Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul 17°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kültürel mirası geleceğe taşıyorlar: Zenginliğimizi kayıt altına almalıyız

Prof. Dr. Sertan Demir ve Doç. Dr. Mahir Mak, Sakarya türkülerini derliyor. 40’ın üzerinde derleme yapan akademisyenler, Türkiye’nin, kültürel mirasını kayıt altına alması gerektiğini söyledi.

Kültürel mirası geleceğe taşıyorlar: Zenginliğimizi kayıt altına almalıyız
İlyas Gümrükçü/Bahtiyar Bodur

Sakarya Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Sertan Demir ve Doç. Dr. Mahir Mak, uzun yıllardır Sakarya türkülerini derlemeye çalışan iki bilim insanı. TRT’nin repertuarında Sakarya’ya ait 8 tane türkü var. Sertan Demir ve Mahir Mak’ın yaptıkları araştırma ve çalışmalar sonucu ise 40’ın üzerinde yeni türkü derlendi. 30 türkünün repertuara girmesi için girişimlerde bulunuldu.

Sertan Demir ve Mahir Mak ile Türk halk müziğini ve Türkiye’nin kültürel mirasını konuştuk.

‘KÜLTÜR YAŞAYAN BİR ORGANİZMA’

Kültürel mirası geleceğe taşıyorlar: Zenginliğimizi kayıt altına almalıyız - Resim : 1

Popülerleşmek adına Türk halk müziği biraz erozyona uğratılıyor mu?

Doç. Dr. Mahir Mak:

Kültür dediğimiz şey, insan gibi doğup, yeşerip, büyüyen, genişleyen, yayılan, hatta insan gibi de zaman içerisinde ölen bir şey. Bunun önünde durabileceğimiz yerler var. Bir yandan da kültürün yaşayan bir canlı organizma olduğunu da unutmamak gerekiyor.

Aslında bütün mesele şu: Bizim burada serzenişte bulunan, popüler kültür denen bir gerçek var ve bunların araçları oldukça güçlü. O popüler kültürün elinde, halk müziği burada kendine nasıl yer edinir gibi bir telaşa düştüğümüz zaman, mevcut hükûmetin politikalarının güçlendirilmesi gerektiğini görüyoruz. Mesela devlet kanallarında halk müziğine daha çok yer verilebilir. Araştırma projelerine daha çok kaynak ayrılabilir.

Güncel ihtiyaçlara cevap verdiği sürece gelenek anlamlı oluyor. Yoksa diğer türlü geçmişin bir yerinde kalan, sıkışmış bir şey aslına bakarsanız. Bahsettiğimiz bu tablonun içerisinde kültürün canlı, adapte olabilen bir şey olduğunun altını çizmeye çalışıyorum.

TÜRKİYE ÇOK ZENGİN BİR ALAN

Müzikalite anlamında nasıl bir birikime sahip Türkiye?

Doç. Dr. Mahir Mak:

Türkiye bir membağı. Ömür yetmez ona. Hikâye çok büyük. Bir köyden 35 km uzağa gidin farklı bir zenginlik var. Çok mütevazi oldu ama, karşı köşeye geçin, orada da çok farklı bir zenginlik var gerçekten.

Teşbihte kusur olmaz, yan komşunuzda çok daha farklı bir şey duyarsınız. Böyle bir zenginliğin olduğu alan içerisindeyiz. Hepimiz aynı annenin, dedenin, babanın evlatları, torunlarıyız ki onların belleklerinden bize kalanlar bugün bizi bu noktaya getirdi. Maalesef işte bu konudaki yetersizliklerimizi hep konuşuyoruz. Bu bilgileri erkenden toplamak, belgelemek, kayıt altına almak, derlemek lazım. Türkiye müzikalite anlamında çok zengin.

‘KÜLTÜR KISMI BOŞ BIRAKILIYOR’

Prof. Dr. Sertan Demir:

Siz o soruyu sorarken ben tarihi acaba nereden başlatılsa diye düşünüyordum. 1950'ler, daha öteye gidin; Osmanlı, Selçuklu. 3-5 bin yıl öncesine kadar götürüp oralardan başlatıp anlatabilirsiniz. O kadar zengin bir yapı aslında.

İşte Muharrem Ertaş ve Neşet Ertaş. Aynı evde yetişmiş insanlar.

Kültürel birikimimizi geleceğe taşımak için ne yapmak lazım?

Prof. Dr. Sertan Demir:

Şimdi ilk olarak aslında bizim var olan geleneksel kültürlerimiz bunu halk müziği üzerinde söylemiyorum. Muhtemelen bunun aynısını minyatür sanatçısı da yaşıyor, sanat müziği sanatçısı da yaşıyor. Herkes de yaşıyor, tiyatrocusu da yaşıyor. Toplumun sanata biraz daha değer vermesi lazım.

Bu ancak siyasi politikalarla yapılabilir. Siyasiler her anlamda bu projelere, bu geleneksel sanatlara destek verirse halkın gözünde de sanatın yeri değişiyor. Örneğin, okullarda da yapılabilecek projeler var. İlkokullarda, anaokullarında bazı derslerdeki değişikliklerle halk sanatın önemi ve kültürel mirasımız çocuklara anlatılabilir.

Üniversitelerde yapılabilir. Bazı ders değişikliklerine ihtiyaç var. Hocamın bahsettiği gibi bu anlamdaki projeler desteklenebilir. Bütün dünya gibi biz de kültür ve sanat alanını önemsemez hale geldik.

Endüstri ve teknoloji, yazılım, bunların hepsini aynı kefeye koyabilirsiniz. Ekonomik getirisi olan her şey şu ara çok kıymetli. Gençlere dışarıya çıkıp sorsak ne meslek yapacaksın diye muhtemelen bu işleri söylerler. Çünkü para kazanmak istiyorlar. Böyle bir algı var. Evet, tabii ki teknoloji kıymetli, endüstri kıymetli, bilgisayar, yazılım çok kıymetli ama burada kültürün de aslında bir endüstrisi var. Kültür kısmı boş bırakılıyor. Buna ayrıca bir yatırımın yapılması, ön plana çıkartılması çok kıymetli.

Türkü Kültür Sanat