Şimşek: Bankacılıkta kârlılık arzulanan noktada değil
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ‘Bankacılık sektörümüzün piyasa değerlemesi ikiye katlanmış durumda. Kârlılık gibi birtakım hususlarda ise henüz arzulanan noktada değil.’ dedi.


Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye Bankalar Birliği (TBB)’nin 68. Genel Kurul Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, Türkiye ekonomisine ve Orta Vadeli Program’a (OVP) ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bankacılık sektörünün programa verdiği desteğe dikkat çeken Şimşek, enflasyonla mücadelede kararlı olduklarını belirterek, 2025’in daha dengeli olacağını söyledi.
‘BANKACILIK SEKTÖRÜ PROGRAMI SAHİPLENİYOR’
Orta Vadeli Program’ın bankacılık sektörü tarafından güçlü şekilde desteklendiğini ifade eden Bakan Şimşek, bu desteğin değerli olduğunu belirtti. Sektörün geçici yan etkileri tolere ederek programa katkı sunduğunu ifade eden Şimşek, şunları söyledi:
“Bu süreçte ekonomik aktörlerin birçoğunda olduğu gibi, bankacılık sektörü de programın birtakım yan etkilerini hissediyor. Bu da normal çünkü hep birlikte daha iyisi için çabalarken, geçici bir takım yan etkileri tabii ki yönetmemiz, tolere etmemiz gerekiyor. Bankacılık sektörümüzün piyasa değerlemesi program öncesine göre bugün neredeyse ikiye katlanmış durumda. Kârlılık gibi birtakım hususlarda henüz arzulanan noktada değil ama piyasanın değerlendirmesi çok olumlu. Eğer bugün bankacılık sektörünün piyasa değerinin defter değerine oranı 0,6'dan 1,1'in üzerine çıkmışsa, bu aslında piyasanın programı ve bankacılık sektörünün geleceği ile ilgili değerlendirmesinin oldukça yapıcı olduğunu gösteriyor.”
‘FİYAT İSTİKRARI OLMAZSA OLMAZ’
Programın özünün fiyat istikrarı olduğunu yineleyen Şimşek, sürdürülebilir büyümenin ancak bu şartla mümkün olacağını ifade etti. Son dönemde yaşanan piyasa dalgalanmalarının dezenflasyon hedeflerini etkilemeyeceğini belirten Şimşek, şunları kaydetti: “Ekonomi yönetimi olarak yıl sonu enflasyonun tahmin aralığı içerisinde gerçekleşeceğine samimi bir şekilde inanıyoruz ve bunun gerçekleşmesi için de ne gerekiyorsa yapıyoruz. Kısa vadede, beklentilerde sınırlı bir kötüleşme ile karşı karşıyayız, TL'de çok cüzi bir değer kaybı oldu ama kur geçişkenliğinin zayıfladığını da biliyoruz. Finansal koşullar daha sıkı ve petrol fiyatları önemli ölçüde düştü. Bu iki faktör de enflasyonu sınırlıyor, aşağıya çekiyor.” Şimşek, programın hem bankacılık sektörü hem de reel sektör için rehber niteliğinde olduğunu vurguladı ve sektörlere buna göre plan yapmaları çağrısında bulundu.
‘MAL ENFLASYONUNDA AŞAĞI YÖNLÜ TREND DEVAM EDECEK’
Mal ve hizmet enflasyonunda düşüşün başladığını belirten Şimşek, özellikle temel mallarda yüzde 20–30 bandına gelindiğini söyleyerek şöyle devam etti: “Bu aşağı yönlü trend güçlü bir şekilde devam edecek çünkü para politikası çok güçlü bir şekilde dezenflasyonist, maliye ve gelirler politikası da daha destekleyici noktada. 2025'ten itibaren yönetilen ve yönlendirilen fiyatlarda da bu yaklaşımı destekleyecek bir sürece girdik. Gıda, yenilenebilir enerji ve konut arzı gibi alanlarda arz yönlü politikalar devrede. Merkez Bankamızın paylaştığı dezenflasyon patikası çok net. Yüzde 70 olasılıkla enflasyon bu sene yüzde 24 orta nokta olmak üzere bandın içinde, gelecek sene yüzde 12, bir sonraki sene ise yüzde 8 olacak şekilde öngörülüyor.
‘CARİ AÇIKTA KALICI İYİLEŞME BAŞLADI’
“İhracatın zayıflama riski taşımasına rağmen performansı değerli. İç talepteki yavaşlama ve düşük enerji fiyatları ithalatı düşürüyor. Yurtiçi üretimin artması cari açığa olumlu katkı sunuyor. Yurt içi petrol ve doğal gaz üretiminde önemli bir artış var. Önümüzdeki yıllarda bu artış ivme kazanacak. Yeşil dönüşüm, enerji ithalatımızı sınırlıyor. Bütün bunlara baktığımızda, cari açıktaki iyileşme artık programın başarılmış, önemli bir boyutu. Ancak Asya ihracatının ticaret savaşları nedeniyle yön değiştirmesi gibi riskler mevcut. Bu nedenle ticaret politikamızı da dinamik bir şekilde yeniden kurgulayacağız.”
‘SEKTÖRÜN BÜYÜKLÜĞÜ 36 TRİLYON TL OLDU’
TBB Başkanı Alpaslan Çakar ise yaptığı konuşmada, küresel ekonomik belirsizliklere rağmen Türkiye’nin uyguladığı politikalarla makroekonomik istikrarı güçlendirdiğini söyledi. Enflasyonla mücadelenin sürdüğünü vurguladı. Bankacılık sektörünün Mart 2025 itibarıyla 36 trilyon TL büyüklüğe ulaştığını belirten Çakar, TL mevduatın payının yüzde 57’ye çıktığını, kredi hacminin ise 18 trilyon TL’yi aştığını ifade etti. Kredilerin büyük kısmının ticari nitelikte ve üretime yönelik olduğunu söyledi. Çakar, tahsili gecikmiş alacak oranının yüzde 2,1 ile düşük seviyede olduğunu, sektörün güçlü yapısını koruduğunu belirtti. 2025’te büyümenin enflasyonla uyumlu süreceğini ve bankacılık hizmetlerine olan talebin artacağını öngördü. Son olarak, Türkiye'nin genç nüfusu ve düşük borçluluğunun büyüme için önemli fırsatlar sunduğunu söyledi.