Ekoloji örgütleri deprem raporu: Sözde deprem özde devlet düşmanı

Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi’nde 80 bilim insanının katılımıyla yapılan Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Toplantısında, Cumhurbaşkanı’na bağlı 9 politika kuruluna 10’uncusu olarak Afet Yönetimi Politikaları Kurulu oluşturulacağı açıklandı. Farklı disiplinlerden farklı görüşlerden 80 bilim insanı, Türkiye’nin dirliği için bir araya geldi, kendi alanlarından yapılması gerekli çalışmalar, alınacak önlemler konusunda fikir ve önerilerini sundular. Üniversiteler, deprem raporları hazırladı, infeksiyon hastalıklarına ve halk sağlığı risklerine karşı önlemleri sıraladılar, hizmete başladılar. Hastaneler kuruldu, ekipler sahada devreye girdi, OHAL yasaları devreye girdi, her kurum depreme göre vaziyet aldı. Bütün bu çabalar sürerken bir grup da devleti taşlamaya girişti. Ekoloji Birliği’yle yanında Çevre Mühendisleri Odası, İklim Adaleti Koalisyonu, Mezopotamya Ekoloji Hareketi ve Amed Ekoloji Derneği temsilcilerinden oluşan 7 kişilik grup deprem bölgesine gitti. Gezinin son gününde Fincancı’nın başında olduğu Türk Tabipler Birliği ve Doğanın Çocukları adlı marjinal grup adına da birileri katıldı. Dönüşte “deprem raporu” adı altında bir metin hazırladılar.

3 GÜNLÜK 10 BAŞLIKLI RAPOR

Ekoloji Birliği grubuyla “aktivist” katılımcılar, 15-18 Şubat tarihlerinde Diyarbakır, Adıyaman, Pütürge, Malatya, Elbistan, Nurhak, Narlı, Antep, Antakya, Defne, Samandağ’da dolaştı. Sahadaki tespitleri ve varılan analiz sonuçlarını 10 başlıkta toplayarak rapor çıkarttılar. Bu başlıklar arasında “Devlet çöktü gerçeği bütün çıplaklığıyla karşımızdadır”, “Gereksinimleri karşılamayan, karşılayanı da engelleyen devlet”, “Bir devlet politikası olarak insansızlaştırma, yaşam mücadelesi verieln bölgede özel savaş ve düşmanlaştırma politikaları” yer aldı.

DERNEK İLKESİ DEVLET DÜŞMANLIĞI

Ekoloji Birliği’nin, Türk Tabipleri Birliği onayını da alan sözde deprem raporundaki yıkıcı ifadeler yeni değil. Kuruluş ilkeleri arasında “İnsan türünün doğa üzerindeki tahakkümünü reddetmeli” yer alırken, “ana yapıda olmaması gerekenler” listesinin başında da “devlet kurumları” bulunuyor. Devlet bir yandan depremin yaralarını sararken, onlar da depremi, depremzedeyi bir kenara koymuş, devlete karşı ne yapabiliriz, planlarını araştırıyor.

ÜNİVERSİTELER DEVREDE

Ulusal Risk Kalkanı Modeli’nde örgütlenen İhtisas Kurulu üyeleri arasında tıp hekimleri de bulunuyor. Psikiyatri uzmanı, Fatih Sultan Mehmet Vakfı Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sefa Saygılı, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi’ndeki toplantıyı aktardı.

“Toplantı siyaset üstü ve tamamen bilimsel kriterlere uymak için düzenlenmiş bir toplantıydı. Depremde insanların psikolojisi de bozuluyor. İnsanlar anksiyete, ümitsizlik, kararsızlık, panik gibi sıkıntılar içinde ve psikolojik bir şok geçiriyorlar. Devletimizin ve STK’ların bölgeye koşması, bölge insanlarına yakınlık göstermesi güvenlerini artırıyor. Sıkıntılara bir an önce müdahale edilmesi, psikolojik travmaya uğrayanlardaki post travmatik stres bozukluğunu artırabilir. Kısa zamanda müdahale edilmezse, problemin halledilmesi zorlaşıyor. Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere kurum ve kuruluşlar harekete geçmeli, dedim. Biz de, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesinde Afet Psikolojik Yardım Merkezi kurduk. Vatandaşlarımıza dört bir elden yardımcı olmak üzere harekete geçtik. Doktora yüksek lisans öğrencilerini sevk ettik, 20 üstünde öğrencimiz bu merkezde çalışıyor. Nietzche’nin bir sözü var, ‘Beni öldürmeyen acı güç verir.’ Umarım ve dilerim ülkemiz bu acıdan daha güçlü olarak çıkacaktır.”