Madenciler özelleştirmeye karşı mücadelede kararlı
TÜRK-İŞ, Çayırhan’da toplantı düzenledi. Özelleştirme kararına karşı başlatılan mücadelede herhangi bir olumlu geri dönüş sağlanamadı. Kararın iptal edilmemesi durumunda madenciler eylemlerine devam edecek.


TÜRK-İŞ, 2025 yılının ilk Başkanlar Kurulu toplantısını dün TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay başkanlığında Çayırhan termik santrali ve kömür madeninin bulunduğu Ankara Nallıhan’da düzenlendi. Özelleştirme planına karşı mücüdeleye devam edileceği vurgusu yapıldı.
Atalay, “Bu işin baş sorumlusu Hazine Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı ve Enerji Bakanlığı’dır. Herkes aklını başına alsın. Bir yerde yangın, bir yerde sel, bir yerde deprem. Bu ülke bunları hak etmiyor. Huzurumuzu bozmayın, huzurumuzu düzeltin. Sonra siz zarara girersiniz.” dedi.
Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Nurettin Akçul da “Bölge insanları, bizler, TÜRK-İŞ ailesi ve kamuoyu işçilerin arkasında. Bu madenler ve santraller halka aittir, milli servetlerimiz yarınlarımızdır. Yarınlarımız satılık değildir. Bir adım geri atmayacağız. Gerekirse Ankara’ya yürüyeceğiz.” diye konuştu. Toplantı sonrasında, Çayırhan'daki maden ve terminal sahasında nöbet tutan işçiler ziyaret edildi.
Ankara'nın Nallıhan ilçesindeki Çayırhan Maden Ocağı'nda, Çayırhan Termik Santrali ve Maden Ocağı'nın özelleştirilmesine karşı 20 Kasım 2024 Çarşamba günü sabah vardiyasının başlamasıyla yer altına inen yaklaşık 500 işçi ve dışardaki çalışanlar eylem başlatmıştı. İşçilerin özelleştirmeye karşı başlattıkları direnişin 10. gününde Maden-İş ve Tes-İş, hükümetle yapılacak müzakereler nedeniyle eylemlere ara verildiğini duyurmuştu. Özelleştirme kararından vazgeçilmediğini hatırlatan Maden-İş Genel Başkanı Nurettin Akçul, şubat ayının ortasına kadar kararın iptal edilmemesi durumunda eylemlerini sürdüreceklerini söylemişti.
‘BAKANLIK GERİ ADIM ATMADI’
TÜRK-İŞ’ten yapılan ortak açıklamada Nurettin Akçul şöyle konuştu: “Bu satış ve özelleştirme girişimi sadece buradaki çalışanları değil, yöreyi, esnafı, aileleri ve hatta Türkiye’mizin tamamını ilgilendiren bir mesele. İşçi arkadaşlarımızla ve TES-İŞ yöneticileriyle beraber, eylem sürecine girmeden önce, ilgili mercilerle bütün görüşmelerimizi yaptık. Yetkili herkesin kapısını çaldık. Olumlu bir geri dönüş alamadık ve üyemiz madenciler kendilerini 20 Kasım’da madene kapattı. Arkadaşların bu tepkisi aslında ses de getirdi. Güzel sonuçlar duymayı beklerken bakanlık yetkilileri sürecin bu şekilde devam edeceğini ve özelleşmenin yapılacağını duyurdu.
‘EYLEMLERE DEVAM EDECEĞİZ DEMİŞTİK’
“Bunun üzerine yürüyüş korteji, buradan Ankara’ya yola çıktık. Beypazarı’na beş kilometre kala özelleştirme idaresinden ihalenin 3 ay ertelendiği yönünde haber geldi. Biz de hem üretim durmasın hem de müzakere süreci tekrar başlasın diye yürüyüşümüzü durdurduk. Yaptığımız açıklamada şubat ayının ortasına kadar müzakere sürecini yürüteceğimizi, eğer olumlu sonuç almazsak eylemlerimize kaldığımız yerden devam edeceğimizi dile getirdik. Bugün 23 Ocak. Bugüne kadar henüz netleşen, karardan vazgeçilen bir durum söz konusu değil. Bize herhangi bir olumlu dönüş olmadı.
‘İHALENİN TAMAMEN İPTALİNİ İSTİYORUZ’
“Bu satış ve özelleşme ihalesini durdurun. Erteleme değil ihalenin tamamen iptalini istiyoruz. Buranın satışı veya özelleşmesinin hiçbir haklı gerekçesi yok. Burada hayat, esnafıyla, halkıyla, işçisiyle, işvereniyle, mutlu ve huzurlu bir ortamda devam ediyor. Özelleştirilmek istenen bu saha, yalnızca işçilerin değil, bölgedeki herkesin ekonomik can damarı. Özel sektörün kısa vadeli kâr hedefleri doğrultusunda yapacağı hamleler, madenin kamu yararına sunduğu hizmeti ve sosyal faydaları bertaraf edecek ve bu can damarını kurutacaktır. “İşletmenin kamuya bir yükü bir zararı olmadığı gibi, üretim rekoru kıran, sürekli kar eden bir yer burası. Tabii bu durum birilerinin iştahını kabartıyor olabilir. Bildiğimiz kadarıyla, Hazine Bakanlığına da buranın kar etmediği, eksikleri olduğu yönünde yanlış bilgiler ve raporlar sunulmuş. Halbuki gerçek veriler ortada.
‘KAR GETİREN İŞLETME ÖZEL SEKTÖRE İKRAM EDİLİYOR’
“İhaleyi alacak firmanın eli o kadar kolaylaştırılmış ki lojmanların 4 ay içinde boşaltılacağının bile garantisi verilmiş. Böyle bir satışı, böyle bir özelleştirmeyi dünyanın hiçbir yerinde göremezsiniz. Biz, daha çok verim, daha fazla istihdam, daha iyi çalışma koşulları vaatleriyle özelleştirilen yerlerde öldük bugüne kadar. Buralarda işten atıldık, buralarda köleleştirildik! Bu maden işletmesi ve termik santral, uzun yıllardır devletin güvenilir eli altında faaliyet göstermektedir. Binlerce kişi ekmek yemektedir. Halka ait, milli bir servet olan, başarıyla yönetilen, kâr getiren bir işletme neden satılmaktadır, neden özel sektöre ikram edilmektedir? “Kamu yararını, işçileri ve bölge halkını hiçe sayarak alınan bu karar, ertelenmemeli, tamamen gündemden çıkarılmalıdır. Üç ay, beş ay erteleyerek buradaki işçinin direnişini kırmak mümkün olmayacaktır. Herhangi bir kargaşa yaratma peşinde değiller. Tamamen alın terleri ve emeklerinin peşindeler.”
‘YARINLARIMIZ SATILIK DEĞİLDİR’
“Binlerce kişinin kaderiyle oynanamaz.” diyen Akçul şöyle devam etti:
“İşsizlik oranlarının tavan yaptığı bir ortamda, burada çalışan yüzlerce işçinin akıbeti, üç-beş sermayedarın keyfi uygulamalarına kurban edilemez. Aileleriyle birlikte, etkilenecek binlerce kişinin kaderiyle, böyle oynanamaz. Gelin bu yanlıştan ivedilikle dönün. Özelleştirme sevdalılarına ve ihaleye çıkanlara tekrar tekrar sesleniyoruz. Bu madenler ve santral halka aittir. Milli bir servettir. Milli servet sadece bugünün değil, yarınlarımızın teminatıdır. Yarınlarımız satılık değildir ve pazarlık konusu dahi yapılmamalıdır. Bu satışın ve özelleşmenin tamamen karşısındayız ve geri adım atmayacağız. Gerekirse Beypazarı’nda durdurduğumuz Ankara yürüyüşümüzü, kaldığımız yerden devam ettireceğiz.”
‘ÜLKEYİ YÖNETENLER EMEKÇİLERE YANIT VERMİYOR’
TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay da şunları söyledi: “Kasım ayında madeni, enerjiyi, spor tesislerini, sağlık ocaklarını, hastaneleri ve okulları, sosyal tesisleri kapsayan bir bölümünü satıyorlar. Bunu satarken ocaklarla beraber alanları ve arazileri de satacaklar. Bugüne kadar özelleştirmeler bu ülkeye hiçbir hayır getirmedi. Dörtte üçü kapanmış durumda firmalarımızın. Şeker fabrikaları da sadece devlet elinde 16 tane kaldı. Elimizde şeker fabrikası kalmasaydı biz şekeri 20 kat daha fazla yiyecektik.
“Bugün de ‘ne yapabiliriz’i konuşacağız. Gündemimizde yalnız maden yok. Şu anda kamu sözleşmeleri, taşeronlar, emeklilerin durumu ortada, asgari ücretler, vergilerle ilgili istediğimiz düzenlemeler yapılmadı. Maalesef eylemlerimize rağmen bir cevap alamadık. Ülkeyi yönetenler işçilere, emekçilere yanıt vermeyecek. Kamu çalışanının ücreti asgari ücrete geldi. Örgütlenenleri kapıya koyuyorlar. Polonez’de bir direniş oldu, bazı sorunlar çözüldü bazı sorunlar da içerde çözülecek.