Mersin balığı Rize’ye geri dönüyor
Mersin balığı 50 yıl önce Rize’den tüm dünyaya ihraç ediliyordu. Nesli tükenme tehlikesi altında olan balığın yeniden canlanması için önemli çalışmalar yapılıyor.
Doğanın korunması, endemik türlerin yaşatılması ve geri dönüşümün sanatla buluşturulması amacıyla Rize’de “Paha Biçilemez Mavi” temalı proje sürüyor.
İLK YAVRULAR ŞİMDİ 14 YAŞINDA
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nin yaklaşık 15 yıl önce başlattığı projeyle, nesli tükenmekte olan Mersin balığı yeniden yaşama kazandırıldı. 50 yıl önce Rize’den tüm dünyaya ihraç edilen bu değerli tür, artık yeniden canlanıyor. Şu anda 14 yaşına ulaşan ilk yavrular, bölgedeki iş insanlarının desteğiyle yürütülen fizibilite çalışmaları kapsamında ekonomik bir değere dönüştürülmeye hazırlanıyor.
Dünyanın en pahalı tarım ürünlerinden biri olan Mersin balığının kilosu 20 bin dolar seviyesinde. Rize’ye özgü türüyle bu balığın, küresel ölçekte 1 milyar dolarlık pazarda yeniden yerini alması hedefleniyor. Belediye ve üniversitenin ortak çabasıyla Rize’nin, Asya ile Avrupa arasında yer alan Dengesur koridoru üzerinden bir “Balıkçılık Merkezi”ne dönüşmesi amaçlanıyor.

GERİ DÖNÜŞÜM VE SANAT
Bu kapsamda hazırlanan geri dönüşüm sanat çalışmasında; Mersin balığı, Türk somonu, hamsi ve benekli alabalık figürleri geri dönüşüm materyaller kullanılarak tasarlandı.
Projenin bir diğer bölümü “Şimşir Vefa” adını taşıyor. Dünyanın en köklü ve bilge ağaçlarından olan şimşir ağacı, hastalık tehdidiyle karşı karşıya. Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nin yürüttüğü çalışmalarla şimşir türleri yeniden yaşatılmaya çalışılıyor.
Bu farkındalığa dikkat çekmek amacıyla hazırlanan sanatsal çalışmalarda şimşir, likapa, karayemiş ve kokulu siyah üzüm gibi bölgeye özgü bitkilerin yaprakları, geri dönüşüm materyallerden üretildi.

KAFKAS ARISINA SANATSAL SAYGI
Etkinlikte yer alan “Bal Art” çalışması, dünyanın en değerli balları olan Anzer ve Ayder balını üreten Kafkas arı ırkına dikkat çekiyor. İklim değişikliği, bozulan bitki örtüsü ve azalan biyoçeşitlilik arıların yaşamını tehdit ediyor. Bu farkındalığı artırmak için atık konserve kapaklarından bir petek figürü oluşturuldu. Peteğin önüne yerleştirilen Kafkas arısı heykeli de yine geri dönüşüm materyallerle yapıldı.
Projenin son bölümü “Her Yudumu Paha Biçilemez” adını taşıyor. Kuraklık ve su kıtlığının etkilediği çay bitkisi, bu sanatsal çalışmanın merkezinde yer alıyor. Geleneksel kahveci bardağı ve tabaklarıyla oluşturulan “Su Damlası” figürü, Türk çayına dikkat çekmenin yanı sıra susuzluğun küresel önemini de vurguluyor.
Bu özgün çalışma, doğayı koruma bilincini sanatın diliyle anlatırken, her yudumun, her ağacın ve her canlı türünün “paha biçilemez” olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.