Oyman’dan 40. sanat yılında yeni sergi: Ben Avrasya’nın yüzüyüm
'Bir Yokmuş’la Bitmeyen Masallar' sergisi Neriman Oyman’ın 40 yıllık sanat yolculuğuna odaklıyor. Sergi 2 Aralık’a kadar Tarihî Hüsrev Kethüda Hamamı’nda ziyaretçilerini bekliyor. Ressam Neriman Oyman’la hem sanat yolculuğunu hem de yeni sergisini konuştuk
Neriman Oyman’ın 40 yıllık sanat yolculuğuna odaklanan, küratörlüğünü Zeynep Öztürk’ün üstlendiği “Bir Yokmuş’la Bitmeyen Masallar” başlıklı sergi 2 Aralık’a kadar Tarihî Hüsrev Kethüda Hamamı’nda sanatseverleri ağırlayacak.
Doğaya, insana, yaşama, dünyaya ve evrene dair duygu ve düşüncelerini, farklı renk ve kombinasyonlarla buluşturup tuvaline yansıtan sanatçının resimleri; bir şiirin mısralarından sızan neşe ya da kederin, bir müziğin notalarından akan hazzın ya da hüznün düşsel bir forma, renge, desene dönüşmüş yansımalarını gözler önüne seriyor.
Ressam Neriman Oyman’la hem sanat yolculuğunu hem de yeni sergisini konuştuk.

‘RESİM DÜNYAYA ESLENİŞ ARACIM’
- İlk olarak 40 yıldır resimle uğraşıyorsunuz. Her fırça darbesinin bir keşif olduğunu söylüyorsunuz. Resim size göre nasıl bir sanat? Hangi yönü sizi cezbetti?
Benim için güçlü bir iletişim aracı yani bunu sanat yoluyla sağlıyorum. Ben bu iletişim aracını çok renkli çok sesli bana göre. Resim sıkışmış bir tuvalin içerisinde hasta olmuş bir şey değildir. Bu Resimlerim dili olan ve evrensel bir yapıya sahip. Çünkü mitoloji var içinde. Aynı zamanda insanlığa ait dertleri var. Sevinçleri var hüzünleri var. Resim bir yerde dünyaya sesleniş aracım.

DÜNYANIN ÖBÜR UCUNDAKİ İNSAN KENDİNDEN PARÇALAR BULACAKTIR
- “Bir Yokmuş’la Bitmeyen Masallar” sergisini açıyorsunuz. Biraz sergiden söz eder misiniz?
Ben masalların ressamı diye de anılıyorum. Bu topraklardan yola çıkarak bütün dünyaya seslendiğim masallardır. Yani dünyanın öbür ucundaki insan bu masala denk geldiğinde göz göze yüz yüze geldiğinde kendinden emin olun parçalar bulacaktır. Orada benim ilgimi çeken şey buydu. Aslında beni yola çıkaran da buydu insanlara nasıl yakın olabilirim sorusu. Ben bir Avrasyalıyım, Asyalıyım. Daha doğrusu Asya'nın yüzüyüm.
- Serginin yapılacağı yer tarihi Kethüda Hamamı. Özel bir anlamı var mı?
Benim için harika bir sürprizdi. Yeri de gördüm inanılmaz ilgimi çekti. Egzotik bir doku var. Daha doğrusu benim ilgimi çeken şey oradaki tarihi doku. Benim resimlerimle de örtüştü. Bir atmosfer yarattım.
‘BEN BU TOPRAKLARA AİTİM’
- Yakın zamanda bir biyografi kitabınız çıktı. “Kendini yaratan kadın”. Biraz kitaptan bahsetmek ister misiniz?
İzmirli bir sanatçımız yazarımız Ali Fuat Karaöz Beyefendi bir buçuk yıl kadar çalıştı. Bu kitap için İstanbul’a geldi ve röportajlar yaptık. Hatta yaşadığım yerlere çocukluk yerlerime alanlara evlere gittik. Roman tadında bir kitap ortaya çıktı.
- Son olarak okurlarımıza söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Ben bir masal anlatıcısıyım. Hiçbiri Kaf Dağı'nın ardından özenle bir valiz İçinde gelmedi. Hani hepsi hayata dair hayatın içinde. Bu masallar bir yokmuşla bitmiyor. Çünkü insanlık devam ettiği sürece, dünya döndükçe bu masallar yaşamaya devam edecek. Evrenselliğe inanan biri olarak ulusallığı unutmamak gerektiğini düşünüyorum. Ben bu topraklara aitim.