Sabır taştı! Suriye’nin doğusu SDG’yi istemiyor
Şam yönetimi ile SDG arasında yürütülen müzakerelerden sonuç çıkmamasının akabinde bölgede silahlı çatışmalar yaşanmaya başladı. Suriye’nin doğusundaki Arap aşiretleri, SDG’nin ayrılıkçı politikalarına tepki göstererek devlete katılma çağrılarını yineledi.
Suriye’de Şam yönetimi ile PYD/SDG arasında yürütülen müzakerelerin sonuçsuz kalmasının ardından Suriye’nin kuzeydoğusundaki yerel aşiretler SDG’nin işgal ettiği bölgelerden çıkması için uzun süredir yaptıkları çağrılarını yineledi. SDG’ye verilen sürenin sonuna gelindiğini söyleyen Arap aşiretleri, SDG’nin kontrol noktalarını hedef alacaklarını ilan etti. İlanın akabinde, Arap aşiretleri ile SDG arasında çatışmalar meydana geldi.
Bölgedeki Arap aşiretleri SDG’yi Arap topluluklarına ayrımcılık yapmak, yerel yönetimde Arapları dışlamak ve petrol ile su gibi kaynakları tekeline almakla suçluyor. Bölgedeki kaynaklar, halkın devlete katılım talebinin yükseldiğini kaydederken, SDG ise kendi denetimini korumakta ısrara devam ediyor. Şarku’l Avsat’a konuşan yerel kaynaklar, SDG’ye yönelik tepkilerin giderek arttığını, özellikle Arap aşiretlerinin, “yabancı vesayet” ve “Suriye’den ayrılma” anlamına gelen projelere karşı çıktığını ifade etti. Kaynaklar, “Suriye halkının tüm bileşenlerinin devlete katılması gerektiğini” vurgularken, aşiret üyelerinin, kendilerini temsil etmeyen ve marjinalleştiren bir yapının parçası olmaya zorlandıklarını belirtti.
Son gelişmeler üzerine, Arap aşiretlerinin ileri gelenleri, Uluslararası Koalisyon’a hitaben yaptıkları açıklamada, SDG’ye ve devlet dışındaki tüm silahlı gruplara verilen desteğin kesilmesini talep etti. Deyrezor Valisi de müzakerelerin başarısız kalması halinde askeri seçeneğin gündeme geleceğini ifade etti.
ŞİDDETLİ ÇATIŞMALAR YAŞANDI
Saha kaynaklarının aktardığına göre, Deyrezor’un doğusunda, son günlerde güvenlik durumu hızla kötüleşti. Cumartesi akşamı yerel aşirete bağlı gruplar, Abu Hamam kasabasında SDG’ye ait bir askeri aracı makineli tüfeklerle hedef aldı. Saldırının ardından SDG, bölgeye askeri takviye gönderirken, geniş çaplı bir güvenlik alarmı ilan verildi.
Benzer şekilde, Diban ve Tayana kasabaları arasındaki “Dibs” kontrol noktasına da makineli tüfeklerle düzenlenen saldırıda SDG’ye kayıplar verdirildiği belirtiliyor. Çatışmalar sonrası bölgede tansiyon tırmanırken, net kayıp sayısı hakkında açıklama yapılmadı.
Öte yandan, Fırat Nehri üzerindeki Eşara Köprüsü çevresinde de Suriye Ordusu ile SDG arasında çatışmalar yaşandığı çeşitli Suriye medyası kaynaklarınca kaydedildi. Her iki taraf da orta ve hafif silahlarla birbirine ateş açtı. Çatışmanın genişleme potansiyeline dikkat çekilirken, kesin kayıp bilgisi paylaşılmadı.
Gerginliğin artması üzerine Suriye Ordusu, Deyrezor’a askeri yığınak yaptı. Suriye Televizyonu’nun aktardığına göre, Savunma Bakanlığı, Halep kırsalından Deyrezor’a 86. Tümen’den takviye kuvvetler gönderdi. Bu birlikler, Deyrezor kentinden Irak sınırındaki El-Bukemal kentine kadar uzanan Fırat Nehri üzerindeki gayriresmi nehir geçitlerinin büyük bölümünü kapattı. Eşara şehrindeki tek geçiş noktası da güvenlik endişeleri nedeniyle toprak setlerle kapatıldı.
Suriye Ordusu ayrıca Rakka kentine de çok sayıda birlik gönderdi. SDG üç gün önce Rakka’da elektrik direklerini kaçırırken görüntülenmiş, Rakka’daki yerel halk SDG’ye karşı eylem çağrısı yapmıştı.
Perşembe günü Halep’in doğusundaki Deir Hafir cephesinde çıkan çatışmalarda SDG’ye bağlı iki kişinin hayatını kaybetmesi, tansiyonun sadece Deyrezor ile sınırlı kalmayabileceğini gösteriyor.
Washington liderliğindeki Uluslararası Koalisyon’un helikopterlerle bölgeyi yakından izlediği, ancak şimdilik açık bir geniş çaplı çatışmanın işaretlerinin net şekilde görülmediği ifade ediliyor. Ancak hem Arap aşiretlerinin devlete dönme çağrısı hem de karşılıklı askeri hareketlilik, bölgede yeni bir çatışma dalgası yaşanabileceğine dair endişeleri artırıyor.
En son ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, SDG’nin entegrasyon sürecine dair önemli açıklamalarda bulunmuştu. Barrack, New York’ta düzenlediği basın toplantısının ardından değerlendirmelerde bulunarak, SDG’nin entegrasyonda gecikmesi durumunda hem Ankara hem de Şam yönetimiyle ciddi sorunlar yaşayabileceğini söylemişti.
‘Şara, Abdi ile görüşmedi’
Suriye üzerine çalışan gazetecilerden Hediye Levent, beş gün önce Şam’daki Halk Sarayı’nda yapılan Şam-SDG görüşmesinde Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın SDG’nin sözde komutanı Mazlum Abdi ile görüşmediğini yazdı. Levent, ayrıca “Şam-Öz Yönetim-SDG ilişkilerine biraz geniş perspektiften bakıldığında kısa sürede çözülemeyecek birçok sorunun olduğu söylenebilir.” ifadelerini kullandı. Levent’e göre Amerikalılar ne SDG’den vazgeçmek istiyor ne de Türkiye’yi daha fazla kızdırmak. “Amerikan tarafı birkaç aydır ara formül arayışındaydı ve Şam’daki son toplantı organizasyonu da bir çeşit oldubitti ile bu işe son şeklinin verilmesi hedefiyle yapılmış gibi görünüyor.” diyen Levent yazısını şu özetle tamamlıyor:
“Amerikan tarafı bu meselenin bir an önce çözülmesini istiyor. Barrack’ın öz yönetim-SDG heyetine ‘Suriye’de federasyona uzanan bir sistem olmaz’ dediği göz önüne alındığında Amerikalıların Suriye’den çekilirken geride müttefik olarak SDG’yi bırakmak istediği ancak diğer taraftan da SDG-Şam ilişkisini kurmaya çalıştığı açık. Amerika açısından öz yönetimin kalması ya da kendini lağvetmesi önemli değil. Hatta Kürt kaynaklar Türkiye’nin öfkesinin yatıştırılması için SDG’nin adının değiştirilmesi, yapısının revize edilmesi gibi adımlar da atılabileceğini söylüyor. Ancak Ankara açısından SDG’nin adı değiştirilse de yüzde 99’u Arap savaşçılardan oluşsa da hâlâ Kürtler tarafından kurulmuş bir yapı ve bölgedeki yeni şartların Kürtler açısından da fırsat olarak değerlendirildiği gelişmeler Ankara’nın tedirginliğini körüklüyor.”
