Kâğıdı Avrupa’ya kim öğretti? Türkler ve Müslümanlar!
Bugün her yerde kullandığımız kâğıt, binlerce yıl boyunca insanlığın en büyük buluşlarından biri oldu. Ama bu büyük buluş, Avrupa’ya nasıl ulaştı?
Okullarda, kitaplarda bu soruya çoğu zaman tek bir cevap verilir: “Çin’den geldi.” Oysa asıl mesele orada başlar, ama orada bitmez. Kâğıt Avrupa’ya Çin’den değil, Türklerin ve Müslümanların elleriyle ulaştı. Hem de savaşlarla, göçlerle, bilimle ve inançla örülmüş uzun bir yolculukla.

BOZKIRDAN GELEN YAZI KÜLTÜRÜ
Bilinenlere göre kâğıdın icadı Çinli bir saray görevlisine (CaiLun) dayansa da, onu doğudan batıya taşıyan güç Türkler oldu. Göktürkler, daha 8. yüzyılda taşlara yazdıkları Orhun Yazıtlarıyla yazı kültürüne sahipti. Ama yazı taşla sınırlı değildi: Ahşap, kemik, metal ve kâğıt da kullanılıyordu. En eski Türkçe kâğıt eser olan Irk Bitig (Kehanet Kitabı), 9. yüzyılda Uygurlar tarafından yazıldı. Bu eser yaklaşık 50 bin başka kağıt eserlerle birlikte daha 1907 yılında Macar-İngiliz arkeolog Aurel Stein tarafından bugünkü Çin’de, Dunhuang-Marasında, bulundu. Aralarından aynı dönemden kalan bilinen en eski matbaa eseri de var, Elmas Sutrası. Hâlâ binlerce Türk dilli el yazmaları Avrupa arşivlerinde saklanıyor ama tarih kitaplarımızda çoğu zaman unutulmuş durumda.
TALAS SAVAŞI: TARİHİN YÖNÜNÜ DEĞİŞTİREN ÇARPIŞMA
751 yılında Talas Savaşı’nda Abbasi ordusu, Türk müttefikleriyle birlikte Çinlilere karşı zafer kazandı. Bu savaşın sonunda Çinli kâğıt ustaları esir alındı ve Semerkand’a götürüldü. İşte bu şehirde, Türklerin yönetiminde, Çin dışında ilk kâğıt imalathaneleri kuruldu. Kısa sürede Buhara, Bağdat ve Kahire gibi merkezlerde kâğıt üretimi yaygınlaştı.

İSLAM’IN İLME VERDİĞİ DEĞER
İslam dini okumaya ve öğrenmeye büyük önem verir. Kur’an’ın ilk ayeti “Oku!” emriyle başlar. Hadislerde “İlim Çin’de bile olsa gidip alın” denir. İşte bu anlayış sayesinde İslam dünyası, kâğıdı kutsal kitaplardan bilimsel eserlere kadar her alanda kullandı. Medreseler, kütüphaneler, astronomi ve tıp merkezleri kâğıt sayesinde gelişti. Parşömenin yerine geçen bu ucuz ve kullanışlı malzeme, düşüncenin ve bilimin önünü açtı.

TÜRKLER VE KÂĞIT MEDENİYETİ
Uygurlar, Samanîler, Gazneliler, Selçuklular ve Osmanlılar… Hepsi kâğıdı sadece kullanan değil, üreten ve yayan medeniyetlerdi. Özellikle Osmanlılar döneminde kâğıt hem ilmi hem idari hem de sanatsal alanlarda yoğun olarak kullanıldı. Avrupa’ya kâğıdın gidişi, Endülüs (İspanya), Sicilya ve Balkanlar gibi Müslümanların hâkimiyetindeki bölgeler üzerinden oldu. Yani Avrupa’ya gelen bilgi, Çin’den değil, Türk ve İslam köprüsünden geçti.
UNUTULMUŞ BİR GERÇEĞİ HATIRLAMAK
Bugün Avrupa’nın Rönesans’ı, bilimsel devrimleri ve matbaası varsa, bunun arkasında kâğıt vardır. Kâğıdın arkasında ise Türkler ve Müslümanlar vardır. Bu gerçek ne yazık ki tarih kitaplarında yeterince anlatılmıyor. Oysa bugün hem Batı’yla rekabet etmek hem de kendi geçmişimize sahip çıkmak istiyorsak bu tarihi köprüyü hatırlamak zorundayız.
Avrupa’ya yazmayı, okumayı, düşünmeyi öğreten sadece Latin harfleri değil; bir zamanlar bozkırdan, Semerkand’dan, Bağdat’tan gelen kâğıt oldu.
Kâğıt Çin’de doğdu ama Türk ve Müslüman eliyle Avrupa’ya ulaştı.