Mısır'dan İsrail'e karşı 'Arap Gücü' formülü
Kahire, Katar saldırısı sonrası Arap dünyasında oluşan güven bunalımına karşı ortak askeri güç fikrini gündeme getirdi. İranlı üst düzey yetkili Laricani de İslam ülkelerine 'yok olmamak için' en azından bir 'Ortak Operasyon Odası' oluşturmalarını önerdi.
Mısır, NATO benzeri ortak bir Arap askeri gücü oluşturulması için harekete geçti. Haber, farklı kaynaklardan beslenen çok sayıda Arap gazetesi tarafından aktarıldı.
Londra merkezli Al-Quds Al-Arabi'ye göre Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, saldırıya uğrayan herhangi bir Arap devletini koruyabilecek bir hızlı müdahale gücü için Arap ülkelerinden destek sağlamaya çalışıyor. Gazete, önerinin pazartesi günü Katar'ın başkenti Doha'da düzenlenecek Arap zirvesi öncesi diplomatik temaslarda dile getirildiğini ve İsrail'le gerilimi artırmaktan ziyade, savunma amaçlı bir şemsiye olarak sunulduğunu belirtti.
ANA ORTAK RİYAD
Benzer ayrıntılara yer veren Filistin merkezli Ma'an haber sitesi de Kahire'nin bu güce 20 bin civarında Mısırlı asker göndermeyi planladığını yazdı. Planın ilerlemesi durumunda ise Suudi Arabistan'ın ana ortaklardan biri olması öngörülüyor. Ma'an, görüşmelerin devam ettiğini bildirdi.
FAS VE CEZAYİR DE MASADA
Hizbullah'a yakınlığıyla da bilinen Lübnan gazetesi el-Ahbar'ın alıntı yaptığı kaynak ise “Arap Gücü”nde diğer bölgesel ve siyasi unsurların da rol oynayacağını ve Fas ile Cezayir'den askerlerin de katılımının söz konusu olabileceğini vurguladı. Kaynak sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mekanizma, gerektiğinde gücün konuşlandırılmasına izin vermeli ve bölgesel politikaları dengeleyerek Arap devletlerinin ve ordularının yapısını yansıtacak şekilde oluşturulmalıdır."
KOMUTA YETKİSİ
Komuta yetkilerinin nasıl paylaşılacağı da müzakerelerin bir diğer önemli noktası. El-Ahbar, Mısır'ın en üst komuta pozisyonunu elinde tutmayı, ikincil komutanlığın ise Suudi Arabistan veya başka bir Körfez ülkesine verilmesini hedeflediğini söyledi.
İLK DENEME YEMEN'E KARŞI
Aslında ortak Arap askeri gücü fikri yeni değil. 2015’te Yemen savaşının en sıcak günlerinde yine Kahire tarafından gündeme getirilmiş, Arap Birliği Zirvesi’nde prensip kararı da alınmıştı. Plan, resmî olarak herhangi bir Arap devletine yönelik saldırılara karşı ortak savunma amacıyla sunulsa da ilk uygulama sahası olarak Yemen’deki Ensarullah hareketi (Husiler) hedefleniyordu.
O dönemde Suudi Arabistan ve BAE’nin öncülüğünde yürütülen koalisyon, kara gücü ihtiyacını karşılamak istiyordu. Ancak hangi ülkenin ne kadar asker sağlayacağı, komuta kademesinin kimde olacağı ve bu gücün yalnızca Yemen’de mi yoksa Libya ve Suriye gibi başka krizlerde de mi devreye sokulacağı konularında anlaşmazlık çıkınca proje rafa kaldırıldı.
ABD MÜTTEFİKLERİNDE GÜVEN BUNALIMI
Mısır'ın projesiyle ilgili temaslar, İsrail'in ABD müttefiki Katar'ın başkentine düzenlediği saldırıdan birkaç gün sonra hız kazandı. Batı Asya'daki en büyük Amerikan üssünün bulunduğu Katar'a saldırı, ABD'nin Körfez'de kurduğunu öne sürdüğü güvenlik şemsiyesini delik deşik etmişti. Büyük bir güven erozyonu yaşayan Körfez ülkeleri ortak bir yanıt için görüşmeleri sürdürüyor.
Arap dünyasında son günlerde Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerin İsrail'e karşı hiçbir korumalarının olmadığını kavramalarıyla yüzlerini Doğu'ya çevirip çevirmeyecekleri de tartışılıyor.
'İBRAHİM ANLAŞMALARI'NA AĞIR DARBE'
Kahire'den girişimle ilgili henüz resmi bir doğrulama gelmedi. İsrail muhalefet lideri Yair Lapid, ortak “Arap Gücü” kurma önerisinin İbrahim Anlaşmaları'nı koruma ya da genişletme çabalarına “ağır bir darbe” vurduğunu söyledi. İsrail muhalefeti, Arap-İslam zirvesi öncesinde gelen bu tür girişimlerin Tel Aviv’i daha da yalnızlaştırdığı görüşünde.
İsrail kamu yayıncısı KAN'a göre Lapid ayrıca Başbakan Binyamin Netanyahu'yu “sorumsuzluk, yetersizlik ve kibirden oluşan tehlikeli bir karışım” ile ülkenin uluslararası itibarını zedelemekle suçladı. Çok geç olmadan hükümetin değiştirilmesi çağrısında bulundu.
Tahran'dan 'Operasyon Odası' önerisi
İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Başkanı Ali Laricani bugün yapılacak İslam ülkeleri zirvesi öncesinde sert uyarılarda bulundu. Laricani, “hiçbir somut adımın atılmayan, sonuçsuz konuşmalarla dolu konferanslar, tıpkı BM Güvenlik Konseyi toplantıları gibi, işgalcinin suçlarını sürdürmesini fiilen teşvik ediyor.” dedi.
İranlı yetkili, İsrail’i durdurmak için İslam ülkelerinin en azından ortak bir “operasyon odası” kurması gerektiğini vurguladı. Bu adımın, İsrail’e destek veren güçleri de endişeye sevk edeceğini, onları politikalarını yeniden gözden geçirmeye zorlayacağını belirtti.
Laricani sözlerini şu çağrıyla tamamladı:
“Filistin’de aç ve mazlum Müslümanlar için bugüne kadar hiçbir şey yapmadınız. Hiç değilse kendi yok oluşunuzu önlemek için küçük de olsa bir karar alın.”
Herkesin bildiği yalanlar
Barışın önündeki engelmiş gibi sunmaya çalıştığı direniş liderliğinin “ortadan kaldırılacağını” söyledi. Onlardan "kurtulmanın" İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşını sona erdireceğini iddia ederek Filistinli müzakerecileri ateşkesi defalarca sabote etmekle suçladı.
İsrailli Rehine Aileleri Forumu, Netanyahu'nun Gazze'deki savaşın sona ermesine engel teşkil ettiği yönündeki suçlamasını yineledi. Tutuklu aileleri ve protestocular, cumartesi akşamı Tel Aviv'deki Savunma Bakanlığı karargahı yakınlarındaki bir yolu kapatarak Netanyahu'yu "kendi siyasi geleceği için çocuklarını feda etmekle" suçladı.
İsrail ordusu bugüne kadar çok sayıda Filistinli müzakereciyi “sistematik biçimde hedef aldı.
