KKTC’den İsrail ve GKRY’ye sert uyarı: Kurulan masayı Türkiye ile yıkarız

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Ada’ya yönelik artan dış müdahale girişimlerine karşı sert mesajlar verdi. Öztürkler, İsrail ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY)’nin Doğu Akdeniz’e hava savunma sistemi yerleştirme girişimlerini değerlendirdiği açıklamasında, “KKTC’ye karşı kurulan her masayı, ana vatan Türkiye ile birlikte yıkarız.” ifadesini kullandı.

KKTC Cumhuriyet Meclisi tarafından yapılan açıklamaya göre, Öztürkler, Oktan Türk Teşkilatı Derneği Başkanı Rauf Babacan ve dernek yönetimini kabulünde, GKRY-İsrail ittifakının Ada’ya barış getirmediğini, aksine bölgesel istikrarsızlığa hizmet ettiğini vurguladı. Öztürkler, Hindistan’ın bölgeyle ilgisi olmayan bir ülke olmasına rağmen GKRY ile askeri işbirliği yapmasının da kabul edilemez olduğunu belirtti.

Öztürkler, konuşmasında KKTC’nin haklarını sonuna kadar koruyacağını ifade ederek, şunları kaydetti:

“KKTC’ye karşı kurulan her masayı, ana vatan Türkiye ile birlikte yıkarız. Türkiye ile birlikte bu iradeye sahibiz. Bu halkın güvenliği, hiçbir küresel hesabın parçası olamaz. Biz yalnız değiliz. Türkiye Cumhuriyeti’nin güçlü desteğiyle bu topraklarda barışı ve egemenliği korumaya kararlıyız. KKTC’ye karşı askeri işbirliklerine yönelen ülkeler, önce kendi vicdanlarına dönüp bakmalıdır. Hindistan ve İsrail gibi ülkeler, Müslümanlara yönelik ayrımcılığı, şiddeti ve katliamları gerçekleştirirlerken, başka coğrafyalarda stratejik ortaklıklar kurma hakkını kendinde göremezler.”

AYDINLIK GÜNDEME GETİRMİŞTİ

Bu açıklamalar, İsrail’in ve ABD ile Yunanistan’ın da dahil olduğu bölgesel stratejik planlarının ardından geldi. 5 gün önce Aydınlık’ta gündeme getirdiğimiz haberde, İsrail’in Kıbrıs Rum Kesimi’nin ilan ettiği münhasır ekonomik bölgeyi koruma bahanesiyle ortak deniz devriyesi yaptığını, gelişmiş hava savunma sistemi Barak MX’i Ada’ya konuşlandırdığını ve Kıbrıs’ı siber güvenlik kalkanına dönüştürmeyi hedeflediğini aktarmıştık. İsrail Savunma Kuvvetleri bünyesindeki 8200 Birimi, Kıbrıs’ta kurduğu siber güvenlik merkezi ile KKTC’deki Türk askeri iletişim ağlarını da takip etmeye başlamıştı.

Haberde ayrıca İsrail’in, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile 2017’de imzaladığı ikili savunma anlaşmasına siber savaş ve elektronik harp maddelerini eklediği, 2019’da GKRY ile Yunanistan arasında imzalanan askeri işbirliği anlaşmasına ABD’nin 2020’de katıldığı ve Andreas Papandreou Üssü’nün modernize edildiği belirtilmişti. İsrail Hava Kuvvetleri’nin üssü aktif olarak kullandığı, Rum Ulusal Muhafızları ile düzenli tatbikatlar gerçekleştirdiği ve radar sistemleri ile istihbarat uçakları aracılığıyla Lübnan, Suriye ve Türkiye’yi izlediği aktarılmıştı.

Özellikle Barak MX hava savunma sistemleri, Suriye yönetimindeki değişimle aynı dönemde Kıbrıs’a konuşlandırılmış, insansız hava araçları ve istihbarat keşif hamlelerini durdurabilecek yetenekte tasarlanmıştı. GKRY Lideri Nikos Christodoulides, bu sistemlerin Türkiye’ye karşı yerleştirildiğini açıklamış ve Ada’nın caydırıcılığını artıracaklarını savunmuştu.

İsrail’in Kıbrıs’taki 8200 Birimi ise Larnaka civarında siber güvenlik merkezi olarak faaliyete geçerek Atina Siber Komutanlığı ve ABD 6. Filosu ile veri paylaşımı yapmaya başlamıştı. Merkezin, 2025’in ilk yarısında kısmi olarak çalıştığı, yıl sonunda tam kapasiteye ulaşmasının beklendiği belirtilmişti.

‘KKTC’NİN TANITILMASI ­­ÖNCELİKLİ GÖREV’

Bölgede artan askeri hareketlilik, dış aktörlerin Kıbrıs’a yönelik stratejik ilgisinin derinleştiğini gösteriyor. Öztürkler’in açıklamaları, Türkiye ile KKTC’nin bu hamlelere karşı birleşik duruşunu ve Ada’daki egemenlik haklarını koruma iradesini net bir şekilde ortaya koyuyor. Bu kapsamda, KKTC-Türkiye işbirliği, Doğu Akdeniz’deki barış ve güvenliğin anahtarı olarak öne çıkıyor. Konuya ilişkin gazetemize daha önce açıklamalarda bulunan Vatan Partisi Rusya Temsilcisi Doç. Dr. Mehmet Perinçek, şunları söylemişti:

“İsrail’in hem İran’a hem de Türkiye’ye yönelik ve aslında arka planında da Avrasya’ya yönelik bir kuşatma planını hayata geçirmek istediğini görüyoruz. Bu kuşatma planında da Suriye ve KKTC ön cephe olmuş durumda. KKTC’ye baktığımız zaman İsrail’in hava savunma sistemlerinin adaya yerleştirdiğini Rum kesiminin hava limanlarını kontrol altına aldığını hem Rum kesiminde hem Kuzey kesiminde çok ciddi şekilde İsraillerin toprak satın aldıklarını görüyoruz. Rum kesiminde İsrail’in Rum kesimine arka bahçesi muamelesi yaptığı da konuşuluyor.

“Tabii bu sadece KKTC sadece Türkiye’nin kuşatılmasında değil Türkiye’nin belinin kırılması hedefinde de rol oynuyor. İsrail basınında artık KKTC’ye müdahale planları konuşulmaya başlanmıştır. O halde KKTC ön cephe haline geldiyse ve İsrailler tarafından Kıbrıs meselesi bir İsrail meselesi olarak görülüyorsa Türkiye’nin KKTC’yi tanıtma hedefini görevlerinin en başına yazması gerekir. KKTC’nin uluslararası planda tanıtılması için yürütülecek çalışma sistemli ve kararlı bir hale getirilmeli ve doğru bir stratejiyle de desteklenmelidir.

“İstanbul’da düzenlenen Doğu Akdeniz Karadeniz Konferansı 2025’in sonuç bildirgesinde bu doğru ve gerçekçi bir Kırım’ın Rus toprakları olarak tanınması, KKTC’nin egemenliğinin tanınması, Abhazya’nın egemenliğinin tanınması sonuç bildirgesinde yer aldı. Rus tarafı da yaptığım çok sayıda görüşmede bunu kabul ediyor. Rusya, Türkiye’nin Kırım’ı Rus toprakları olarak tanıması halinde KKTC’yi tanımaya hazır. (...)Türkiye’nin bu konuda acele etmesi gerekiyor yoksa KKTC önerisinin hiçbir anlamı kalmayacak. İsrail’in Kıbrıs planlarına karşı direnmek istiyorsak ilk önce KKTC’nin tanıtılması konusuna ağırlık verilmeli ve en gerçekçi şekilde de Kırım ve Kıbrıs konuları birlikte ele alınmalıdır. Bu açıdan yine Mavi Vatan ve Libya meseleleri önümüzdeki dönemde de büyük önem taşıyacaktır.”