Kim ne dedi? Kararın hedefi! PKK Kongresi'nin şifreleri
PKK yöneticilerinin 12. Kongre’deki konuşmaları yayınlandı. Öcalan’ın çağrısının tam aksine ‘konfederalizm’ mücadelesi başlatacaklarını ilan eden elebaşları, yeniden ve daha kuvvetli örgütlenme vurgusu yapıyor


Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nın ardından toplanan PKK 12. Kongresi, çağrıda belirtilen “Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Milleti ile bütünleşme” yönündeki stratejik hedefi reddetti. PKK adıyla faaliyetlere son verildiği duyurulan Kongre Kararı’nda, yeniden ve daha kuvvetli bir örgütlenme hedefi konuldu.
Karar’ın açıklanmasının ardından örgütün yayın organı ANF (Fırat Haber Ajansı), Kongre’deki konuşmaları yayınlamaya başladı. Terör elebaşlarının konuşmaları, örgüt liderine yönelik büyük bir başkaldırının da şifrelerini içeriyor.
‘DÜŞMAN YASALAR’
Öcalan çağrısında “Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan; ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır.” derken PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, “Öcalan’ın çağrısı demokratik-konfederalizm çağrısıdır.” iddiasında bulunuyor.
PKK’nın kendisini 2002 yılında da feshettiğini hatırlatan Karayılan, “Amaç değişim-dönüşümdü, yeni bir sürecin başlamasıydı. Ama gördük ki tasfiyecilik ortaya çıktı, hareket üzerinde büyük bir tehlike oluştu.” sözleriyle bugün de tasfiyeyi reddediyor.
Karayılan şöyle devam ediyor:
“Bu çağrının sadece Kürdistan için değil tüm insanlık için tarihi bir rolü var. Artık Kürdistan sınırlarını aşıyor. Demokratik modernitenin kapitalist modernite karşında başarıya ulaşması için artık bizi geride bırakan, sadece Kürdistan içinde ses yaratan prangaları atmamız gerekir. Rêber Apo bizden bunu istiyor. PKK’nin feshedilmesini böyle anlamalıyız. Şüphesiz günümüzde toplumsal sosyalizmin yaratılması, eskisi gibi silahla olmaz. Evet, bizim açımızdan yaşanacak değişimi anlıyoruz, biliyoruz. Ancak silah bırakma kararının yerine getirilmesi için yasal değişikliklere ihtiyaç var. Var olan yasalar düşman yasalarıdır, Kürt halkını, Kürt toplumunu reddeden yasalardır. Bu yüzden devlet tarafından hukuki ve yasal değişimlerin sağlanmasıyla bu hareket silahsızlanmayı yürürlüğe koyabilir. Yoksa bu çok zor olur.”
‘YENİ SÜRECİN DE MİLİTANLARI OLACAĞIZ’
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Bese Hozat da Kongre’nin “bir bitiş” değil “yepyeni bir başlangıç, değişim, dönüşüm ve yeniden yapılanma süreci” olduğunu vurguluyor.
“Tarih ayakları üzerine oturtulacak ve bunun öncüleri olacağız. Halkların özgürlük tarihi yazılacak.” diyen Hozat, şu ifadeleri kullanıyor: “PKK elbette rolünü oynadı. PKK her şeyden önce gerçekten tarihe damgasını vurdu. Çok büyük değerler ve anlamlar yarattı. Sadece Kürt halkı ve kadınlar açısından değil tüm insanlık açısından çok büyük değerler, çok büyük anlamlar yarattı ve bu tarihe mal oldu. Bu anlamda bir miras bıraktı. Şimdi bu yeni süreci de büyük miras üzerinden geliştireceğiz. Ondan güç alarak, o özgüvenle, o inançla, o iddiayla bu süreci geliştireceğiz ve hepimiz de bunun öncüleri ve militanları olacağız. Bu yeni sürecin de militanlığını yapacağız.”
DEVLET ORTADAN KALDIRILACAK!
PKK’nın kurucu kadrolarından ve 12'nci Kongre Delegesi Duran Kalkan ise “Özgürlük yürüyüşünde yeni bir dönem başlamıştır.” diyor. Kalkan, “Bir mücadele dönemine girdik. Silah bırakılması tartışılıyor, herkes Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlamak üzere, savaşmak için eline almış ve Önder Apo’ya katılmış. Biz nasıl o savaşı durduralım ve o silahı bırakalım.” ifadelerini kullanıyor.
Kemalist Cumhuriyeti de hedef alan Kalkan, “Lozan Antlaşması temelinde dönemin küresel, kapitalist ve hegemon güçleri ile Türkiye’de yeni devlet kurma gücüne ulaşan Kemalistler arasında böyle bir zihniyet ve siyaset, karar altında alındı. Kemalist Cumhuriyet, 1924 Anayasası ile böyle bir süreç başlattı ve başta Kuzey Kürdistan olmak üzere dört parça Kürdistan’da bu temelde hareket etti. En açık ve ağır bir biçimde bu paradigmayı Kürt karşıtı, Kürdü yok sayan, yok etmeyi hedefleyen, Kürdü düşman gören paradigmayı Türkiye Cumhuriyeti uyguladı.” iddiasında bulunuyor.
Kalkan şöyle devam ediyor:
“12. Kongre’yi nasıl mı tanımlayacağız? 12. Kongre özgürlük yürüyüşünün PKK adıyla sürdürdüğü 47 yıllık tarihi sürecin sona erdirilmesi, yeni bir sürecin başlatılmasının önünün açılmasıdır. Bu süreci Önder Apo ‘Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ olarak tanımlamıştır. Demokratik toplum nedir, ekolojik toplumdur. Demokratik toplum, ahlaki ve politik toplumdur. Demokratik toplum, kadın özgürlükçü toplumdur. Demokratik toplum, demokratik konfederalist toplumdur. Devlet ve iktidar paradigması aşıldı, ekolojik, kadın özgürlükçü demokratik toplum paradigması esas alındı. Şimdi bunun gerçekleştirilememiş, böyle bir değişimin zihniyette, tarzda, örgütlemede, mücadele yöntemlerinde gerçekleştirilmemiş olması durumu karşısında bu sürece ‘dur’ diyerek böyle bir yeni süreci geliştirmeyi hedefliyor. Bu anlamda yeni süreç özgür yaşamın ve demokratik toplumun inşa sürecidir. Geliştirilme sürecidir. Böyle bir dönem başladı.”
‘Daha büyük mücadele dönemi’
12. Kongre’de konuşan PAJK (Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi) Koordinasyonu üyesi Ayten Dersim ve HSM (Halk Savunma Merkezi) elebaşlarından Amed Malazgirt de yeniden mücadele vurguları yaptı.
Ayten Dersim, “Önderlik PKK’ye müdahale ederken PKK’nin rolünü tamamladığını, tarihe mal olduğunu ve kendisini yeniden bu tarih üzerinden ama yapılandırarak kendi öz dinamikleri, öz gücü, öz ideolojisi ile artık toplumsallaşması gerektiğini bir kez daha önümüze koydu.” iddiasında bulundu. PKK’nın bir isimden ibaret olmadığını vurgulayan Dersim, “PKK bir felsefedir, ideolojidir, bir yaşam ölçüsüdür. PKK kendisini var kıldı. O yüzden önderlik, bir varlığı tamamladı derken bu şekilde anlıyorum. PKK’nin örgütsel yanı, tarzı, bunları ele alışı, bakışı, bunu büyütmesi gibi yetmeyen yanları var. Tüm yaratılan değerleri büyüterek yeni süreçte tarihin bizi beklediği görev ve sorumluluklar karşısında kendimizi yeniden yapılandırarak, büyüterek katılımdır.” ifadelerini kullandı.
Amed Malazgirt ise “Eğer bir Kürdistan olacaksa ve bu Kürdistan Önder Apo’suz olacaksa, kişisel kanaatimce böyle bir Kürdistan’a ihtiyaç yoktur. PKK’nin feshi, daha büyük bir mücadele döneminin başlangıcıdır ve omuzlarımızdaki yük daha da ağırlaşmıştır.” diye konuştu.
Demokratik konfederalizm nedir?
PKK’nın ‘demokratik konfederalizm’ tanımı, devletsiz bir topluma dayanan siyasi bir paradigmayı ifade ediyor. PKK’ya göre bu paradigma, “özerklik, doğrudan demokrasi, siyasi ekoloji, feminizm, çok kültürlülük, öz savunma, öz yönetim ve kooperatif ekonomisi” unsurlarına dayanan konfederasyon özelliklerine sahip bir demokratik öz örgütlenme sistemi.