Nurcu Mustafa Kaplan: FETÖ ile fikrî mücadele ihmal edilmemeli
Tahşiye Yayınevi’nin kurucusu Nurcu Mustafa Kaplan, 15 Temmuz’un 9. yıl dönümünde FETÖ’yle mücadeleyi ve Nurculuk içindeki kripto FETÖ yapılanmasını konuştuk.
Kaplan, FETÖ’yle mücadelenin yalnız balyozla değil fikri alanda da yapılması gerektiğine dikkat çekti.
Nurcular içinde FETÖ’yle mücadeleyi uzun yıllardır yürüten ve cemaat içindeki kripto yapılanmalarına tanıklık eden Kaplan, 2010 yılında da FETÖ kumpasıyla hapse atılmıştı.
Kaplan’ın sorularımıza verdiği yanıtı olduğu gibi okurlarımıza sunuyoruz.
FETÖ KILIK DEĞİŞTİRDİ
- 15 Temmuz’dan alınması gereken en önemli ders sizce nedir?
Ülkemizde maalesef problemlerin ciddi analizleri yapılmıyor, hep yüzeysel yorumlarla geçiştiriliyor. Devlet aklına ters olması gereken bu “günü kurtarma” gayretkeşliği, aynı problemin başka boyutlarda yeniden karşımıza çıkmasını netice veriyor. Binâenaleyh, önce 15 Temmuz’un doğru tahlili gerekir.
15 Temmuz, bir aysbergin (buzdağı) sadece görünen yüzü oldu; o yapıyı doğuran temele inilmedi veya inilmek istenmedi. Yerli ve yabancı yüzlerce “yapı” üzerine oturtulmuş bir “yapılanma”, o gün, elindeki yapıların adı “ordu” olanını kullanmayı denedi.
Doğru teşhisle “Paralel Devlet Yapılanması” (PDY) olan bu illegal yapı, irili ufaklı yüzlerce “paralel yapılar” üzerinde hayat buldu. Bunların içinde en mühimi ise, adı “Paralel Din Yapılanması-Paralel Nurculuk Yapılanması-Paralel Tarikat Yapılanması” (PDY-PNY-PTY) olan din içerikli yapılardır ki; Gladyo tarafından özel yetiştirilen Fetullah Gülen’in asıl taban tuttuğu nokta burasıdır. Jakoben iktidarların din politikaları yüzünden devlete soğuk bakan kitleler, ister istemez yönünü bu dini yapılara çevirmişti. Gladyo da önce bu kesimde “paralel yapılar” üretti ve onların üzerinden halk desteğine ulaştı. Batılı emperyalistlerin güdümünden kurtulamayan devlet mekanizmalarındaki illegal yapılanmalar ise bu halk desteğini kullanarak “paralel devlet” sistemine yöneldi.
Benim görebildiğim bu ana nokta doğru ise 15 Temmuz’dan hiçbir ders çıkarılamamış demektir. Bütün “paralel yapılar” yerinde durmaktadır; sadece kılık değiştirerek “anti FETÖ” amblemi taşımaktadırlar.
BALYOZLA DEĞİL FİKİRLE MÜCADELE
- FETÖ’yle mücadelede hangi aşamadayız?
FETÖ, kuruluş günlerinden itibaren hep ilmî, kültürel mücadele ile öne çıktı. Komünizmle Mücadele teşkilatlarından Nurculuk faaliyetlerine, medya kuruluşlarından eğitim sektörüne kadar hep bu sahada kendisini kamufle etti. 15 Temmuz kalkışmasını ve öncesindeki hükûmetle mücadele evrelerini saymazsak –çünkü artık onlar bir rüştünü ispat etme çıkışları idi- örgütü ayakta tutan noktanın “fikir” olduğu tartışılamaz. Binlerce örgüt evinde yapılan faaliyetler “silahlı eğitim” değil, “beyin yıkama” seansları idi.
Bu demektir ki, fikirle mücadele balyozla olmaz, fikirle olur. Hukuk dışına çıkanlara verilen ceza, suçtan caydırmaya yetmediği gibi, fikir sahibinin daha da bilenmesine yol açar. Nitekim, aradan geçen bunca yıla rağmen, inancından balyozla dönene ben rastlamadım. Örgütteki çatlamalar, kırılmalar, az da olsa uyanmalar; örgütün fikriyatına karşı olan fikirlerin onlara ulaşmasıyla mümkün olabilmiştir.
Üzülerek gördük ki, devletin bu örgütle mücadelesi sadece kısmi hukuk yolunun ötesine geçememiştir. Fikri mücadele hemen hiç yok hükmündedir. Milli Eğitim’de de Diyanet’te de sadra şifa bir mücadele olmamıştır.
Hukuk mücadelesinde ise örgütün “hıyanet ve ticaret” katmanları değil, daha çok “diyanet” katmanı hedef seçilmiştir. Bu ise, örgüte karşı olan halk kesimlerinin dahi antipatisini çekme yönünde istismar edilmiştir. Örgütün “siyaset, ekonomi, medya” ayağındaki kriptoların üzerine gidilmemiş, gidilen bazılarının serbest kalmalarında ise “FETÖ borsaları” dillere düşmüştür.
‘DESTEK GÖRMEMEK BİZİ DÜŞÜNDÜRÜYOR’
- Nurculuk içinde hâlâ FETÖ kalıntıları var mı? Siz bu durumlar nasıl mücadele ediyorsunuz?
Paralel Devlet Yapılanmasının en mühim ayağı, örgütün temelini teşkil eden Paralel Nurculuk Yapılanmasıdır. Bedîuzzamân (Said Nursi) hazretleri daha hayatta iken, onun kurmaya çalıştığı ve bu asırdaki hemen tek özgün yapı olan “Kur’ân esaslı Risâle-i Nûr ekolü” harekâtı üzerinde bir “Paralel Nurculuk” yeşertilmiştir. Bunun teferruatını Aydınlık’taki röportajda anlatmıştım. Hemen hemen bütün Nurcu gruplara sızılmış, özel yetiştirilmiş kalifiye elemanlarla “Gladyo eksenli Nurculuk ekolü” hazırlanmıştır.
Kendilerine “mutlak vekil” denen Nurcu liderler, elbirliği ile Fetullah Gülen’i bu ekolün “lideri” konumuna getirmişlerdir. Örgütün 2010’da başlayan iktidar mücadelesinden sonraki kıvrılmalar, devletin gücünden korkulduğu içindi. Evet, bugün Nurcular da diğer kripto yapılardakiler gibi “anti FETÖ” amblemi taşısalar da; fikir cihetiyle aynı bütünün parçalarıdır. Detay farklılıkları kimseyi şaşırtmamalıdır.
Molla Muhammed hocamızın dersleriyle şekillenen bizim arkadaşlarımız ise, FETÖ her yere hâkimken bile ona karşı ilmî mücadelesini yürütmüştü. Gerek Kur’ân derslerimizle gerek Tahşiye (Semendel) Yayınları bünyesinde çıkardığımız Kur’ân tefsîrleri ve Risâle-i Nûr şerhleri ile, bu terör örgütünün fikrî temelini çürütüyorduk. Bugün de aynı hizmetimize devam ediyoruz; ama devletin desteğini görememek bizi düşündürüyor!
‘DEVLETTE LİYAKAT ESAS OLMALI’
- Devlette yapılanan FETÖ’vari yapılara ve cemaatlere karşı nasıl önlem alınmalı?
Devlet tektir, yapısı da tek olmalıdır, bunun “paraleli, dikdörtgeni” olamaz! O hedefe giden bütün hareketler illegaldir, tedbir alması gereken de devletin kendisidir. Bunca istihbarat teşkilatları armut mu topluyor? Sayın Demirel’in deyimiyle: “Angola’daki harekâtı haber veren MİT, Ankara’dakini görmüyor mu?”
Cemaatlere gelince, orada da aynı şey geçerlidir. Her cemaatin bir özgün yapısı vardır ve onlar çoğunlukla yazılıdır. O grubun kurucu aklı, bunu yazıya dökmüştür. Burada devlet araya girecek, her cemaati kendi anatomik yapısının dışına çıkacak hareketlerden engelleyecektir. Sâdece “din hizmeti” verenlerin “dünyevî rant” kapılarını kapatacaktır. Cemaatler de devletin kendi kurum ve kuruluşları da şeffaf olacaktır.
En mühimi, devlette liyakat esas olmalı, ehliyet dışında hiçbir referans kabul görmemelidir.
Allah bu millete bir 15 Temmuz daha göstermesin derim. Teşekkür ederim.