Macron’un neoliberal politikası çöktü
Fransa’da Macron’un neoliberal politikalarına karşı sendikaların grevi miting ve yürüyüşlerle desteklendi. Eylemcilerle polis arasında şiddetli çatışmalar yaşandı. Yürüyüşlere katılanlar Macron yönetiminde oluşturulacak yeni hükümete güvenmediklerini belirtti.
Fransa’nın önde gelen işçi ve memur sendikalarının (CGT, CFDT, FO, CFE-CGC, CFTC, Unsa, FSU ve Solidaires) ortak çağrısıyla genel grev, miting ve yürüyüşler 18 Eylül’de ülkede hayatı durdurdu. Güven oylamasıyla düşürülen Bayrou hükümetinin İçişleri Bakanı Bruno Retailleau aynı 10 Eylül eylemlerinde olduğu gibi 80 bin polis ve jandarmanın görevlendirildiğini söyledi. Eylemlerde İHA’lar kullanılarak göstericiler havadan izlendi.
Genel İş Sendikası (CGT) tüm Fransa’da eylemlere 1 milyonun üzerinde katılım olduğunu açıkladı. Her zaman olduğu gibi eylemi küçük göstermek için, İçişleri Bakanı katılımın 500 binin biraz üzerinde olduğunu söyledi. Bakanlık eylemlerden iki gün önce yaptığı açıklamada 900 bin kişinin katılımını beklediklerini açıklamıştı.
3 TRİLYONU AŞAN BORÇ
Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve onun geçen hafta Meclis’te güven oyu alamayarak düşen hükûmetinin hazırladığı 2026 bütçesi hedefteydi. 3 trilyon 300 milyar avro kamu borcu, 60 milyar yıllık borç faizi, 170 milyarı aşan bir bütçe açığı ve yüzde 1’in altında büyüyen yani büyümeyen bir ekonomi. Sanayi yatırımlarının durduğu, çiftçinin ve çalışan kesimin perişan, işsiz ve emeklilerin devletin istatistik kurumlarında “yoksul” olarak yer aldığı bir Fransa ile karşı karşıyayız.
Düşen hükûmetin Başbakanı François Bayrou, yeni bütçede 44 milyar tasarruf öngörüyordu. Bunu, krizin yükünü çalışanın, emeklinin yani yoksul halk kitlelerinin üzerine yıkarak ve kamu harcamalarını kısarak yapmayı öngörüyordu. Sağlık, eğitim ve sosyal harcamalarda frene basılacaktı. Örneğin sağlık harcamalarından 5 milyar tasarruf yapılması planlıyordu. 2026 yılında tüm devlet çalışanlarının ve emeklilerin maaşlarında artış yapılmayacaktı. Yani kemerler sıkılacaktı.
İL, İLÇE, KÖYLER…
Hükûmet düşmeden önce, Başbakanın hazırlanan 2026 bütçesinin içeriğini açıklamasıyla birlikte, önce 10 Eylül’de “Her Şeyi Engelleyelim” çağrısı yapıldı. Hemen ardından da tüm sendika konfederasyonlarından 18 Eylül genel grev çağrısı geldi.
8 Eylül’de hükûmet muhalefetin güvensizlik oyu ile düşürüldü ama alınan eylem kararları iptal edilmedi. 9 Eylül’de Cumhurbaşkanı Macron kendi kampından yeni bir Başbakan atadı. Hükûmette Savunma Bakanı olan Sebastien Lecornu’yu yeni hükûmeti kurmakla görevlendirdi.
10 Eylül’de sosyal medya üzerinden yapılan çağrılar üzerine 500 bin Fransız sokağa çıktı. Başta Paris, Lyon, Marsilya, Bordeaux, Lille ve Toulouse olmak üzere Fransa’nın dört bir yanında eylemler yapıldı. Tüm Fransa’da küçük il, ilçe ve köyler dahil 550 yerde toplanıldı. Oto yol, kavşak, sokak, cadde ve kamu kurumlarının önlerinde toplam 262 barikat kuruldu.
BARIŞÇIL EYLEMLERE POLİS MÜDAHALESİ
Eylemlerin başında sendikalar vardı. Grevlerin yanında yapılan miting ve protesto yürüyüşleri daha disiplinliydi. Eylemler her yerde bir festival havasında başladı ve barışçıl bir şekilde devam etti. Vurdu kırdı takımını ve anarşistleri saymazsak, polis barışçıl göstericilere yersiz müdahalelerde bulunarak eylemleri kışkırttı. Marsilya, Lyon, Toulouse ve Bretonya bölgesinde göstericiler polisle karşı karşıya geldi. Polis özellikle dağılma esnasında coplarla ve gaz kapsülleriyle kalabalıklara saldırdılar. CGT Genel Sekreteri Sophie Binet France Info’ya yaptığı açıklamada “Bu sabahtan beri, barışçıl olmalarına rağmen gazla saldırıya uğrayan ve şiddet gören göstericiler var.” dedi.
Paris’te sendikaların yürüyüşü saat 14.30’da Bastille Meydanı’ndan başladı, Cumhuriyet Meydanı’ndan (Place dela Republique) geçilerek Ulus Meydanı’nda (Place de la Nation) sona erdi. Ulus Meydanı’na gelindiğinde meydanda göstericilerden fazla polis vardı. Meydan, sıkılan gaz bombalarının dumanından görünmüyordu.
‘MESLEKTAŞLARIMIZ İŞLERİNİ BIRAKIYOR’
Eylemlere katılan çalışanlar sıkıntılarını anlattı. 34 yaşındaki devlet hastanesi hemşiresi Stephane Lambert, “Maaşlarımız sabit, meslektaşlarımız işten ayrılıyor ve hastanelerdeki yatak sayısını azaltıyor. Bizim için durum aynı: cebimizde daha az para, yardım edecek daha az el, her gün daha fazla baskı.” ifadelerini kullandı. Paris’teki bir otobüs deposunda şafak sökmeden önce düzenlenen protestoda, grevdeki ulaşım işçisi Nadia Belhoum da insanların “artık suyu kalmamış limon gibi sıkıldığını” söyledi.
Sendikaların diğer önemli bir talebi de 2023 yılında hükümetin Anayasadan aldığı yetki ile (49-3 maddesi) Meclis’e sunmadan geçirdiği emeklilik reformunun iptal edilerek emeklilik yaşını 60’a geri döndürmek.
KAMU ÇALIŞANLARININ YÜKSEK KATILIMI
18 Eylül gösteri ve yürüyüşlerine özellikle kamu sektörlerinden katılım yüksek oldu. Ulaşım, sağlık ve eğitim çalışanları bir günlük genel greve gitti; trenler, metrolar ve uçakların önemli bir kısmı çalışmadı. Hastanelerde hemşireler, doktorlar acil servisi aksatmadan greve katıldılar. Kamu çalışanlarında en yüksek katılımı öğretmenler sağladı. Esnaf ve serbest meslek sahipleri de alanlardaydı. Eczanelerin yüzde 90’ı kapalıydı. 260 noktada eylemler yapıldı.
ÖĞRENCİLER İŞÇİLERLE BİRLİKTEYDİ
18 Eylül protesto eylemleri ve yürüyüşünde gençlerin güçlü katılımı dikkat çekti. Liselerin önünde öğrenciler barikatlar kurarak okula girişleri engelledi. Polisin en çok hedef aldığı kitleler gençler oldu. İstifa eden hükümetin İçişleri Bakanı Bruno Retailleau yaptığı açıklamada 309 kişinin gözaltına alındığını, 134 kişinin gözaltında tutulduğunu ve 26 polis ve jandarmanın yaralandığını bildirdi.
