Merkez bankaları doları terk ediyor! Türkiye altına koşan ikinci ülke
Merkez bankaları, ABD dolarına olan bağımlılığı azaltmak için rezerv politikalarını yeniden şekillendiriyor. Polonya’dan Türkiye’ye birçok ülke, ekonomik güvenliğini güçlendirmek amacıyla rezervlerini altına kaydırarak doların tek kutuplu hâkimiyetine karşı alternatif bir finansal yapı inşa ediyor.
ABD dolarına olan bağımlılığı azaltmak isteyen ülkeler, altın stoklarını hızla artırıyor. Polonya, Türkiye, Çin ve Hindistan başta olmak üzere birçok ülke, ekonomik istikrarı güvenli liman olan altınla sağlamaya yöneldi. Altının fiyatı üç yıl içinde iki katından fazla artarak 3 bin 500 dolara yaklaşırken, bu yükselişin arkasındaki en büyük etkenlerden biri merkez bankalarının “dolarizasyon” sürecine karşı attığı adımlar oldu. Başta Polonya, Türkiye, Çek Cumhuriyeti ve Çin olmak üzere pek çok ülke, döviz rezervlerini yeniden yapılandırdı ve altına yöneldi.
POLONYA’DA 2025’TE REKOR ALIM
World Gold Council ve IMF verilerine göre, 2025’in ilk çeyreğinde en çok altın alan ülke Polonya oldu. Polonya Merkez Bankası sadece bu dönemde 48,6 ton altın satın alarak, 2024 yılındaki toplam alımının (89,5 ton) yarısına yaklaştı. Ukrayna savaşının yarattığı bölgesel riskler, Polonya’nın rezervlerini hızla çeşitlendirmesinde etkili oldu. Polonya Merkez Bankası Başkanı Adam Glapinski, ülkenin altın stratejisini şöyle özetledi: “Önemli rezervleri ve bunların büyük bir kısmının altın olması, ülkenin güvenilir olduğu anlamına geliyor… ve ticaret ile yatırımın mümkün olduğu bir ülke olduğu anlamına gelir.”
Polonya'nın hedefi, rezervlerinin yüzde 20’sini altınla oluşturmak.
TÜRKİYE 75 TON ALTIN ALDI
2024 yılında 75 ton altın alımıyla Türkiye, en çok altın alan ülkeler listesinde Polonya’nın ardından ikinci sırada yer aldı. Yılın ikinci çeyreğinde 30 tonluk büyük bir alım yapan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, aynı zamanda döviz rezervlerini artırma yönünde de adımlar attı. 2024’te yıl sonunda net rezervler 93,7 milyar dolara ulaştı.
ÇİN VE HİNDİSTAN DA ALTIN STOKLUYOR
Altın stoklarını yıllardır artıran Çin, 2024’te 44 tonluk alım yaptı, 2025’in ilk çeyreğinde ise 12,8 ton daha ekledi. Bu, Çin’in önceki yıllara göre daha temkinli bir alım politikası izlediğini gösterse de ülke halen en büyük altın rezervine sahip ülkeler arasında yer alıyor.
Hindistan, 2024 yılında 73 ton altın alarak G20 ülkeleri arasında en fazla altın alımı yapan ülke oldu. Hindistan Merkez Bankası (RBI)’nın, döviz rezervlerini çeşitlendirme amacıyla bu stratejiyi izlediği belirtildi. Ayrıca Birleşik Krallık’taki altın rezervlerini ülkesine geri getirmek için de geniş çaplı bir operasyon başlattı.
2024 yılında 21 ton altın alan Çek Cumhuriyeti de altın alımını sadece bir güvenlik aracı değil, aynı zamanda ekonomik çeşitlendirme hamlesi olarak değerlendirdi.
REZERVLERDE DOLARIN PAYI AZALIYOR
Altın alımları sadece miktar açısından değil, merkez bankalarının rezerv portföyündeki dolar oranının düşmesi bakımından da dikkat çekici. Rusya, Çin, Venezuela ve hatta Bolivya gibi ülkeler altının toplam rezervlerdeki payını artırırken, doların ağırlığı azalıyor.
Örneğin, Bolivya’nın altın rezervleri toplam döviz rezervlerinin yüzde 96,5’ini oluşturuyor. Venezuela’da bu oran yüzde 89,9, Portekiz’de ise yüzde 84,7. ABD'nin ise altın rezervi, toplam rezervlerinin yüzde 78,6’sına denk geliyor. ABD, 8 bin 133 ton ile en yüksek altın rezervine sahip ülke. Onu Almanya (3 bin 350 ton), İtalya (2 bin 450 ton), Fransa (2 bin 437 ton), Rusya (2 bin 330 ton) ve Çin (2 bin 292 ton) izliyor.
‘ALTIN YÜKSELMEYE DEVAM EDECEK’
Uzmanlara göre merkez bankalarının bu yönelimi, sadece geçici bir trend değil. Finansal analiz şirketi Best Brokers’tan Paul Hauffman, bu durumu şöyle değerlendirdi: “Bu, doların gerçekten ihtişamını kaybettiğinin ve altının yükselişinin henüz sona ermediğinin açık bir göstergesidir. Dünyanın önde gelen mali otoriteleri rezerv yapısını değiştirme konusunda hemfikir.”
Sanayi kapasite kullanımı haziranda geriledi
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), haziran ayına ilişkin imalat sanayi verilerini yayımladı. Mevsimsellikten arındırılmış Kapasite Kullanım Oranı (KKO), 0,7 puan azalarak yüzde 74,4’e geriledi. Bu oran, Mart 2023’ten bu yana en düşük seviye olarak kaydedildi. Arındırılmamış KKO ise yüzde 74,6 oldu. Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE) de 1,1 puanlık düşüşle 100,3’e, mevsimsel etkilerden arındırılmış RKGE ise 0,2 puan azalarak 98,4’e geriledi. Özellikle genel gidişat, siparişler ve istihdama ilişkin beklentilerdeki zayıflama dikkat çekti. Gelecek 12 aya ilişkin Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) beklentisi ise bir önceki aya göre 1,2 puan düşerek yüzde 37,2 seviyesinde gerçekleşti. Sanayi genelinde kötümserlik artarken, gelecek 12 aya ilişkin yatırım beklentilerindeki iyileşme dikkat çekti.