Seyyit Nezir, Cemal Süreya’yı anlattı: Emperyalizmin saldırısını en içten duyan bir şairdi
Türk Şiiri’nin kilometre taşlarından biri olan Cemal Süreya 94 yaşında anılmaya devam ediyor. Cemal Süreya Kültür Sanat Derneği Başkanı Seyyit Nezir, usta şairin anlamı dışlamadığını ve özellikle de emperyalizmin yarattığı yabancılaşmaya şiiriyle tavır aldığını vurguladı
Türk Şiiri’nin usta isimlerinden Cemal Süreya 94. yaşında unutulmadı. İkinci Yeni hareketinin içinde yer alan Süreya, Türk Edebiyatına hem dil hem de öz açısından özgün katkılar yaptı. “555K”, “Üvercinka” gibi şiirleriyle bilinen Süreya aynı zamanda iyi bir köşe yazarıydı. 1978 yılında Aydınlık’ta “Paçal” adlı köşesinde yazılar yazan Süreya, 1980 sonrasında Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in Genel Yayın Yönetmenliğini ve Baş Yazarlığını yaptığı 2000’e Doğru dergisinde portreler yazdı. Süreya’nın bu yazıları daha sonra “99 Yüz” adıyla kitap haline getirildi.
Cemal Süreya’yı yakından bilen şairlerden birisi DE Seyyit Nezir. Cemal Süreya Kültür Sanat Derneği’nin başkanlığını sürdürüyor. Dernek, usta şairin mirasını geleceğe taşırken Türk Şiiri’nin ilerlemesini hedefliyor.
Usta Şair Seyyit Nezir’le Cemal Süreya’yı konuştuk.
GÜNDELİK YAŞAM DERDİ GENÇLERİ SANATTAN UZAKLAŞTIRIYOR
- Cemal Süreya’yı 94 yaşında anıyorsunuz. Ne yazık ki bu yıl, 28 Temmuz'da Kızkulesi'ndeki anmayı yakıcı sıcakların ağır sıkıntılara yol açabileceği kaygısıyla 28 Eylül'e ertelediniz. Öncelikle oradan başlayalım. Cemal Süreya Kültür Sanat Derneği neler yapıyor?
Kovid-19 sürecinde yaş kısıtları nedeniyle çok sıkıntı çektik. Üvercinka’nın hazırlığı, basımı, dağıtımı sıkıntılarla yürüdü. 2020 Mart'ında oluşturduğumuz imece sayesinde dergiyi sürdürmeyi başardık. Kısa zamanda toparlanıp kültür sanat etkinliklerimizi başta kitap fuarları ve kültür merkezleri olmak üzere İstanbul, İzmir, Bursa, Eskişehir illerinde, Trakya'nın il ve ilçelerindeki birçok zeminde geliştirip yaygınlaştırdık. Ama hakçası, gençleri kültür sanat alanında örgütlenmeye ve etkinliklerde görev üstlenmeye yöneltemedik. Var olan üyelerinse çoğu 65 yaşın üstünde... Bu olumsuzluğu aşmaya çalışıyoruz. Sanat uğraşı özgür zaman gerektiriyor. İşsizliğin sürekli arttığı bir ülkede, gündelik yaşam derdindeki gençler sanat ve kültüre zaman ayıramıyor.
CEMAL SÜREYA VE İKİNCİ YENİ’NİN BUGÜNKÜ ANLAMI
- Cemal Süreya’nın şiirdeki yeri nedir? Özellikle de günümüz şiirine etkisi sürüyor mu?
Tevfik Fikret'le başlayıp Ahmet Haşim ve Yahya Kemal'le ivme kazanan, Nâzım Hikmet'le evrensel yükselişe geçen Modern Türk Şiiri, önce Orhan Veli ve Garip, daha sonra Edip Cansever, Cemal Süreya, Turgut Uyar, İlhan Berk, Ece Ayhan gibi şairlerin İkinci Yeni açılımıyla doruğa çıktı.
Ataol Behramoğlu ve arkadaşlarının Ant'taki (1969) devrimci çıkışları güçlü bir senteze öncülük etti. 1980'lerin sonlarına kadar evrensel yükselişini sürdüren Modern Türk Şiiri, 1990'larda postmodernizmle gelen çöküş dalgasıyla içerik ve biçim yönünden epeyi değer yitimine uğradı. Cemal Süreya’nın olumlu karşıladığı Yenibütün, bu çöküşün yol açtığı şiir ortamına karşı gerekli bir tavır önerse de küresel dalgayı aşamadı. Bugün gençlerin Cemal Süreya ve İkinci Yeni'yi sahiplenişleri, yerinde ve anlamlıdır. Şiirin modernist çizgilerle ilerleyeceğinin işaretidir.
CEMAL SÜREYA ANLAMI DIŞLAMADI
- Cemal Süreya’yı hep aşk şiirleriyle biliyor okur. Ama aslında dilsel anlamda da bir değişimin öncüsü konumunda.
1950'lerde sanat tüm dünyada bir yarılmaya sürüklendi: Anlamı ikinci planda tutarak yaşamı emek süreçlerinin dışında arayan, biçimci çabalarla kapitalizmin yörüngesine takılan, eksenini yitirmiş bir sanat gerçekte hem ereğinden hem toplumdan kopuşa kapılmıştı. Buna karşılık emek saflarından kopmaksızın, yenileşmeyi hem içerik hem biçim alanında sürdürürken birikim ve geleneği de üstlenen sanat asıl ereğinden ve işlevinden uzaklaşmadı. Cemal Süreya; tematik olsun, teknik olsun, anlamı karanlığa gömmek yerine, karanlıkta parlayan yıldız olarak tasarladı.
Hem sözcüğü hem dize ve imgeyi hem tek tek şiirlerde hem şairin toplam yapıtında gözetti, bu bağlamda şiirini her konu ve anlatımda her türlü yeniliğe açtı. Nitekim Nâzım da Saman Sarısı, Havana Röportajı, Yılbaşı Ağacı vb son şiirlerinde bu tematik ve teknik açılımların evrensel çapta güçlü örneklerini verdi. Kaldı ki ülkemizde 1950'lerin emperyalizme bağımlı çarpık kapitalizmi insan ilişkilerini kökünden yaralıyordu. Şair ya da sanatçı, bunu en içerden duyup yaşayan kişidir. Nitekim Cemal Süreya ve İkinci Yeni şairleri de yaşamı izlemekte olduğu kadar, yaşayıp yazmakta ve yansıtmakta ustaydılar.
Olguları derinlik ve ufkuyla içselleştirip somut bireyin bunalımlarını ve umutlarını verebildiler. Cemal Süreya'nın başta Gül ve Üvercinka şiirleri olmak üzere tüm şiirlerinde yeni olgular ve söylemdeki zekice buluşlar, karanlıkta yıldız örneği parlıyordu. Dilde gösterişten kaçarak konuşma diliyle yazı dili ayrımını kaldıran lirik yöneliş ve gelişmeler, adlara ve fillere yüklenen yeni işlevlerle güçleniyor; şiir, düzyazıyla her an kol kola girmekten kaçınmıyor ama gereksiz bir tek sözcüğe bile yaslanmaksızın kendi huyunca yani lirik edasıyla kendini örüyordu.
- Cemal Süreya, 1978’den itibaren Aydınlık’ta yazdı. Önce “Paçal” adlı köşesi vardı daha sonra 2000’e Doğru dergisinde portreleri ve söz senaryolarını yazdı. Siz ne söylemek istersiniz?
Gerçekten çok yönlü bir şairdi Cemal Süreya, her türde ve konuda yazmayı cesaretle sürdürdü. Yeni düşüncelere varmayacak tartışmalardan kaçtı ama aydın ve düşünür olarak da doğru bildiğinden şaşmadı, söylemesi gerekeni söyledi. Aydınlık çevresine düşmanca karşıtlık güden nice aydın, yazar ve şair, Cemal Süreya'yla dostluğunu sürekli ilerletmeyi düşünüyordu. Ben öyleydim örneğin... İstersen bunları ayrı bir söyleşide konuşalım. Anılara da girelim. Bu çok günübirlik söyleşide ilk sorunun yörüngesinden uzaklaşmayalım.
‘ÜSTÜ KALSIN DİYEREK GERİSİNİ BİZE BIRAKTI’
- Bugün, Cemal Süreya'nın 94. yaşını anarken onun bir dizesi ya da sözü sizde neyi çağırıyor? Bu anmaya hangi cümleyle eşlik edersiniz?
Onu diyorum: Cemal Süreya, öyle bir yapıt kurabildi ki, Üstü Kalsın diyerek gerisini bize bıraktı. Onun şiirinin ve yapıtının bize ihtiyacı yok. Ama yukardan beri altını çizdiklerime bakarak, bizim onun şiirine ve tavrına derin ve engin bir gereksinmemiz var. Dernek bu gereksinimi herkesin duyması yönünde çabalarını ısrarla sürdürecek. Şairin şu dizesi, 60 yıldan beri, dilime pelesenk olmuştur:
Ve zurnanın ucunda yepyeni bir çingene
Çünkü bu dizede en yenilikçi söylem, ezilen insanları özne alan ve onlarla omuzdaşlığı asla yitirmeyen bir vurgu ve tonlamayla, gelenekten çıkarak yansıtılıyor.
‘Aydınlıkçıydı, çünkü her şeyiyle vardı’
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, dostu Cemal Süreya için yazdığı yazıda onun mücadeleci yönünü şu sözlerle anlattı:
“Cemal Süreya, has Aydınlıkçıydı. 1978-80 Aydınlığında Paçal köşesini yazdı. 12 Eylül karanlığında Saçak Yazı Kurulu’nun en disiplinli, en çalışkan üyesiydi. Evlerdeki gizli toplantıların hiçbirini sektirmedi. Parti üyesi olmanın ötesinde, Parti önderliğinin içindeydi her zaman. Dava adamıydı bütün sessizliğiyle.”
