‘Meserret Taşkın'dan mektup var ‘zirai don’

Ağaçlara üzülüyorum: Kirazlar, yaban erikleri çiçek uçlarını göstermişlerdi. Meyve gözeleri, dallar, yapraklar, her şey canlanmıştı. Kayısılar çiçek açmıştı. Ani gelen kar ve aşırı soğuk, hepsini öldürdü. Büyük strese girdiler, neye uğradıklarını şaşırdılar.

Kendimize üzülüyorum: Umutlarımız, donun vurduğu bitkiler gibi soldu. Vatandaş meyveyi, sebzeyi zor görecek. Tarım Bakanı, “Yakın zamanda görülen en büyük don olayı ile karşı karşıyayız” demiş. Peki, devlet ne yapacak? Bakanlar Kurulu toplantısından sonra Cumhurbaşkanı açıkladı: Tarım sigortası olmayan çiftçinin yaptığı masrafı, hasarı oranında karşılayacaklarmış. Sigorta şirketlerine ve devlete hayranım! Sanki çiftçinin zararı tık diye karşılanacak. Nerede o günler! Yapıyormuş gibi yapıp, yapmamanın yolunu bir şekilde buluyorlar.

Tarım sigortasına yüksek prim ödemeye ödedik ama şimdiye kadar hiçbir erken don olayında sigortadan zararımızı alamadık. Efendim, ağaçlar üç yaprak açmalıymış, falan, filan… Koşullar, zorunlu kalmadıkça bir şey vermemek üzerine oluşturulmuş. Ortada ürün yok ki, ödeyelim diyor anlayacağınız sigortalar. Meyve gözeleri ölmüş, dallar dondan kurumuş önemi yok. Bakalım devletimiz, sigortasını bile yaptıramayan çiftçinin hangi zararını, nasıl karşılayacak? Her şey niyete bağlı. Bendeniz, her nedense işte o niyetten emin olamıyorum bir türlü!