İTÜ'den 6.2'lik İstanbul depremi raporu: 'Enerjinin sadece yüzde 12'si boşaldı, yüzde 88'i bekliyor'
İTÜ akademisyenlerince İstanbul'daki 6.2 büyüklüğündeki depremle ilgili ön rapor hazırlandı. Bu rapora göre 766'dan bu yana biriken enerjinin yalnızca yüzde 12'sini serbest bıraktığı ifade edildi.


İstanbul Teknik Üniversitesi akademisyenleri tarafından hazırlanan ön rapora göre, İstanbul’daki 6.2 büyüklüğündeki deprem, bölgedeki biriken enerjinin yalnızca yüzde 12’sini boşalttı. 1766’dan bu yana biriken enerjinin yüzde 88’i ise hala duruyor. Fay hattının büyük kısmı yerinde kalırken, Prof. Dr. Cem Yaltırak, "Fayın yalnızca küçük bir kısmında yaklaşık 30 santimetrelik bir kayma oldu. Oysa bu bölgede 3,7 metrelik bir gerilim birikmiş durumda. Bu durum, büyük bir depremin habercisi değil; ancak 'Stres boşaldı' demek de yanlış olur." dedi. Prof. Dr. Yaltırak, "İnsanlar gerçekleri dile getirenlere değil, kendilerini rahatlatanlara inanıyorlar. Fakat gerçek şu ki, doğanın hiçbir keyfi yok." ifadelerini kullandı.
'FAYIN BÜYÜK KISMI DURUYOR'
Raporu değerlendiren MATAM Müdürü Prof. Dr. Cenk Yaltırak, son depremin Marmara Denizi'ndeki Kumburgaz segmentinin sadece 20 kilometrelik bölümünde meydana geldiğini belirtti. Kumburgaz segmentinin toplamda 80 kilometre uzunluğunda olduğunu ifade eden Yaltırak, şu şekilde açıklama yaptı:
"Fayın yalnızca küçük bölümünde yaklaşık 30 santimetrelik bir hareket yaşandı. Halbuki aynı bölgede 3,7 metrelik bir gerilim birikmiş durumda. Bu, büyük depremin habercisi değil ama 'Stres boşaldı.' demek de yanlış. Fayın büyük kısmı hala yerinde duruyor."
ARDIŞIK DEPREM UYARISI
Yaltırak, tarihsel örneklerden hareketle çoklu kırılmaların giderek daha net bir şekilde anlaşılır hale geldiğini vurguladı. 1999 İzmit depremi örneğinden bahsederek şunları söyledi:
"Bu tek bir deprem değil, üç farklı fayın aynı anda kırılmasıyla meydana gelen bir dizi depremdi. İlk büyüklük ölçümleri 7,4'tü ama moment hesaplamaları 7,5'e çıktı. Üstelik o gün Düzce kırılmadı, o da bir ay sonra gerçekleşti. Eğer aynı gün kırılmış olsaydı, bugünkü yıkım çok daha büyük olurdu." .
İNSANLAR GERÇEĞİ KONUŞANLARA DEĞİL, KENDİLERİNİ RAHATLATANLARA İNANIYOR
Toplumun depremlerle ilgili yanlış algılarla hareket ettiğine dikkat çeken Yaltırak, doğru bilgi sunmaya çalıştıklarını belirterek, sözlerini şu şekilde tamamladı:
"Ama insanlar duymak istediklerini dinliyor. Bu, bilimden uzaklaşma hali. İnsanlar gerçekleri konuşanlara değil, kendilerini rahatlatanlara inanıyor ama gerçek şu ki doğanın keyfi yok. Unutuldukça deprem hatırlatıyor kendini. 'Yarın Marmara'da 6,5 büyüklüğünde bir deprem olmayacak.' diyemem. Olursa da bilmiş olmam. Bu bir tahmin değil, bir risk yönetimi meselesidir. Bizim görevimiz, en büyük riski tanımlayıp buna karşı kentsel dönüşüm planlamak, afet senaryosu üretmek."
3,7 METRELİK ATIMIN YALNIZCA 0,3 METRESİ BU DEPREMLE BOŞALDI
İstanbul'da meydana gelen depremle ilgili rapora göre, ana şokun yaklaşık 20x12 kilometrelik bir alanda 30 santimetrelik yer değiştirmeyle gerçekleştiği belirlendi. Ulusal ve uluslararası gözlem kuruluşları, depremin sağ yanal doğrultulu faylanma özelliği taşıdığını bildirdi.
Akademisyenlerin hazırladığı ön raporda, depremin ivme değerlerine dair bulgular da paylaşıldı. Marmara Bölgesi'ndeki tüm il ve ilçeleri kapsayan tabloda, en yüksek ivme değeri İstanbul'un Küçükçekmece ilçesinde ölçüldü. Küçükçekmece'yi, Eyüp, Marmara Ereğlisi ve Avcılar takip etti. Depremin merkezinden 200 kilometre yarıçapındaki alanda ölçülen en yüksek yer ivmesi, İstanbul Küçükçekmece’de kuzey-güney yönünde 0,2 g olarak kaydedildi. Diğer yüksek ivme değerleri ise Sazlıbosna Barajı'nda 0,16 g, Marmara Ereğlisi sahilinde 0,1 g ve Arnavutköy'de 0,1 g olarak ölçüldü.
Kumburgaz Fayı ile ilgili yapılan analizlerde, 1766'dan bu yana bölgede biriken 3,7 metrelik atımın yalnızca 0,3 metresinin bu depremle boşaldığına dikkat çekildi. Ön raporda, ana şok ve artçıların fay düzleminde dar bir alanla sınırlı kaldığı, buna karşın gerilmenin Orta Marmara Çukuru yönünde yoğunlaştığı tespit edildi.