne ilişkin belirsizliğin artması ve ABD Hazine
tahvillerine yönelik küresel talebin artmasıyla birlikte, Avrupa tarihi bir fırsatla karşı
karşıyadır. Euro'nun uluslararası rolünün genişletilmesi, AB'nin hem hükümetler hem de
işletmeler için finansman maliyetlerini azaltmasına ve daha fazla yatırım çekmesine olanak
tanıyacaktır. Next Generation EU, savunma için SAFE aracı ve dijital avro projesi gibi son
girişimler, gerçek bir Avrupa güvenli varlığının ortaya çıkması için zemin hazırlamaya
yardımcı olmuştur. Yine de daha da ileri gitmeliyiz.”
‘EUROBOND, ABD TAHVİLLERİNE ALTERNATİF OLABİLİR’
“Bir başka kapsamlı fikir ise, yeni borçlanma yoluyla değil, ulusal borçların bir kısmını
kademeli olarak ortak tahvillerle değiştirerek, uluslarüstü AB tahvillerinin pazarını önemli
ölçüde büyütmektir. Küresel yatırımcılar, ABD Hazine tahvili piyasasına alternatifler
aramaktadır. Büyük, derin ve likit bir Eurobond piyasası bu talebi karşılayacak ve gerçek
anlamda özerk bir Avrupa finansal sisteminin temelini oluşturacaktır.”
‘KÜRESEL DÜZEN YENİDEN ŞEKİLLENİYOR’
Yeniden biçimlenen dünya siyasetinde Avrupa’nın küresel bir oyuncu olmak için birlikte
hareket etmesi gerektiğini ifade eden Letta, ekonomik ve finansal entegrasyonun “stratejik
özerkliğin temeli” olduğunu vurguladı ve AB’yi bu dünya içinde kendi yerini almaya çağırdı:
“Küresel düzen gözlerimizin önünde yeniden şekilleniyor. Avrupa küresel bir aktör olarak
kalmak istiyorsa, şimdi birlikte harekete geçmelidir. Jacques Delors'un bir zamanlar uyardığı
gibi, Avrupa bir seçimle karşı karşıyadır: yenilenme ya da gerileme. Cesur adımlar
atılmazsa, mevcut ekonomik ve demografik eğilimler Avrupa'yı küresel sahnede
marjinalleşmeye ve önemsizleşmeye itecektir. Ancak bu kaçınılmaz değildir.”