Paslanmaz çelikte Anti-Damping uyarısı: Yanlış vergi 1 milyon kişiyi vurur
İthal paslanmaz çeliğe yönelik yürütülen anti-damping soruşturmasına ilişkin açıklama yapan sektör temsilcileri, olası ek vergi kararının üretim ve ihracatı olumsuz etkileyerek 1 milyon kişiyi zor durumda bırakacağını belirtti.
Ticaret Bakanlığının Posco Assan’ın başvurusu üzerine ithal paslanmaz çeliğe yönelik başlattığı anti-damping soruşturmasında sona gelinirken, paslanmaz çelik kullanan sektörleri temsil eden STK’lar dün ortak açıklama yaptı. Sektör temsilcileri, olası ek vergi kararının üretim, ihracat, istihdam ve enflasyon üzerinde ağır sonuçlar doğuracağı uyarısında bulundu.
‘BİR ŞİRKET İÇİN 300 BİN KİŞİ İŞSİZ KALMAMALI’
Endüstriyel Mutfak, Çamaşırhane, Servis ve Ekipmanları Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TUSİD) Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Topuz, sektörlerin aleyhine karar beklemediklerini belirterek şöyle konuştu:
“Paslanmaz çelik konusundaki anti-damping kararının 1 ay içinde açıklanmasını bekliyoruz. Paslanmaz çelik kullanan sektörlerin aleyhine bir karar çıkmayacağına, sadece bir şirketin geleceği için 1 milyon kişiye istihdam sağlayan sektörlerin zor durumda bırakılmayacağına inanıyoruz. Olumsuz bir karar halinde birçok işletme ciddi ölçüde işçi çıkarmak zorunda kalacak, yaklaşık 300 bin kişi işini kaybedecek. Getirilecek ek vergi ise paslanmaz çelik kullanılan tüm ürünlerde zam demek; bu da iç pazarda en az yüzde 25 ciro kaybı ve ihracatta 1,5 milyar dolarlık hacim düşüşü anlamına geliyor. Zaten fiyat rekabetinde zorlanan sektörler için bu durumda rekabet imkânı kalmayacak. Bu nedenle Ticaret Bakanlığı’nın 250–300 bin kişinin işsiz kalmasına, enflasyonun artmasına, iç pazarın daralmasına ve 5,5 milyar dolarlık ihracata engel olacak bir karar almayacağına inanıyoruz.”
Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği (EVSİD) Yönetim Kurulu Başkanı Talha Özger ise Türkiye’de üretilmeyen bir ham maddeye ek vergi getirilmesini “yanlış adım” olarak nitelendirerek, “Bu zor dönemde destekleri konuşmamız gerekirken ek vergi gelmemesi için uğraşıyoruz. Türkiye’de üretilmeyen bir ham maddenin üzerine vergi konmasını doğru bulmuyoruz; bu yanlıştan acilen dönülmeli. Bir ürünü alıp işliyor, katma değer yaratıyoruz; daha çok üretip ‘Made in Türkiye’ algısını güçlendirmemiz gerekiyor.” dedi.
’13 YILDIR EVE GİREN HER ÜRÜN YÜZDE 12 PAHALI’
Ev ve Mutfak Eşyaları Federasyonu (EVFED) Yönetim Kurulu Başkanı Güçlü Kaplangı, mevcut gümrük vergisinin sektöre yıllardır rekabet kaybı yazdığını vurgulayarak şunları söyledi:
“EVFED olarak Türkiye’de 26 milyar dolar ihracat, 21 milyar dolar ithalat yapan sektörlerin çatı organizasyonuyuz. Yaşanan durumu sektörler için ‘ölümcül’ olarak nitelendiriyoruz.
“13 yıl önce yabancı sermayeli bir firma ‘Türkiye’de paslanmaz çeliği cevherden imal edeceğim.’ diyerek söz verdi; bununla birlikte konulan gümrük vergisi yıllar içinde değişmekle birlikte şu anda yüzde 12 olarak devam ediyor. Bu durum zaten bize küresel rekabette çok büyük sıkıntılar yaratırken, iç pazarda da elimizi kolumuzu bağlıyor. Yani yıllardır bu sektörlerdeki tüm ürünler yüzde 12 pahalı üretiliyor.
“Sırf anti-damping vergisinin rüzgârı bile özellikle mutfak eşyaları, züccaciye ve endüstriyel mutfakta 800 milyon dolarlık dış ticarette ithalat artışına yol açtı. Anti-damping vergisi gelmesi durumunda, dünyada sayılı sektörler arasına soktuğumuz mutfak eşyalarını, züccaciyeyi, paslanmaz çelik ürünlerini kaybetme noktasına geleceğiz. Bu bizim için kabul edilebilir bir durum değil.”
‘TÜKETİCİ CEZALANDIRILMASIN’
Züccaciyeciler Derneği (ZÜCDER) Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ahmet Acar, ham maddeye ek verginin enflasyon ve rekabet üzerinde yaratacağı baskıya işaret ederek:
“Ham madde üreticileri desteklenmeli; ancak ek vergiyle korumaya almak doğru olmaz. Ham maddeye gelecek ek vergiler içeride enflasyonu artırır, ihracatta rekabet gücümüzü zayıflatır ve ham madde üreticilerine gereğinden fazla kazanç sağlar.” diye konuştu.
Gelişen Ev & Yaşam Eşyası Markaları Derneği (GEEM) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çığır Şahin de anti-damping kaynaklı ek maliyetlerin doğrudan raf fiyatlarına yansıyacağını söyleyerek şöyle devam etti:
“Paslanmaz çelik; tencere, tava, çatal-kaşık, bıçak ve geniş HoReCa/gastronomi ürün gamının ana hammaddesi. Anti-damping kaynaklı her ek maliyet, perakende fiyatlarına zincirleme biçimde yansır. Olası bir ek vergi kararının perakende fiyatlarını en az yüzde 20, yılbaşında devreye girecek maliyetlerle birlikte yüzde 50 ve üzeri artırmasını bekliyoruz. Bu durum iç pazarda rekabeti zayıflatır, ithal mamulleri öne çıkarır, hane halkının bütçesini ve zaten bıçak sırtında ilerleyen üreticileri daha da zorlar. Haksız rekabete karşıyız; ancak yanlış tasarlanmış koruma önlemleri üretimi korumak yerine tüketiciyi cezalandırmamalı.”
‘Ek vergi gelirse gümrük sıfırlanmalı’
Paslanmaz Sanayici ve İş Adamları Derneği (PASİD) Yönetim Kurulu Basın Sözcüsü Barış Yılmaz, farklı ülkelere farklı oranlarda ek vergi ihtimaline dikkat çekerek şu değerlendirmeyi yaptı:
“Beklentimiz tabii ki ek bir vergi gelmemesi. Ancak farklı ülkelerdeki farklı işletmelere, farklı oranlarda ek vergi kararı da çıkabilir. Bu oranlar yüzde 3, yüzde 6 ve yüzde 8 gibi oranlarda farklılık gösterebilir; yüzde 12’lik vergiye ek olarak gelebilir.
Anti-damping soruşturması sonrası ek vergi kararı çıkarsa tüm sektörler etkileneceği için burada 1 milyon kişiye istihdam sağlayan sektörleri zor durumda bırakmayacak şekilde ilerlenmelidir. Anti-damping soruşturmasında sektörlerimiz için olumsuz bir karar çıkarsa yapılması gereken, yüzde 12 olan gümrük vergisinin düşürülmesi ya da sıfırlanmasıdır.”
PASDER Genel Sekreteri Fatih R. Köksal da, Türkiye’de ihtiyaç duyulan paslanmaz çelik arzı ve kalite çeşitliliğinin henüz oluşmadığını hatırlatarak, damping soruşturmasının “önlemsiz kapatılması” talebini yineledi.
Cumhurbaşkanı’ndan randevu talebi
STK’lar, süreç boyunca Cumhurbaşkanlığı ve ekonomi yönetimiyle temas yürüttüklerini belirtti. EVFED Başkanı Güçlü Kaplangı, “Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, bakan yardımcıları ve ilgili genel müdürlüklerle görüştük. Federasyonumuzun ve derneklerimizin görüşlerini birinci ağızdan ilettik. Son olarak 23 Eylül 2025’te tüm derneklerimizle birlikte Cumhurbaşkanımıza resmi randevu talebimizi ulaştırdık. Yoğun gündemi arasında en kısa sürede kendileriyle görüşebileceğimize inanıyoruz.”
diyerek, kararın “Türkiye’de üretim, istihdam ve ihracatı birlikte koruyan bir çerçevede” sonuçlanmasını beklediklerini ifade etti.