Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul 10°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sosyal medyada yeni tehlike: A4 kağıdı akımı

Sosyal medyada gençler arasında yayılan A4 kâğıdıyla bel inceliği ölçme akımına karşı uzmanlar aileleri uyardı. Çocuk Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Gonca Özyurt, 'Gençlerin kendini yetersiz ve özgüvensiz hissetmesine ayrıca kendilerini kusurlu görmesine sebep olabilir.' dedi.

Sosyal medyada yeni tehlike: A4 kağıdı akımı

Gençler arasında yeni bir güzellik standardı olarak kabul gören A4 kağıdı testi, sosyal medyada yaygınlaştı. Gençlerin son dönemde A4 kağıdıyla bel inceliği ölçüp, paylaşarak gündeme getirdiği zayıflık yarışı sosyal medyada etkisini arttırdı.

Özellikle sosyal medyanın gençlerin hayatında büyük bir yere sahip olduğunu anlatan İzmir Şehir Hastanesi Çocuk Ergen ve Ruh Sağlığı Hastalıkları Çocuk Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Gonca Özyurt, sosyal medyayla dünyayı keşfettiklerine vurgu yaptı.

'YEME BOZUKLUĞU GÖRÜLEBİLİR'

Bu sayede kendilerini ifade etme alanı bulduklarını söyleyen Dr. Özyurt, "Sosyal medyanın idealize edilmiş içerikleri ve beden algısıyla ilgili böyle mükemmellik standartlarının dayatılması, beden algısıyla ilgili zayıflığın çok ön plana çıkarılması gençlerin kendini yetersiz ve özgüvensiz hissetmesine ayrıca kendilerini kusurlu görmesine sebep olabilir. Dolayısıyla da bedenleriyle ilgili uğraşıların artmasına, kusurlu gördükleri için o kusurların düzeltilme çabasına, zayıflama isteğine ve yemeğin kısıtlanmasına kadar gidebilecek birçok şeye sebep olabiliyor. Bu bağlamda tabii ki bu algının oluşması genç üzerinde psikiyatrik sorunlara da kapıyı açabilir. Özellikle yeme bozukluğu görülebilir. Yeme bozukluğu sık karşımıza gelen bir durum" dedi.

'KENDİLERİNİ SÜREKLİ KUSURLU GÖRÜYORLAR'

Kız ergenlerde zayıflık konusunun güzellik algısı olarak ortaya çıkabileceğini söyleyen Doç. Dr. Özyurt, "Erkek ergenlerde de daha çok kaslı yapı ya da daha fit görünüm şeklinde karşımıza çıkabilir. Ve bu beden algısına ulaşmakla ilgili kendilerini yetersiz hissetmeleri, depresyon gibi kaygı bozukluğu yaşamalarına, kendilerini sürekli kusurlu görüp yeme bozukluklarına sebep olabilir" ifadelerini kullandı.

Yeme bozukluğu sorunlarının ergenliğe girilmesi ile birlikte giderek artabildiğini vurgulayan Doç. Dr. Özyurt, "Ergenlerin kendi beden algılarıyla ilgili sosyal medyayı da çok kullanmaları ile birlikte imajlarının sürekli zayıflık üzerine konuşulması 12 yaşla birlikte çok sıklaşıyor. 12-18 yaş arası ergenlik döneminde de bu durum devam ediyor. Ama genç erişkinlik döneminde ve erişkinlerin arasında da bu belirti görülebiliyor" dedi.

'ÇOCUKLARLA DAHA SIK ZAMAN GEÇİRİLMELİ'

Ailelere sosyal medya kullanımı ile ilgili bazı uyarılarda bulunan Doç. Dr. Özyurt, çocuklarla daha sık vakit geçirmenin önemini hatırlattı.

Doç. Dr. Özyurt, "Aile ile birlikte kaliteli zaman geçirilmesi, sosyalleşmesi, akşam yemeklerini birlikte yiyebilecek vakitleri ayırmaları çok önemli. Yine gencin akranlarıyla sosyal olarak yüz yüze görüşmesi, gencin sosyal olarak katılabileceği kurslar, aktiviteler, etkinlik alanları yaratılması çok önemli. Ama ailelerin rolü bununla sınırlı değil. Gençle konuşmalı, mutlaka mahremiyet alanını, sınırlarını gence anlatmalı, tariflemeli. Hangi bilgileri sosyal medyada paylaşacak, hangi bilgileri paylaşmayacak gençler bilmeli. Yine genç, sosyal medyada her gördüğü bilginin doğru olmadığını, bazı bilgilerin yanlış da olabileceğini, onu farklı yönlendirebileceğini bilmeli. Uygun filtreler kullanılabilir. Profil olarak aile profili, çocuk genç profili seçilebilir. Sosyal medya platformlarında profil seçimine dikkat edilebilir" diye konuştu.

'SOSYAL MEDYA HESAPLARINI TAKİP EDİN'

Sosyal medya kullanıcısı gençlerin hangi içerikleri izlediğinin takip edilebileceğini söyleyen Doç. Dr. Özyurt, "En önemlisi aileler kendisi rol model olmalı. Önce aile sosyal medyayı ne kadar, nasıl kullandığına dikkat etmeli. Ailenin kendisi de yüz yüze konuşmayı, görüşmeyi, aktiviteler yapmayı önemserse gençler de onları en çok davranış olarak örnek alacaktır. Ayrıca okuldaki akran ilişkileri, öğretmeniyle ilişkileri de değerlendirilmeli. Okuldan da destek alınabilir. Ancak daha ciddi durumlarda uzman desteği almalarını da öneririm. Bu konuda İzmir Şehir Hastanesi Çocuk Psikiyatri Kliniği'ne de başvurabilirler. Onlara profesyonel destek sağlayabiliriz. Hem ailelere psikoeğitim verebiliriz hem gençlerin terapi olmasına olanak sağlayabiliriz. Çok daha ağır vakalarda yatış da önerebiliyoruz" diye konuştu.

Sosyal medya Ergen