Suriye’de süreç tıkandı: PYD ve ENKS dış güçleri çağırdı
10 Mart Mutabakatı’nın uygulanma süreci belirsizliğini korurken PYD ve ENKS’den peş peşe açıklamalar geldi. Şam’ı ve Ankara’yı suçlayan iki yapı, merkezi sisteme karşı çıktı; açıkça ‘dış güçleri’ ülkeye çağırdı.
Ankara ve Şam’ın, Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) verdiği sürenin dolmasına sayılı günler kalırken; Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile SDG elebaşı Mazlum Abdi arasında imzalanan 10 Mart Mutabakatı ekseninde yürütülen görüşmeler çıkmaza girdi. Terör örgütü PYD ile Barzani çizgisindeki Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS), peş peşe yaptıkları açıklamalarla sürecin tıkandığını gözler önüne serdi. İki örgüt de farklı kanallardan Şam’ı hedef aldı; dış güçleri devreye girmeye çağırdı.
‘BEDELİ NE OLURSA OLSUN DİRENECEĞİZ’
ENKS Başkanı Muhammed İsmail, “Ortak Kürt Heyeti Başkanı” sıfatıyla konuştuğu Rûdaw’da Şam’ı eleştirdi, ABD ve Fransa’ya çağrıda bulundu. İsmail, Şam’daki yeni yönetimin “Kürtlerin taleplerine kapalı olduğunu” savunarak “Suriye’nin merkezi bir sisteme dönmesi imkânsızdır. Ülke ya bölünecek ya da ademimerkeziyetçi bir yapıya kavuşacaktır.” dedi.
Geçici hükûmet yapısını ve açıklanan anayasal bildirgeyi kabul etmediklerini dile getiren İsmail, “Yeni yönetim dışarıya taviz vermeye hazır ama kendi halkına değil. Kürtlerin oluşturduğu ortak heyeti davet etme konusunda ciddi değiller.” ifadelerini kullandı.
Şam’ın, yaptırımlardan çıkışı ve ekonomik anlaşmaların ardından politikalarını değiştirdiğini ileri süren İsmail, PYD ile birlikte kurdukları heyetin yapısına ilişkin şu bilgileri verdi:
“Başkan Barzani’nin inisiyatifi ve Mazlum Abdi’nin desteğiyle 26 Nisan Konferansı’nda tüm Kürt siyasi güçleri ortak bir vizyon oluşturdu. Heyet iki başkanlı bir modelle çalışıyor; biri bizden biri PYD’den. Toplantılarımızı yaptık, dengeli biçimde ilerliyoruz ancak Şam Yönetimi henüz davette bulunmadı.”
Şam’ın 10 Mart’ta imzalanan mutabakatı gerekçe gösterdiğini belirten İsmail, “Onlar konuyu askeri ve idari teknik meselelerle sınırlı tutmak istiyor.” diye konuştu.
HEDEFLERİ ADEMİMERKEZİYETÇİLİK
ENKS’nin yaklaşımının federalizm değil “ademimerkeziyetçilik” olduğunu vurgulayan İsmail, stratejik hedeflerinden sapmayacaklarını kaydetti:
“Stratejik meseleler taktiğe kurban edilemez. Bedeli ne olursa olsun Kürt halkının meşru hakları için direneceğiz. Federalizm her ülkede farklıdır; önemli olan halkın ne üzerinde uzlaştığıdır.”
10 Mart Mutabakatı’nın Kürtlerin çıkarına olmadığını da savunan İsmail, anlaşmanın SDG’nin tasfiyesi ve bölgesel idarenin devlete entegrasyonunu içerdiğini belirterek “Kürt heyeti ise bir milleti temsil ediyor, ülkenin geleceğini görüşüyor.” dedi.
‘AMERİKALILAR VE FRANSIZLAR ANLAŞIN DEMİŞTİ...’
Görüşmelerde dış desteğin gerilediğini anlatan İsmail, şunları söyledi:
“Amerikalılar ve Fransızlar ‘Anlaşın, size Şam’da yardımcı olacağız.’ demişti. Ancak heyet kurulduktan sonra ortada yoklar. ABD sadece teknik arabuluculuk yapıyor. Biz dostlarımızdan, Şara’nın bu heyetle masaya oturması için destek talep edeceğiz.”
PYD ANKARA VE ŞAM’I SUÇLADI ENTEGRASYONU ŞARTA BAĞLADI
PYD cephesinde de Şam’ı hedef alan suçlamalar sertleşmiş durumda. PYD’nin elebaşlarından Salih Müslim, PKK’nın yayın organlarından Mezopotamya Ajansına (MA) konuştu. “PYD Eşbaşkanlık Konseyi Üyesi” sıfatıyla konuşan Müslim, sürecin ilerlemediğini belirterek şunları savundu:
“Söz üzerinde birkaç konuda anlaştık. Görünen o ki yumuşama olduğunu gösterip Amerika’ya gidip ‘Bakın, biz Özerk Yönetim’le görüşüyoruz, sorunları çözüyoruz’ demek içindi. Amerika da sorunların çözülmesini istiyor, onların da planı var. 10 Mart Anlaşması üzerine çok şey konuşuldu. Hakan Fidan’ı da oraya götürdüler. O da ‘10 Mart Anlaşması yerine gelmeli’ dedi, konuşmaları yumuşaktı. Ama ardından verilen sözler orada kaldı, hiçbir adım atılmadı.”
Müslim, sözlerinin devamında 10 Mart Mutabakatına ilişkin Türkiye’nin “el altından işler yaptığını” ileri sürerek “engel çıkarıyorlar” suçlamasında bulundu.
‘HEGEMON GÜÇLER HUZUR VE BARIŞ İSTEDİ’
Müslim şu iddialarda bulundu:
“Şu anda süreç şahıslar üzerinden gidiyor. Biri Şara, biri de Şeybani; bunlar dışarıdan ilişkililer, bu nedenle çözüm istemiyorlar. 10 Mart’ta olan tüm bölge içindi. Bizim gördüğümüz, hegemon güçler Suriye’de huzur ve barış olsun istediler. Huzur ve barışın gelmesi de 10 Mart Anlaşması’na bağlı. O yüzden kimse ambargoya karşıyım diyemez. İçeriden yıkmak istiyorlar, 10 Mart Anlaşması’nı uygulamak istemiyorlar.”
MÜSLİM KENDİSİYLE ÇELİŞTİ
Bir yandan mutabakatın uygulanmamasının sorumluluğunu Ankara ve Şam’a yükleyen Müslim, diğer yandan 10 Mart Mutabakatı’na açıkça aykırı talepler ileri sürerek kendi söylemleriyle çelişti. Mutabakata göre; sınır kapıları da dahil olmak üzere tüm kurumlar, havalimanları ve petrol bölgeleri merkeze devredilmesi gerekirken Müslim PYD’nin de facto devletleşme hedefini koruma girişimi talebini şöyle ifade etti:
“Türkiye ile olan sınırların açılması gerekiyor. Bu, Özerk Yönetim’in isteği. Madem beraber yaşıyoruz, her şeyimiz de ortak. Rojava Yönetimi (Suriye’nin kuzey doğusu) bölgesinde Türkiye ya da Başur (Kuzey Irak) ile 10 Mart Anlaşması üzerinde çalışılmalı. Suriye hükûmeti bugüne kadar böyle bir istekte bulunmadı. Biz de anlaşmak istiyoruz. Vatandaşlarımızın özgürce gidip gelmesini istiyoruz.”
Şam’daki yönetim içinde hâlâ “kılık değiştirmiş DEAŞ’lılar” olduğunu iddia eden Müslim, şu sözleri sarf etti:
“O yüzden çıkıp ‘hükûmet DEAŞ ile savaşacak’ diyemeyiz. Hem ideolojik hem düşünce olarak aynılar. Bu meseleyi ciddi görmüyoruz. Uluslararası güçler de bunu düşünmeye başladı.”
ÖCALAN ŞART KOŞMUŞ
Müslim, Abdullah Öcalan ile TBMM Komisyonu’nun yaptığı görüşmeyi de kendine göre yorulayarak SDG’nin Suriye Ordusu’na entegrasyonunu ideolojik şarta bağladı, şunları söyledi:
“(Öcalan) ‘Demokratik bir sistem olacak ki entegrasyon olsun.’ diyor. Demokrasi yoksa Suriye’de entegrasyon da olmaz. Bu sürece de Kürt halkı öncülük ediyor.”
BM’de ‘İsrail Golan’dan çekil’ kararı
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, 3 Aralık’ta kabul ettiği “Suriye’nin Golan’ı” kararında, İsrail’in Golan’daki işgalini ve fiili ilhak girişimini yasa dışı ilan etti. Tel Aviv’e 4 Haziran 1967 sınırlarına çekilme çağrısı yapılırken, bölgedeki doğal kaynakların sömürülmesinin de uluslararası hukuka aykırı olduğu vurgulandı. Oylamada 123 ülke “evet” dedi; aralarında İsrail ve ABD’nin bulunduğu 7 ülke “hayır”, 41 ülke çekimser oy kullandı. Geçen yıl aynı karar 97 ülke tarafından desteklenmişti. Şam yönetimi, kararın Suriye’nin egemenlik haklarının yeniden teyidi anlamına geldiğini belirtti. Suriye Dışişleri Bakanlığı, “İşgalle kazanımın reddedildiği bir kez daha ortaya konmuştur.” açıklamasını yaptı. Suriye’nin BM Daimî Temsilcisi İbrahim Ulabi ise, “Golan’ın statüsü hiçbir görüşmede masaya gelmemiştir. Golan’ın tamamını geri alma hakkımız vardır.” dedi.
NETANYAHU’DAN TAMPON BÖLGE ŞARTI
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise, Suriye ile güvenlik anlaşmasının “ulaşılabilir” olduğunu öne sürerek Şam’dan Cebel Şeyh’e uzanan hat boyunca askerden arındırılmış tampon bölge dayattı. Yaralı askerleri ziyaretinde konuşan Netanyahu, “Bu bölgeleri halkımızın güvenliği için tutuyoruz. İlkelerimiz anlaşıldığı takdirde anlaşma mümkün.” ifadelerini kullandı.
BM’deki tablo, Golan’ın barışın önündeki temel anlaşmazlıklardan biri olmaya devam ettiğini ortaya koydu. Şam, “Tek bir taşından vazgeçmeyiz.” mesajını yinelerken, Netanyahu yönetimi işgali kalıcılaştırma arayışını sürdürüyor.


