Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Takipçilikten liderliğe: Çin'in teknolojik bağımsızlık ve küresel işbirliğine giden yolu

Nvidia CEO’su Jensen Huang yaptığı açıklamalarda “Dünyadaki yapay zekâ geliştiricilerinin yarısını kaybetmesine neden olan bir politika uzun vadede faydalı değildir; bu bize daha çok zarar verir.” diyor.

Takipçilikten liderliğe: Çin'in teknolojik bağımsızlık ve küresel işbirliğine giden yolu
A+ A-

XU YAWEN

Nvidia CEO’su Jensen Huang’ın, şirketin Washington’daki ilk geliştirici konferansında yaptığı bu açıklamalar, küresel teknoloji endüstrisinde geniş yankı uyandırdı.

Bir zamanlar Çin pazarının yüzde 95’ine hâkim olan Nvidia, ABD’nin ihracat kontrolleri nedeniyle pazar payının sıfıra düştüğünü gördü. Huang’ın açıklaması yalnızca giderek yoğunlaşan ABD-Çin teknoloji rekabetini değil, aynı zamanda Çin’in yapay zekâ çip geliştirme konusundaki dikkat çekici ilerlemesini de vurguladı. Huang’ın kendi sözleriyle, Çin şu anda “ABD’nin yalnızca nanosaniyeler gerisinde”, yani küresel teknolojik yeniliklerin ön saflarına doğru önemli bir adım atmış durumda.

Yapay zekâ çiplerinden 5G’ye kadar Çin, teknolojik özerklik yolunda istikrarlı bir rota çizdi. Ancak bu yolculuk yeni başlamadı. On yıllar boyunca Çin, teknolojik ilerleme stratejilerini sürekli olarak geliştirdi. Başlangıçta yabancı uzmanlığa duyulan bağımlılıktan, Beş Yıllık Planlarında tanımlanan yenilik odaklı kalkınma stratejilerine kadar, Çin giderek küresel bir teknoloji gücü olarak ortaya çıktı.

Takipçilikten liderliğe: Çin'in teknolojik bağımsızlık ve küresel işbirliğine giden yolu - Resim : 1

YENİLİK ODAKLI KALKINMA İÇİN BİR YOL HARİTASI

Çin’in teknolojik yükselişi, 1949’da Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra, zayıf bir sanayi ve bilimsel temele sahip olmanın zorluklarıyla karşı karşıya kaldığında ciddi anlamda başladı. 1956’da yapılan “bilime doğru yürüyün” çağrısı, bu yolculukta dönüm noktası oldu ve bilimi ve teknolojiyi ulusal kalkınmanın temel direkleri olarak belirledi.

20. yüzyılın sonlarına gelindiğinde, 1978 Ulusal Bilim Kongresi’nde başlatılan “bilimin baharı” süreci üzerine inşa edilen Çin’in bilimsel ilerlemesi, iki önemli programla ivme kazandı: 1986’da başlatılan “863 Planı” (Yüksek Teknoloji Ar-Ge Planı) ve 1988’de uygulamaya konan “Meşale Programı”.
863 Planı, ulusal güvenlik ve ekonomik kalkınma açısından hayati öneme sahip stratejik yüksek teknoloji alanlarında atılım hedeflerken, Meşale Programı teknolojik başarıların ticarileştirilmesine ve sanayileştirilmesine odaklandı. Bu iki girişim birlikte, bir dizi öncü yeniliğin temelini attı.
Ancak en dönüştürücü dönem, 2012’de Çin Komünist Partisi’nin 18. Ulusal Kongresi’nden sonra geldi. Bu dönemde hükümet, bilimsel ve teknolojik yeniliği “ulusal kalkınmanın çekirdeği” haline getirdi ve “bilim ve teknolojide öz yeterliliği” en üst düzey stratejik öncelik olarak belirledi.
Bu politika, Ar-Ge yatırımlarındaki artışla desteklendi: harcamalar 2012’de 1,02 trilyon yuandan (162,24 milyar dolar) 2023’te 3,3 trilyon yuana (458,5 milyar dolar) yükseldi. Sonuç olarak, Çin birçok yüksek teknoloji alanında önemli atılımlar gerçekleştirdi.
Dikkat çekici başarılar arasında, tamamen yerli işlemciyle çalışan dünyanın en hızlı süper bilgisayarı Sunway TaihuLight, Chang’e-5 Ay örneği toplama görevi (2020) ve Tiangonguzay istasyonunun tamamlanması (2022) gibi uzay araştırmalarında kaydedilen tarihi dönüm noktaları yer alıyor.

Bu başarılar, Çin’in “başkalarını takip etmekten” “onlarla birlikte koşmaya” ve hatta bazı alanlarda “liderlik etmeye” geçtiğini gösteriyor. Küresel İnovasyon Endeksi’ne göre, Çin 2020’de 14. sıradayken 2025’te 10. sıraya yükseldi ve 36 üst-orta gelirli ülke arasında liderliğini korudu.

TEKNOLOJİK ÖZ YETERLİLİĞİN UYGULANIŞI

Çin’in teknolojik öz yeterlilik konusundaki kararlılığı, yarı iletkenler, 5G altyapısı, yapay zekâ (AI) ve endüstriyel yazılım gibi kritik sektörlerde yabancı teknolojiye olan bağımlılığı azaltma çabalarında açıkça görülüyor. Bu sektörler, ulusal ekonomik güvenlik ve uzun vadeli teknolojik rekabet gücü açısından hayati öneme sahip olduğundan, hedefe yönelik politika desteği, artan Ar-Ge fonları ve sanayi çapında işbirliğiyle destekleniyor.

Bu öz yeterlilik itici gücü özellikle ABD yaptırımlarıyla tetiklendi. 2018’den bu yana ZTE ve Huawei gibi Çinli teknoloji şirketlerine yönelik ardışık ABD kısıtlamaları, ileri düzey yarı iletkenler, üretim ekipmanları ve çip üretimi ile 5G kurulumunda gerekli yazılım araçlarına erişimi kesti. Çin’in teknolojik ilerlemesini yavaşlatmayı amaçlayan bu yaptırımlar, Çinli teknoloji firmalarının bağımsız ve dirençli yüksek teknoloji tedarik zincirleri kurma kararlılığını daha da güçlendirdi.

Yapay zekâ ve yarı iletken sektörlerinde de dikkat çekici ilerlemeler kaydedildi. Yapay zekâ alanında, Baidu ve Alibaba gibi dev şirketler, büyük dil modelleri (LLM’ler) ve AI çipleri geliştirme konusunda önemli başarılar elde ederken, DeepSeek gibi yeni oyuncular düşük maliyetli, açık kaynak büyük dil modelleriyle yapay zekâ sektöründe büyük bir etki yaratarak Çin’in AI ekosistemini çeşitlendirdi ve yabancı donanım ve yazılım çerçevelerine olan bağımlılığı azalttı.
Yarı iletkenlerde ise Huawei gibi şirketler, yerli çip tasarımlarını geliştirme çabalarını hızlandırdı. SMIC (Semiconductor Manufacturing International Corporation), ileri seviye çip üretiminde kendi üretim süreçlerini kullanarak önemli ilerlemeler kaydetti; bu, en gelişmiş EUV (Aşırı Ultraviyole Litografi) ekipmanına sınırlı erişime rağmen gerçekleşti.

Çin’in 5G teknolojisindeki liderliği, ülkenin artan teknolojik öz yeterliliğini ve güçlü yenilik kapasitesini gösteriyor. Örneğin, Huawei dünya çapındaki 5G patentlerinin yüzde 20’sinden fazlasına sahip ve bu, küresel 5G standartlarının şekillenmesinde belirleyici bir rol oynuyor. Ülke, 2025 Eylül ayı sonu itibarıyla 4,71 milyon 5G baz istasyonu ile dünyanın en büyük 5G ağını kurmuş durumda.

Yüksek hızlı tren (HSR) teknolojisinde de bir zamanlar yabancı sistemlere bağımlı olan Çin, bugün dünyanın en geniş HSR ağını işletiyor: 48.000 kilometrelik hat, küresel toplamın yüzde 70’inden fazlasına denk geliyor. Çin’in trenleri saatte 350 km hıza ulaşabiliyor.
Ayrıca, Beidou ve 5G destekli CTCS-3+ATO tren kontrol sistemi gibi kritik teknolojiler geliştirerek hat kapasitesini yüzde 30 artırdı. Bu ilerlemeler, Çin’in yüksek hızlı tren teknolojisini ihraç etmesini ve 40’tan fazla ülke ve bölgeyle ortaklık kurmasını sağladı.

Beidou Uydu Navigasyon Sistemi (BDS) de Çin’in teknolojik öz yeterliliğinin çarpıcı bir örneğidir. ABD’nin GPS sistemine yıllarca bağımlı kaldıktan sonra Çin, 2020’de Beidou-3 ağının küresel konuşlandırmasını tamamladı ve bağımsız bir uydu navigasyon altyapısı kurdu.
BDS artık 140’tan fazla ülke ve bölgede hizmet veren dört büyük küresel navigasyon sağlayıcısından biridir. Benzersiz kısa mesaj iletişim hizmeti, özellikle deprem kurtarma operasyonları gibi acil durumlarda paha biçilmez hale geldi.

15. BEŞ YILLIK PLAN ÇİN’İN TEKNOLOJİK YENİLİĞİNİ DAHA DA YÖNLENDİRDİ

Yakın zamanda yayımlanan 15. Beş Yıllık Plan (2026–2030) ile Çin, “yüksek düzeyde bilim ve teknoloji öz yeterliliğini” ulusal stratejinin merkezine yerleştirdi. Bu hedef, Ar-Geharcamalarındaki istikrarlı artışla destekleniyor: 2024’te Çin’in Ar-Ge harcamaları 3,6 trilyon yuanı (yaklaşık 506 milyar dolar) aştı.
2021–2024 yılları arasında Ar-Ge harcamaları ortalama yıllık yüzde 10,5 oranında büyüyerek büyük ekonomiler arasında en yüksek oranlardan birine ulaştı ve Çin’i dünyanın ikinci büyük Ar-Ge yatırımcısı konumuna getirdi.

Bu çaba, ileri üretim, kuantum teknolojisi, biyoteknoloji ve bedensel yapay zekâ (embodiedAI) gibi kritik alanlarda atılımları önceliklendiren “ulusal yenilik sistemi” aracılığıyla stratejik olarak yönlendiriliyor.

Yapay zekâ bu çerçevenin merkezinde yer alıyor. Plan, “AI Plus” girişiminin kapsamlı şekilde uygulanmasını öngörüyor. Hedef, 2027’ye kadar yeni nesil akıllı terminallerin ve ajanların yüzde 70’inden fazlasında, 2030’a kadar ise yüzde 90’ından fazlasında yapay zekâ entegrasyonunu sağlamak. Böylece yapay zekâ, yüksek kaliteli kalkınmanın itici gücü haline getirilecek.

Devlet Konseyi’nin “AI Plus” eylemini derinleştirmeye yönelik rehber görüşüne göre, bu strateji yapay zekâyı ekonominin ve toplumun tüm alanlarına entegre edecek. Altı ana alanda sistematik uygulamalar öngörülüyor: bilim ve teknoloji, sanayi geliştirme, tüketim yükseltme, kamu refahı, yönetişim kapasitesi ve küresel işbirliği.
Sanayi düzeyinde ise AI, özellikle üretim ve otomotiv sektörlerinde dönüşümü hızlandırıyor — otomotiv endüstrisini “elektrifikasyon” aşamasından “zekâlaşma” aşamasına geçirerek ürün ekosistemlerini ve kullanıcı deneyimlerini kökten değiştiriyor.

Nihai amaç, teknolojik ilerlemeleri somut ekonomik güce dönüştürmek; bu yenilikleri kullanarak yeni üretim güçleri yaratmak ve gelecekteki büyümeyi beslemektir.

ÇİN’İN KÜRESEL İŞBİRLİĞİNE BAĞLILIĞI

Çin, teknolojik öz yeterlilik konusunda kararlı olsa da küresel işbirliği ve ortak kalkınmayı da savunuyor. Çin, “açık işbirliği” ve “paylaşılan yenilik” ilkelerini sürekli vurgulamakta ve teknolojik ilerlemeyi küresel bir kamu değeri olarak görmektedir.
Bu ikili yaklaşım, Çin-Laos demiryolu gibi projelerde, MısırSat-2 uydu projesi gibi teknoloji transfer programlarında ve küresel yapay zekâ yönetişimindeki liderliğinde açıkça görülüyor.

Son APEC zirvesinde Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, bir Dünya Yapay Zekâ İşbirliği Örgütü kurulmasını önerdi; bu da Çin’in küresel AI işbirliği için uluslararası bir platform inşa etme kararlılığını gösteriyor.
DeepSeek ve Tongyi Qianwen gibi açık kaynak modellerle gelişen açık ekosistemi sayesinde Çin, küresel AI gelişimine önemli katkılar sağlarken kapsayıcı büyümeyi de teşvik ediyor.

Çin, teknolojik yeniliğin sınırlarını zorlamaya devam ettikçe, bu dengeli strateji — yani içsel teknolojik öz yeterliliği ilerletirken aynı zamanda uluslararası işbirliğini teşvik etmek — ülkenin küresel teknoloji sahnesindeki evrilen rolünü tanımlamaya devam edecek.

Çin teknoloji