Riyad'da uzlaşma, Ankara'da NATO şemsiyesi! Zelenskiy: 'Erdoğan NATO üyeliğimizi destekliyor'
Zelenskiy'e göre Erdoğan, Kiev'in NATO üyeliğini destekliyor. Bu mesele, Ukrayna ihtilafını başlatan temel sorun. Riyad'da barış için olumlu adımlar atılırken, ABD'nin dahi desteklemediği NATO hamlesi savaşın sonsuz bir döngüye girmesi ve Türkiye için tehditlerin katlanması anlamına geliyor.


Ukrayna lideri Volodimir Zelenskiy salı günü Beştepe'de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı görüşmenin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Zelenskiy'in en ilgi çekici ifadesi Ukrayna'nın NATO'ya katılımına Erdoğan'ın da destek verdiğini söylemesi oldu. İkili Temmuz 2023'te bir araya geldiğinde Erdoğan, "Ukrayna’nın NATO üyeliğini hak ettiğini” savunmuştu.
MANZARA
Yunanistan'ın dişlerine kadar silahlandığı, kuzeybatı sınırımızda büyük bir NATO gücünün bulunduğu; siyasi kriz içindeki Romanya'nın gerçek bir Atlantik üssüne dönüştüğü; Gürcistan ve Sırbistan'da renkli devrim provalarının yapıldığı; Ermenistan'ın Avrupa Birliği'ne yanaştığı; enerji yollarının hiç olmadığı kadar tehlikeye girdiği; Güney Kıbrıs'ın başta İsrail olmak üzere bölge ülkeleriyle Türkiye'nin çıkarlarıyla çatışan anlaşmalar imzaladığı; Suriye'deki belirsizliğin sürdüğü ve belki de en çarpıcısı Washington'ın bile Kiev'in bloka üyeliğini reddettiği bir dönemde Ankara'nın NATO'yu bölgeye daha fazla nüfuz etmesi için Ukrayna'ya davet etmesi şüphesiz ki büyük tartışmalara neden olacak.
Kaybeden ata oynamak ne kadar mantıklı sorusu idarecilere yöneltilecek.
'NATO YOKSA GARANTİ YOK'

Konuyu irdelemeden önce Zelenskiy'in NATO hakkındaki açıklamalarına bir göz atalım:
“Savaşın bitirilmesi en önemli konu. Ama şu an konuştuğumuz konu garantilerse eğer, yeniden savaş olmaması için biz NATO üyeliğinden söz ettik. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bunu biliyor, o da desteklediğini söyledi. Bunun önemini anlıyor, Avrupa liderlerinin yüzde 99’u da bizim NATO üyeliğimizi destekliyor. Slovakya, Almanya, Macaristan ve ABD henüz desteklemiyor. Ancak herkesin fikrini etkileyen ABD etkeni var, bunu biliyoruz. Eğer NATO olmayacaksa hangi garantilerden söz edeceğiz.
“Evet bizim güçlü bir ordumuz var, bunun için sürekli silaha ve paraya, ekonomik güvenlik garantilerine ihtiyacımız olacak. Bunun için Avrupa Birliği gibi büyük bir pazara katılmalıyız.
“Üçüncü olarak da herkes eminse Putin’in savaşa dönmeyecekse, madem savaşı bitiriyorsak neden biz Ukrayna’ya kuvvetlerin yerleşmesinden çekinelim. Bu nedenle güçlü ordulara sahip güçlü ülkelerin, Türkiye de dahil, güvenlik garantilerinin bu boyutun da Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile konuştuk.”

İHTİLAFI BAŞLATAN ANA NEDEN
Moskova'nın 24 Şubat 2022'de Ukrayna'da başlattığı Özel Askeri Operasyon (ÖAO)'un temel nedenlerinden biri Atlantik ittifakını Rus sınırlarına doğru genişleme hamlesiydi. Bugüne kadar başta Devlet Başkanı Vladimir Putin olmak üzere Rus yetkililer, Ukrayna'nın talebinin asla kabul görmeyeceğini defalarca dile getirmekle yetinmedi ayrıca herhangi bir barış müzakeresinde NATO'ya katılım konusunun tartışmaya kapalı olduğunu da vurguladı. Dolayısıyla NATO hamlesi savaşı sona erdirmeye değil, sürdürmeye yönelik bir girişim olarak dikkat çekiyor.
Gerek Zelenskiy gerek Erdoğan'ın çatışmayı noktalama “istekleri” ile derin bir çelişki oluşturuyor.
'İYİCE AYRINTILANDIRDIK'
Salı günü Riyad'da oldukça olumlu geçtiği anlaşılan üst düzey Rus-ABD zirvesinden sonra Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Amerikan tarafının “Rusya'nın pozisyonunu artık daha net bir şekilde anladığına” inanmak için sebepleri olduğunu zira Putin'in sayısız açıklamasından alıntılanan spesifik örneklerle meselenin “iyice ayrıntılandırıldığını” belirtti.
'AVRUPA ZEHİRLENMEYE DEVAM EDECEK'

Dışişleri Sözcüsü Mariya Zaharova Amerikalı diplomatlarla görüşmenin ardından daha spesifik konuşarak, Ukrayna'nın olası NATO üyeliğinin Rusya'nın güvenliğine “ciddi tehditler” oluşturacağı ve Avrupa için “feci sonuçları” tetikleyebileceği için Moskova açısından “kabul edilemez” olduğunu bir kez daha açıkladı.
Zaharova, 2008 yılında Romanya'nın başkenti Bükreş'te düzenlenen NATO zirvesinde, ittifakın Kiev'e verdiği üyelik sözünden vazgeçmesi gerektiğini belirtti. Bu girişimden vazgeçilmediği takdirde “sorunun Avrupa kıtasındaki atmosferi zehirlemeye devam edeceğinin” altını çizdi.
MERKEL'İN İTİRAFI
O dönemde Kiev'in başvurusuna karşı çıkan eski Alman Şansölyesi Angela Merkel geçen yıl, 2018 zirvesinde Ukrayna ve Gürcistan'ın “NATO üyesi olacağı” yönünde verilen sözün Moskova'ya yönelik bir kışkırtma olduğunu itiraf etmişti.
NATO geçen yıl Ukrayna'nın üyeliğe giden “geri dönülmez” bir yolda olduğunu açıklamasına rağmen herhangi bir zaman çizelgesi vermekten bugüne kadar kaçındı. NATO üyelerinin büyük kısmı Kiev'i siyasi ve askeri olarak desteklemekle birlikte, Ukrayna'nın bloka katılmadan önce Rusya ile olan anlaşmazlığı çözmek de dahil olmak üzere bazı koşulları yerine getirmesi gerektiğinde ısrar ediyor.
TRUMP DAHİ KAPIYI KAPATTI
ABD Başkanı Donald Trump Ocak ayında Ukrayna'nın NATO'nun bir parçası olmaması gerektiği yönündeki Rus duruşunu anladığını belirtti. Moskova'nın pozisyonunun uzun zamandır "taşa yazılmış" olduğunu ancak Joe Biden'ın bunu görmezden gelerek mevcut çatışmaya katkıda bulunduğunu kaydetti.
Trump şunları da sözlerine ekledi:
"Biden bir yerde, '(Ukrayna) NATO'ya katılabilmeli' dedi. O zaman Rusya'nın hemen kapısının önünde birileri olacak anlamına gelir, onların bu konudaki duygularını anlayabiliyorum."
Trump bu ayın başlarında Kiev'in üyeliğine desteklemeyeceğini yinelerken, geçen hafta Putin ile yaptığı telefon görüşmesinin ardından Ukrayna'nın NATO'ya katılmasını “pratik” bulmadığını ifade etti. Pentagon Şefi Pete Hegseth de kısa süre önce Kiev'in NATO hedeflerini “gerçekçi değil” sözleriyle değerlendirdi.
'ABD'Yİ DÜŞMAN OLARAK GÖRÜYOR'
ABD ile Avrupa sadece NATO konusunda değil, Ukrayna ihtilafına bakış açısısı olarak da birbirine girmiş durumda. Financial Times köşe yazarı Gideon Rachman geçen hafta sonu yapılan Münih Güvenlik Konferansı'na katıldıktan sonra çoğunluğun görüşünün Amerika'nın artık “Avrupa için bir tehdit olduğu yönünde” diye yazdı. Rachman yaşadığı şu diyaloğa dikkat çekti:
“Kıdemli bir diplomat bana 'Artık çok açık, Avrupa yalnız.' dedi. ABD'yi artık bir düşman olarak görüp görmediğini sorduğumda, 'Evet' diye yanıtladı.”
SİCİLLERİ BELLİ

Biden döneminde Avrupa ülkeleri ABD ile birlikte savaşın devam etmesi için gereken her hamleyi yaptı. Bugün yeni Washington yönetimi bu çizgiden tamamen kopmuş durumda. Gerek 2014'te ve 2015'teki Minsk 1 ve 2 anlaşmaları gerekse 2022 Mart ayındaki İstanbul barış görüşmelerini baltaladıkları için haklı olarak Biden döneminden kalma Batı yaklaşımını masadan uzak tutuyor.
Yine Merkel daha önce Minsk anlaşmalarının Ukrayna'nın çatışmaya hazırlanması için zaman kazanmak amacıyla yapıldığını açıklamıştı. 2022'deki İstanbul görüşmeleri ise imza aşamasına geldiğinde Biden yönetimi ve dönemin İngiliz Başbakanı Boris Johnson tarafından sabote edildiği artık Batılı yetkililerin açıklamarıyla da sabit.
TERS İSTİKAMET
Peki Türkiye bu işin hangi noktasında konumlanmak istiyor? Sağlam temeller üzerine kurulmuş bir barış anlaşmasıyla en azından kuzeyimizin huzura ve istikrara kavuşmasını mı yoksa NATO'nun bölgemize daha fazla sızarak daha çok kargaşa, çatışma ve huzursuzluk getirmesini mi? Kiev'i savaşa sürükleyen esas güç ABD dahi Rusya'nın “yaşamsal” talebini görmezden gelemezken, NATO'yu Ukrayna'ya davet etmek, küresel rüzgarların tersi istikamette hareket etmek Türkiye'ye ne gibi faydalar sağlayacak? İşte önümüzdeki günlerin gündemi bu sorular olacak.