Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Özel sektör işletmeciliği halka pahalıya mal oluyor’

Yol-İş Sendikası İstanbul 1 Nolu Şube Başkanı Uçar, köprü ve otoyollarda kârlılığın yüksek olmasına rağmen, özelleştirmelerin vatandaşlar için pahalı, işçiler için ise güvencesiz çalışma koşulları getirdiğini söyledi.

‘Özel sektör işletmeciliği halka pahalıya mal oluyor’
ASLI ERİŞEN

Türkiye’de otoyol ve köprülerin özelleştirilmesi tartışmaları yeniden gündeme gelirken, Yol-İş Sendikası İstanbul 1 Nolu Şube Başkanı Ahmet Uçar, Ulusal Kanal’da hem çalışanları hem de vatandaşları ilgilendiren çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Uçar, otoyol ve köprülerin özel sektöre devrinin hem hizmetlerin pahalılaşmasına hem de iş güvencesinin ortadan kalkmasına yol açacağını söyledi. Özelleştirme girişimlerinin geçmişte olumsuz sonuçlar doğurduğunu hatırlatan Uçar, “Bugün aynı tabloyla karşı karşıyayız.” dedi.

Toplu iş sözleşmeleri ve vergi adaletsizliğine de dikkat çeken Uçar, işçilerin enflasyon karşısında ezildiğini, maaşların büyük kısmının vergiye gittiğini vurguladı. Ahmet Uçar şu değerlendirmeleri yaptı:

“Yol-İş’in faaliyet alanlarının bir kısmı otoyol ve köprülerde. Ben de eski bir otoyol çalışanıyım, uzun yıllar hizmet verdim. Özelleştirme konusunda satış olamayacağı yönünde bir yalanlama geldi. Tabii ki otoyolların mallarının satılması söz konusu değil, ancak belli bir süreliğine bakımlarının, onarımlarının ve işletilmesinin özel sektöre devri yapılmak isteniyor. Bu son derece sakıncalı bir durum. Hem çalışanlar açısından hem de ülkenin vatandaşları, İstanbul halkı açısından. Zaten özel sektör işletmeciliğinde yapılan otoyol ve köprüler mevcut. 18 Mart Çanakkale Köprüsü, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi Köprüsü özel sektör eliyle ‘yap-işlet-devret’ modeliyle işletiliyor. Kuzey Marmara, Niğde, İzmir otoyolları da özel sektör eliyle yapılan otoyol işletmeciliği. Bu işletmelerin faaliyetleri halkımıza çok pahalıya mal oluyor.

“Araçlar birden altıya kadar sınıflandırılmış durumda. En düşük olan otomobilden örnek verecek olursak; 15 Temmuz ve Fatih Sultan Mehmet Köprülerinde birinci sınıf araç geçişleri 47 TL. Ancak hemen yanı başındaki Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nde 80 TL olarak belirlenmiş. Burada günlük 135 bin araç geçişi var. Her geçen araç için vatandaş 80 TL ödüyor. Devletimiz de oraya ayrıca 158 TL sübvansiyon yapmış oluyor. Yani bu rakam yaklaşık 238 TL’ye gelmiş oluyor. Bir yerde 47 TL, bir yerde 238 TL fark oluşuyor. Dolayısıyla halkımız, özelleştirme sonucu bu hizmetleri çok daha pahalıya almış olacak.”

‘EN ÇOK İSTANBUL HALKINI ETKİLEYECEK’

“Türk halkından büyük paralar çıkacak ama en çok da İstanbul halkı etkilenecek. Bugüne kadar özelleştirmelerde anlatılanlarla ortaya çıkan sonuç, halkımız adına hayırlı şeyler olmadı. Özelleştirilen kurumlarda daha fazla fayda görecektik, daha iyi işçilikler olacaktı ama oralarda tam bir sömürü düzeni kuruldu. Madenlerde, TÜPRAŞ’ta vb. Burada da taşeronlaşma, güvencesiz çalışma gibi durumlarla karşılaşılacağı aşikâr. Geçmişte yapılanlar bugüne ışık tutuyor.”

‘HALKIMIZI DUYARLILIĞA DAVET EDİYORUM’

“Elimizde kalan son otoyol ve köprülerimizin özelleştirilmesi açısından halkımızı duyarlılığa davet ediyorum. Dokuz otoyol ve iki köprünün bu kapsama alındığı söyleniyor. Bu konuyla ilgili geçmişte zaten bir satış olmuştu. Ücreti yetersiz bulunduğu için iptal edilmişti. Osmangazi Köprüsü’nde birinci sınıf araç geçişi 795 TL, yani 55 dolara mal oluyor. Devlet ayrıca 1491 TL ekliyor. Günlük 41 bin araç garantisi var. Geçen yıl 53 bin araç geçmiş. Buna rağmen 569 milyon TL daha kamunun cebinden işverene para ödenmiş.

“Otoyollarda 563 işçi, 360 memurla hizmet veriliyor. Birçok hizmet de dışarıdan satın alınıyor. Geçen yıllarda köprülerin bakım ve onarımları yapıldı. 2024 yılı verilerine göre 1 milyar 996 milyon 716 bin TL toplam gideri var. 6 milyar 408 milyon 107 bin TL toplam geliri var. Net kâr 4 milyar 411 milyon 391 bin TL. Bu sadece bir bölgeye bağlı otoyolların kârı. Bir bölgeye bağlı köprülerin 169 milyon 567 bin TL geliri var. Özel sektörden alınan hizmetler dahil olmak üzere 771 bin TL gideri var. 47 TL geçiş rakamıyla bu özelleştirilmek istenen köprünün 3 milyar 830 milyon 990 bin TL geliri var. Mesele para kazanmaksa, böyle ucuz işletmede dahi kârlılık oranı mevcut. Eğitimde, sağlıkta olduğu gibi bunun da ücretsiz olması taraftarıyız. Ama bu sistem içerisinde illa kâr ve zarara bakılacaksa, daha ucuza hizmetle de devletin kasasına kâr giriyor. Burada çalışan 563 işçinin tamamı sendikalı, toplu sözleşmeli.”

‘TOPLU SÖZLEŞME BAĞITLANAMADI’

“Kamu Çerçeve Protokolü’nün çok uzun bir dönem işveren ve hükümet tarafından karşı teklif verilmemesinden dolayı mağduriyet oluşturdu.” diyen Uçar şöyle devam etti:

“Toplu sözleşmelerde maddi konular çok kısa konuşulabildi. Birçok sendika grev aşamasındayken toplu sözleşme görüşmesi yapmak durumunda kaldı. Genel Kamu Çerçeve Protokolü de birçok maddeden azade olarak tek bir madde üzerinden geldi. İlk verilen teklifler sıkıntılıydı. Yapılan eylemsellikle birinci altı ay için yüzde 24, ikinci altı ay için yüzde 11, diğer aylar için enflasyon farkına göre artış verildi. Sözleşmelerin ve protokolün içerisinde vergi dilimlerinin düzenlenmesi, KYK ile kadroya geçirilen arkadaşlarımızla ilgili düzenleme yok. Eş durumundan dahi tayin hakkı yok. Hâlâ KİT’ler ve Karayolları başta olmak üzere birçok kurumda kadroya geçmeyi bekleyen taşeron işçisi var. Bunlar tekliflerin içindeydi ama görüşülüp değerlendirilemedi.

“Bizim toplu sözleşmemiz de 17 Eylül tarihi itibarıyla imzalandı. Fakat hâlâ işçi arkadaşlarımız alacaklarını bekliyor. En kısa sürede bu süreç bitmeli. Geçen yıl 1 Mart’ta sözleşmeleri başlayan karayolu işçileri, geçen yıl eylül ayından bu yıla kadar aynı maaşla çalışıyor. Çok büyük bir enflasyon baskısı var. Çok ciddi bir vergi baskısı var.

“Kamu Çerçeve Protokolü görüşmelerine artık bir tarih konulmalı. Bu protokol bağıtlanmadığı için toplu sözleşme görüşmeleri anlamsız hale geliyor. Bunun sıkıntısını çalışanlar çekiyor. Üstelik çok büyük bir artış olmadığı, hatta eksiliş olduğu görülüyor. Ocaktan bu yana inanmadığımız TÜİK’in açıkladığı ocak-temmuz enflasyonu yüzde 16,67. Gelir vergisi de yüzde 27’lik dilimde. Yüzde 24’lük artıştan hiçbir şey kalmadı. Yüzde 29’luk bir eksilişteyiz.”

‘Maaşın çoğu vergilere gidiyor’

Ahmet Uçar adaletsiz vergi dilimine ilişkin de şu ifadeleri kullandı:

“Vergiler ekim ve kasım ayında yeniden değerlendirilecek. Bu gelir vergisi artışıyla ilgili mutlaka gerçekçi bir düzenleme yapılmalı. 2025 yılı için geçerli olan birinci dilim 158 bin TL, ikinci dilim 330 bin TL, dördüncü dilim 1 milyon 200 bin TL brüt. Bunlar son derece yetersiz. özellikle birinci ve ikinci dilim. İşçiler ikinci ayda yüzde 20’lik dilime, dördüncü, beşinci ayda yüzde 27’lik dilime giriyorlar. İş gücüne en çok ihtiyaç duyulan selde, orman yangınlarında, depremlerde, kar mücadelelerinde fazla mesai yaptırılan arkadaşlarımız. Toplu sözleşme haklarını alacakları dilimde yüzde 35’lik vergi dilimine giriyorlar. Paranın üçte ikisi işçinin cebine gelmeden vergiye gidiyor. Bu, işçilerin kanayan bir yarası. Bu kadar vergiyi sadece işçiler veriyor. Memurlarımızdaki uygulamadan dolayı büyük bir çoğunluğu vergiden azade. Belli bir oranda kök maaş alıyorlar. Yüzde 32’si kök maaş geri kalan ödemelerin tamamı seyyanen, ek ödeme gibi farklı ödemelerden de gelir vergisi ve sigorta primi kesilmiyor. Memur net maaş alıyormuş gibi gözüküyor ama onlarda da şu sıkıntı var; emekli olduklarında ek ödemelerde kesinti olmadığı için maaşları aşağıya düşüyor.”

otoyol